Müfredatı değiştirmek istiyorlar!
Eğitim Sen, eğitim materyallerinin ve ders içeriklerinin değiştirilerek 'toplumsal cinsiyet' kavramının zorunlu hale getirilmesini savunuyor. Sendikanın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
"Geleneksel kadınlık rollerini İslâmî kurallar ile meşrulaştırmaya çalışan Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimin en önemli aracı olan ders kitaplarıyla, aile yaşamını kutsayan ve kadını bu denklemde yok sayan politikaların sürdürücüsü olmaktadır. Eğitim müfredatı eleştirel düşünceyi engelleyerek sorgulamayan bireyler yetiştirmeyi hedeflemekte, kız çocuklarına ve kadınlara dayatılan yaşam biçimi eğitim müfredatı ile yeniden üretilmektedir. Tekçi, gerici, cinsiyetçi müfredat ile ayrımcılık derinleşmekte, cinsel yönelim farklılıkları ise yok sayılmaktadır. Karma eğitime yönelik müdahaleler, eğitimin dinselleşmesi ve çocukların ataerkil rol kalıpları ile yetiştirilmesine yönelik müfredat içeriği şiddetin, cinsel istismarın ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın önünü açmaktadır."
Bu ifadeler, Eğitim Sen'in aile kurumunu ve toplumun manevî kıymetlerini hedef aldığını açıkça gösteriyor. Aile yapısını yok sayan bu ideolojik dayatmalara karşı eğitim camiası ve toplum büyük tepki gösteriyor.
Eğitim, sapkınlık propagandasının aracı mı?
Eğitim Sen, bir süredir 'toplumsal cinsiyet eşitliği' adı altında LGBT ideolojisini okullara taşımaya çalışıyor. Çocuk yaşta cinsel yönelim propagandası yapılmasını savunan bu yaklaşım, toplumu ifsat etme girişiminin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Aile yapısına savaş açan bu anlayış, gelecek nesillerin zihnini bulandırmaya yönelik bir proje olarak görülüyor.
Devlet uyuyor mu?
Aile yapısının hedef alındığı, nesillerin ifsat edilmek istendiği bu süreçte sessiz kalınırsa, yarın çok geç olabilir! Eğitimde köklü değişiklikler yapılması gerektiği apaçık ortadayken, Eğitim Sen gibi yapıların sapkın ideolojilerini rahatça yaymasına nasıl müsaade ediliyor? Milli Eğitim Bakanlığı ve "bizim" sendikalar, bu tür propagandaların önüne geçmek için hangi adımları atıyor?