Suriye’de 13 Aralık’ta Palmira çölü hattında düzenlenen saldırı, ABD’nin bölgedeki askerî varlığını yeniden tartışmaya açtı. Resmî açıklamalara göre, DEAŞ bağlantılı tekil bir silahlı unsurun gerçekleştirdiği pusuda iki ABD askeri personeli ile bir ABD’li sivil hayatını kaybetti, üç asker yaralandı. Saldırgan olay yerinde etkisiz hâle getirildi. Hayatını kaybeden askerlerin kimliklerinin, ailelere bildirim süreci gerekçesiyle 24 saat sonra açıklanacağı bildirildi.
Saha kaynakları, saldırının DEAŞ’la mücadele kapsamında icra edilen bir devriye faaliyeti sırasında gerçekleştiğini aktarıyor. Aynı hat üzerinde Suriye ordusuna mensup unsurların da yaralandığı belirtilirken, saldırının münferit bir eylem olarak sunulması dikkat çekti.
Buna karşın, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki askerî mevcudiyetini tahkim etmeye dönük hamleleri ve PYD/SDG üzerinden kurduğu güvenlik mimarisi, bu tür saldırıların ardından yeni gerekçelerle genişletilen bir alan kontrolüne işaret ediyor.
Bölgede fiilî hâkimiyet alanlarını kalıcılaştırma arayışında olan ABD’nin, DEAŞ tehdidini öne sürerek PYD/SDG ile kurduğu yapıyı derinleştirdiği görülüyor.
Palmira hattındaki saldırı, Washington’un “güvenlik boşluğu” söylemi üzerinden yeni konuşlanmalar ve operasyonel düzenlemeler için zemin hazırladığına dair değerlendirmeleri güçlendirdi. Bu çerçevede olay, salt bir güvenlik vakası olmanın ötesinde, ABD’nin Suriye sahasında daha fazla yer edinmeye dönük stratejik bir pusunun parçası olarak okunuyor. Haliyle bu da ABD'nin yeni bir tiyatrosu mu sorusunu akıllara getiriyor?





