Savaşlar, fitneler, afetler, belâlar, içtimâî ve ferdî plânda türlü musibetler üzerimize sağanak gibi yağıyor. Ahir zamanın ahirindeyiz. Peygamber Efendimizin, “Onlar yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olsanız hidayete erersiniz.” diye övdüğü ashab-ı kiramın, bu zaman ile alâkalı hadis-i şerifleri Kâinatın Efendisi’nin mübarek ağzından dinlerken renkten renge girdiği, soğuk terler döktüğü bir zamanı idrak ediyoruz. Kurtulmuşu bırakalım, bir de kurtarıcı hüviyetinde olan sahâbîlerin bile dinlerken Allah korkusuyla titrediği bir dönemi, bu devrin hususî şartlarına tezat bir şekilde muazzam bir rahatlık, rehavet içinde yaşıyor, pardon aslında yaşamıyor ve daha doğru, modern dille söyleyecek olursak, “öyle takılıyoruz”.

(..) Bizim her şeyimiz bozuldu. Son beş yüz yıllık zaman diliminde, tezatsız bir bütün halinde, insan ve toplum meselelerine çözüm getirecek ideolojiden mahrum kalmış millet olarak, tek tek fertten başlayıp, topluma ve oradan da bu müşterek paydada üretilmiş bütün iş ve eserlere ve kurulmuş bütün ilişkilere dek milleti meydana getiren ve milletten meydana gelen bütün şeylerin çürüklüğünü iliklerimize kadar yaşayarak idrak ediyoruz.

(...) 11 şehirde binlerce ev yıkıldı. Şimdi yeniden imar planları yapılıyor ama bize kalırsa ehemmiyetli bir nokta atlanıyor. Zelzele ile beraber bütün temel dayanakları, teamülleri, hukuku, bilimi, eğitimi, ahlâkı, yönetim şekliyle rejim ve bu rejimin tornasından çıkan insan ve toplum tipinin tamamı enkaza dönüştü. Dolayısıyla bugün Türkiye’nin yalnız birkaç şehri değil, baştan sona Anadolu’yu ve Anadoluluyu misyonu olan “Devlet-i Ebed Müddet” idealinin binek taşı misyonuna uygun olacak şekilde yeniden imar etmesi gerekiyor.

(...) Konuşuluyor, neydi, “ihya, inşâ”. Yok, o öyle iş değil: İBDA, İHYA ve İNŞÂ! İbda edilmeyen ihya edilip inşâ edilmeye kalkılırsa, bu yerinde saymak değil de nedir? Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp başka sonuçlar beklemek en çok da Müslümana yakışmaz. Cumhuriyetin 100. yılına tevafuk eden bu hadiseyi vesile kılıp, “Anadolu’yu nefsine ve devletine hâkim kılmak ideali”nin taşını gediğine koymanın tam da vaktidir. Hemen, şimdi!

Yazı: Ömer Emre Akcebe

Yazının tamamı için TIKLA