Kudüs Valiliği’nin açıklamasına göre İsrail güçleri, Hizma’da Filistinlilere ait arazide yeni bir yol açmaya başladı. Valilik, 25 Haziran 2025 tarihli karar doğrultusunda yürütülen çalışmanın Caba’dan Akabat’a uzanarak belde içindeki Mehazi Caddesi dahil mücavir alanları etkilediğini, bunun “bölgenin tarihî siluetini ve hukukî statüsünü değiştirme” girişimi olduğunu vurguladı. Güzergâhın, askerî koruma altında hızla ilerletildiği aktarılıyor.
Doğu Kudüs’teki yol/tünel-bypass ağı; E1 planı, kuzey–güney yerleşim koridorları ve “American Road” gibi projelerle birlikte, Filistin mahallelerini birbirinden koparıp yerleşim bloklarını birleştirmeyi hedefliyor. “American Road”un, kentin doğu çevresinde yerleşimleri birbirine bağlayacak biçimde kurgulandığı daha önce resmen kayda geçmişti. Aynı dönemde İsrail’in E1 dosyasını yeniden gündeme alması ve Gilo, Har Homa, Doğu Talpiot, Ramot gibi Doğu Kudüs yerleşimlerinde yeni binlerce birimlik genişleme planlarını ilerletmesi, söz konusu “kuşatma mimarisini” tamamlıyor.
Yıkımlar, tahliyeler ve demografik mühendislik
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 29 Temmuz–4 Ağustos haftasında Doğu Kudüs’te Filistinlilere ait iki evin “ruhsatsızlık” gerekçesiyle sahiplerince yıkıma zorlandığını ve yıl genelinde kentsel baskının hız kesmediğini raporladı. OCHA’nın 1 Ocak–21 Temmuz 2025 dönemine ilişkin güncellemesi de Doğu Kudüs’te 113 yapının yıkıldığını (bunların 65’i ikamet edilen konut) kayda geçiriyor. Bu yıkımlar, Filistinlilere ruhsat verilmemesiyle oluşturulan yapay “hukuk” üzerinden yürütülüyor.
BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), 7 Ekim 2023’ten 4 Ağustos 2025’e kadar işgal altındaki Batı Şeria’da (Doğu Kudüs dâhil) en az bine yakın Filistinlinin katledildiğini bildiriyor. OHCHR ise 2025’in ilk yarısında 757 kayıtlı terörist Yahudi yerleşimci saldırısı ve artan yıkımlara dikkat çekerek, Doğu Kudüs’teki tabloyu “uluslararası hukukun ağır ihlalleri” bağlamında ele alıyor. Bu tablo, yol/yerleşim/yıkım üçgeninin tek bir siyasî amaca –Filistin varlığını bozma ve kent demografisini kalıcı biçimde değiştirme– hizmet ettiğini gösteriyor.
Son iki yılda aşırı sağcı isimlerin Mescid-i Aksa/Haremüşşerif’e yönelik kışkırtıcı “ziyaret ve ibadet” gösterileri yoğunlaştı. Ultranasyonalist bakan Itamar Ben-Gvir’in geçtiğimiz günlerde Aksa avlusunda “ibadet” görüntüleri vermesi ve terörist Yahudi ibadetini meşrulaştırma çağrıları, statükoyu fiilen delmeye dönük bir politika zincirinin parçası olarak kayda geçti. Ramazan 2025 boyunca ise Aksa’ya baskın niteliğindeki girişimler ve Müslümanların ibadetine yönelik kısıtlamalar uluslararası tepkilere konu oldu. Bu hat, Doğu Kudüs’teki yol-yerleşim hamleleriyle aynı siyasî hedefi –Kudüs’ün İslamî ve Arap kimliğini silikleştirme– güdüyor.
Hizma’daki yeni yol, Doğu Kudüs’te yıllardır işletilen “parçala, izole et, yut” stratejisinin güncel bir halkasıdır. Yol ve tünel ağları, yerleşim birimleriyle koordineli biçimde Filistin mahallelerinin sürekliliğini keserken, yıkım ve ruhsatsızlık rejimiyle birlikte demografik mühendislik uygulanıyor. BM bağımsız soruşturma mekanizmaları ve insan hakları organları, bu uygulamaların Cenevre Sözleşmeleri ve işgal hukukunu ihlal ettiğini; iki devletli çözüm zeminini fiilen ortadan kaldırdığını raporluyor. Terörist İsrail’in Doğu Kudüs’teki “yol siyaseti”, bir ulaşım projesi değil, toprak hâkimiyetini kalıcılaştıran bir ilhak kurgusudur.
Kaynaklar: AA, WAFA, OCHA, Reuters, Al Jazeera.




