Avrupa’da son dönemde yapılan kamuoyu araştırmaları, halkın Filistin yanlısı tutumunu net bir biçimde ortaya koydu. Almanya’da gerçekleştirilen bir ankete göre, Almanların yüzde 65’i İsrail’e silah ihracatının durdurulmasını istiyor. Benzer şekilde ABD’de yapılan araştırmalar, Amerikalıların yüzde 58’inin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından yana olduğunu gösteriyor.
Halkın sesi siyasete yansımıyor
Avrupa ve ABD’deki kamuoyu sonuçları halkın Filistin’i desteklediğini gösterse de bu irade siyasi kararlara yansımıyor. Çünkü karar mekanizmaları doğrudan halkın tercihlerine değil, küresel baskılara ve devlet dışı aktörlerin yönlendirmelerine bağlı çalışıyor. Dolayısıyla Avrupa hükümetleri, halkın İsrail’e karşı tutumunu dikkate almadan işgalci rejime silah desteğini sürdürüyor.
Çelişen Avrupa tutumu
Avrupa Birliği kurumları ve Batılı başkentler, sözde “insan hakları” söylemleriyle hareket ederken, İsrail’in Gazze’de işlediği katliamlara karşı etkili bir adım atmıyor. Halkın talepleri net olmasına rağmen, devletler arası ilişkilerde şantaj mekanizmaları ve çıkar hesapları belirleyici oluyor. Bu durum, Avrupa’da halkın iradesinin nasıl devre dışı bırakıldığını ve karar mekanizmalarının küresel baskılar tarafından şekillendirildiğini gözler önüne seriyor.
Her yer Gazze
Avrupa’daki anketler, terörist İsrail’in uyguladığı katliamlara karşı halk vicdanının uyanmaya başladığını gösteriyor. Her ne kadar Batı hükümetleri İsrail’in köpekliğini yapmaya devam etse de, halkın Filistin’e desteği büyüyor, işgalci rejime duyulan nefret artıyor. Bu tablo, Gazze’nin sadece Gazze’den ibaret olmadığını, Batılı halkların da vicdanen uyandığını gösteriyor. Bu uyanış, Müslüman âlemi için de daha büyük dirilişlerin ve hesaplaşmaların habercisidir.