Mücerretten müşahhasa İslâm sanatı, birçok sanatkâr ve düşünürün alakasını celbetmiştir. Aşağıda bahsi geçen 8 eserde de İslam sanatına dair genel bir bakış açısı sunulmuş, hem mücerret hem de müşahhas manada izahı yapılmaya çalışılmış. Hüsn-i hat, tezhip, mimari gibi geleneksel sanat dalları hakkında bilgiler verilmiş.

İslam Estetiğine Giriş

Oliver Leaman

İslam sanatı üzerine çalışanların çoğunluğu, İslam sanatını hayranlık uyandırıcı, muhteşem veya etkileyici olarak görüp meslek hayatlarını buna adayabilirler; fakat İslam sanatını gerçek bir sanat olarak görmezler. İslam sanatını estetikle, hele sanatla hiç ilişkisi olmayan -siyasi, dini veya mistik- terimlerle izah etmeye çalışırlar.

Oliver Leaman, İslam Estetiğine Giriş’te, “İslami estetik diye bir şey var mıdır? İslam sanatı aslen tasavvufi midir? İslam’a has sanatsal biçimler mevcut mudur? İslami resim diğer resim biçimlerinden farklı mıdır? İslami sanat ‘öteki’ midir? Hüsnühat İslami sanatların en üstünü müdür? Müslümanların seküler sanatı olabilir mi? İslam kültüründe sanatın yeri nedir?” gibi sorular etrafında İslam sanatı hakkındaki yaygın hatalara dikkat çekiyor ve bu hatalı yaklaşımların altında yatan sebepleri sorguluyor. İslam estetiğinde hüsnühat ve sembolizm, din ve üslup, sanat ve felsefe, edebiyat ve müzik, mimari ve mekân tasarımı konularındaki yerleşik kabulleri yıkan tespitlerde bulunuyor.

İslam Sanatı - Dil ve Anlam

Titus Burckhardt 

Titus Burckhardt, Batı'nın ne kaybettiğini öğrenmek için Fas'a gider ve İslam sanatı üzerine araştırma ve okumalar yapar. Müslüman olur ve İbrahim İzzeddin ismini alır. Bu da muhteşem eserlerinden biri. Burckhardt, İslam sanatının hikmetle zanaatın (fenn veya sınâ‘î) evliliğinden doğduğunu söyler. Bu yüzden, bu sanatın derinlemesine bir açıklamasını yapabilmek için iki konuda da içten ve derin bir vukuf sahibi olmak gerekir. Burckhardt, İslam sanatını çok sayıda başka sanat tarihçisinin bizi inandırdığı gibi, kazara birbirine karışmış tarihsel eklentiler olarak değil, vahyin ilkelerinin ve formunun bir türevi olarak takdim etmektedir. İşe Mebde’ ile ve formlar dünyasında Kâbe ile başlayan Burckhardt İslam sanatının temel özellikleri vasıtasıyla okuru bu sanatın âyin ve ibadet ile, göçebe ve yerleşik halk arasındaki kutuplaşma ile, İslam sanat ve mimarisinin muazzam terkibi ile ve nihayet İslam sanatının farklı bütün yönlerinin Şeriat’ın emrettiği ve tasavvuftaki mânevî ışığın varlığıyla aydınlanmış hayatın ritmine bağlı olarak doğal âhenkleri içinde görüldüğü yerler olan İslam şehri ile ilişkisine götürür. Bu eserde o, bir ömür boyu süren iç ve dış tecrübeyi eşsiz bir eser üretmek için bir araya getirmektedir; öyle bir eser ki burada İslam sanatı nihayet gerçekte olduğu gibi, yani vahyin ruhunun dünyevî billurlaşması olduğu kadar semavî hakikatlerin yeryüzündeki bir yansıması şeklinde de ortaya konmaktadır.

Güzellik ve İslam - İslam Sanatı ve Mimarisinde Estetik

Valerie Gonzalez 

Güzellik ve İslam sadece İslam sanatı sahasındaki yeni bir yönelimin sembolü olarak kalmamış; aynı zamanda zinde ve güçlü bir akademik çevrede bir başka yöne işaret ederek yepyeni bir çığır açmıştır. İslam sanatı araştırmalarına ilişkin tarihsel, sosyolojik ve betimleyici bir perspektife hapsolmuş eski kalıpları kıran Gonzalez, esaslı bir metodolojik sıçrayış gerçekleştiriyor. Yazar, estetiği nesne düzeyinde ve aynı zamanda hem teori hem de metod olarak ele alıyor. Bu kullanım tıpkı Puerta Vıchez’in başarılı bir şekilde yaptığı gibi yalnızca güzellik hakkındaki kavramsal söylemleri ihtiva eden İslâmî metinleri açıklamak değil; aynı zamanda bilfiil tecessüm etmiş sanat eserlerinin kendilerini estetik fenomenoloji çerçevesinde tahlil etmek amacını da taşıyor. İşte tam bu noktada Gonzalez İslâmî sanat üretimine ilişkin araştırmaya kendi yeni düşünce boyutlarını katıyor. Bu çalışmadan yalnızca İslam sanatı alanındaki araştırmacılar ve daha geniş çerçevede İslam araştırmaları alanına ilgi duyanlar değil; aynı zamanda çağdaş felsefecilerle birlikte tarihçiler ve genel olarak sanat icracıları da faydalanabilir.

İslam Estetiği

Turan Koç

İslâm’ın estetik değer telakkisi onun bağlı olduğu hakikat anlayışı ile çok sıkı bir ilişki içindedir. İman tecrübesi bir yönüyle estetik bir tecrübe olup İslâm sanat eserleri bu gerçeğin somut birer göstergesidir. En güzel bir şekilde yaratılan insan duygu, düşünce, idrak, sezgi ve ilhamlarını ifade edebilmek için “ilâhî sanatçı” tarafından çeşitli yetilerle donatılmıştır. Bu bilinç, sanatı Müslüman hayat tarzının çok önemli bir unsuru kılmıştır. Din-sanat ilişkisi söz konusu olduğunda İslâm sanatı, bütün tarihî tezahürlerinde kaynağı ile ayrılmaz bir bütünlük sergiler. İslâm sanatının temelini İslâm’a ait değerlerin birliği ilkesi oluşturur. Bu sanatta güzel ile iyi, işe yarama ile zevk verme birbirinden bağımsız değerler olarak görülmez. İslâm sanatının epistemolojik gayesi görünenin arkasındaki görünmeyene ulaşmak iken, pratikteki gayesi de dünyayı ve hayatı güzelleştirmektir. Turan Koç, İslam Estetiği eserinde bu gayeyi gütmektedir. Eserle İslam sanatına dair genel bir bakış açısı sunmayı ve bu doğrultuda güzel, estetik, iyi gibi kavramlar hakkında fikir edindirmeyi amaçlıyor. İslam sanatının estetik ve güzellik anlayışı, onun hakikat, bilgi, iyilik, yararlılık ve yücelik ile ilişkisiyle estetik tecrübe konusu ele alınıyor ve İslam estetiğinin kelâmî boyutları hususunda genel bir perspektif sunuluyor. İslam sanatı, mana ile suretin uyumudur. Hüsn-i hat, tezhip, mimari gibi geleneksel sanat dallarının bu uyum ile nasıl inşa edildiğine temas edilerek İslam estetiğine giriş mahiyetinde bir açılış gaye hedefleniyor.

İslamın Aynası Camiler

Roger Garaudy

Dünya çapında ünlü felsefe ve estetik profesörü, Fransız Müslüman düşünür Roger Garaudy, bu eserinde üç kıtaya damgasını vuran İslâm sanat ve mimarisinin felsefî ve estetik açıdan son derece çarpıcı bir değerlendirmesini yapıyor. “Güzelliğin Dini İslâm” düşüncesinden yola çıkan yazar, “Allah güzeldir, güzeli sever” hadisinin İslâm sanat ve mimarisinde nasıl somutlaştırıldığını en çarpıcı örnekleriyle gözler önüne seriyor. Yazar, evvelki dönemlerin ihtişamını gözler önüne sermekle yetinmiyor, Müslümanların Batı’yı ve geçmişi taklitten kurtularak yeni bir silkiniş ve yeni bir dirilişle İslâm’ı yaşamaya başladıkları an, eskiden olduğu gibi, yine muhteşem sanat ve mimari eserler ortaya koyabileceklerini de müjdeliyor. İslâm sanatı ve mimarisi konusunda hem dînî hem tarihî hem de felsefî ve estetik bilgilerle donatılmış bu eser, sahasında tek ve biricik olma özelliğine sahiptir.

İslam Sanatlarında Estetik

Mustafa Uğur Karadeniz

“Güzeli Anlamak”, varlığı anlamaktır. Varlık, var eden En Güzel’in armağanıdır. O’nun ihsanı olarak yine O’ndan bir işarettir. Varlıktaki güzellik ise kendinden menkul değil, En Güzel’in yine varlığa bir tecellisinin sonucudur. Varlık, bütün anlam ve değerini bu tecelliye borçludur. Güzelliği ahlâkın bir parçası olarak ele alan İslam düşüncesi, bir anlama faaliyeti olarak doğmuş ve gelişmiştir. Onda anlama çabası, sahip olma hırsının değil; ait olma bilincinin dışavurumudur. Güzellik bir veri olarak zaten mevcuttur, o sonradan icat edilemez ve yaratılamaz. Sanatçıya düşense ister duyular âleminde ister duyularüstü âlemde olsun bir veri olarak var olan güzelliğin izini sürmektir. Bu kitabın amacı, İslam estetiğini İslam’ın estetiği hâline getiren düşünce ve eylem birlikteliğini yansıtmaya çalışmaktır. Estetiği, sadece görünür bir forma hapsetmenin saplantı hâline geldiği günümüzde hakikatin aşkın boyutlarının karanlıkta kalmaması, sanatın hakikatle buluşması ve güzelliğin görüngüden kurtulması onun anlaşılmasıyla mümkündür.

İslam Sanatı ve Maneviyatı

Seyyid Hüseyin Nasr

Bu kitap, bir yandan İslâm sanatlarının muhtelif veçhelerine İslâm maneviyatı açısından bir bakışı içerirken diğer yandan, İslâmî vahyin ilkeleriyle olan ilişkisini araştırmaktadır. Bu eser, İslâm sanat hikemiyatının sistematik tarihini içermekten çok, kutsal sanatın İslâmî kavramlara kavuşturulması ışığında edebî ve müzikal sanatlardan plastik sanatlara kadar İslam sanatının önemli görünümleri üzerine bir çalışmadır.

Türk İslam Sanatlarına Giriş

Prof. Dr. Mustafa Yıldırım

İnce bir sanat zevkinin tezahürlerini ihtiva eden Türk Sanatı, Türklerin millet olma süreci ile birlikte oluşmaya başlamış ve günümüze kadar tarihî evrelerin hepsinden geçerek hak ettiği yeri almıştır. İslam öncesi Türk tarihinde görülen inanç ve siyasi temasların tümünden etkilenmiş ve İslam’ın kabulüyle de çok büyük gelişmeler göstererek günümüze kadar da tekâmülüne devam etmiştir. Türk İslam sanatlarına dair bu eser, alanında çalışmalar yapmakta olan bir grup meslektaşım tarafından özverili gayretler sonucu ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmada, “İslam Öncesi Türk Sanatı”, “Karahanlı ve Gazneli Sanatı”, “Büyük Selçuklu Sanatı”, “Anadolu Selçuklu Sanatı”, “Beylikler Dönemi Sanatı”, “Osmanlı Beylik Dönemi Sanatı”, “Osmanlı Klasik Dönemi Sanatı”, “Mescid-i Nebevî ve Emeviler Dönemi Sanatı”, “Abbasiler Dönemi Sanatı” ve “Gelenekli Sanatlar” konuları ele alınmıştır.

Hazırlayan: M. Taha İnci