Suriye'de iç barış ve istikrarı yeniden tesis etme çabaları, ülkenin kuzey ve güney cephelerinde eş zamanlı olarak başlatılan saldırılarla sabote edilmeye çalışılıyor. 2 Ağustos akşamı, Halep'e bağlı Münbiç kırsalında ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye Arap Ordusu'nun kontrol noktalarına ağır silahlarla saldırırken, neredeyse aynı saatlerde ülkenin güneyindeki Süveyde ilinde de İsrail destekli Dürzi silahlı gruplar yeniden faaliyete geçti.

Bu eş zamanlı saldırılar, Suriye'yi iki cephede birden çatışmaya zorlayarak merkezi hükümetin otoritesini zayıflatmayı ve ülkeyi fiilen bölünmüş bir yapıda tutmayı hedefleyen planlı bir operasyon olduğu yönündeki endişeleri artırdı.

Kuzey Cephesi Alevlendi: SDG'den Münbiç'te Saldırı

Suriye Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 2 Ağustos akşamı SDG'ye bağlı unsurlar, Münbiç kırsalındaki El-Arima ve El-Houtat köyleri yakınlarında bulunan bir Suriye ordusu kontrol noktasına roket ve hafif silahlarla saldırdı. Saldırıda dört asker ile üç sivilin yaralandığı bildirildi.

SDG tarafı ise her zamanki gibi "rejim güçlerinin köylere topçu atışı yaptığı" yönünde karşı suçlamalarda bulunarak saldırıyı meşrulaştırmaya çalıştı. Bu çatışma, Mart 2025'te imzalanan ancak SDG'nin ayak diremesi nedeniyle askıya alınan "Şam–SDG entegrasyon mutabakatı"nın fiilen çöktüğünün en net işareti olarak görülüyor.

Kassam Tugayları’nın üst düzey liderlerinden Raid Saad şehit edildi
Kassam Tugayları’nın üst düzey liderlerinden Raid Saad şehit edildi
İçeriği Görüntüle

Güney Cephesi Karıştı: İsrail'in "Koruma" Bahanesiyle Doğrudan Müdahalesi

Kuzeydeki saldırılarla eş zamanlı olarak, ülkenin güneyindeki Dürzi çoğunluklu Süveyde vilayeti de yeniden hareketlendi. Bölgedeki istikrarsızlık, İsrail'in doğrudan askeri müdahaleleriyle körükleniyor:

3 Ağustos gecesi ise İsrail ordusu, bir adım daha ileri giderek Golan Tepeleri'ne komşu Hader köyü dahil dört noktaya baskın düzenlediğini açıkladı. İsrail ordusu, "silah kaçakçılığı şebekelerine" yönelik olduğunu iddia ettiği bu baskınlarda çok sayıda mühimmat ve İHA parçasına el koyduğunu ve bazı şüphelileri sorgulamak üzere Golan tarafına kaçırdığını duyurdu.

Tel Aviv yönetimi, Suriye'nin egemenliğini açıkça ihlal eden bu operasyonları, "Dürzi sivilleri rejim saldırılarından koruma" gibi asılsız bir gerekçeyle meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu bahanenin, geçtiğimiz temmuz ayında Şam'daki Savunma Bakanlığı binasına düzenlenen geniş çaplı hava saldırısında da kullanıldığı hafızalardaki yerini koruyor.

Süveyde İnsan Hakları Ağı'na göre, son bir haftada bölgede en az 6 kişi öldü, 19 kişi yaralandı. Bölge halkı, yaşananları "İsrail'in desteğiyle cesaretlenen yerel silahlı gruplar ile Şam yanlısı milisler arasında bir vekalet savaşı" olarak tanımlıyor.

Analiz: Parçalanan Mutabakatlar ve Birleşen Cepheler

Suriye'nin kuzey ve güneyinde yaşanan bu eş zamanlı gelişmeler, tesadüf olmaktan çok, planlı bir stratejinin parçaları olarak değerlendiriliyor:

  1. "Dağıtık Cephe" Stratejisi: SDG'nin Münbiç'teki saldırısı, Şam'ın dikkatini ve askeri kaynaklarını ikiye bölmeyi amaçlıyor. Bu yolla, hem kuzeydeki ayrılıkçı yapı korunmaya çalışılıyor hem de güneyde İsrail destekli grupların hareket alanı genişletiliyor.
  2. İsrail'in Derinleşen Müdahalesi: İsrail, artık sadece hava saldırılarıyla yetinmeyip, kara operasyonları ve yerel gruplara sağladığı lojistik destekle Suriye'nin iç dinamiklerine fiilen müdahil oluyor. "Dürzileri koruma" söylemi, Tel Aviv'e Lübnan sınırından Deyr ez-Zor'a uzanabilecek potansiyel bir istihbarat ve operasyon koridoru yaratma fırsatı sunuyor.
  3. Enerji Kartının Rolü: Bu çatışmaların, Türkiye ve Azerbaycan'ın öncülüğünde Kilis-Halep boru hattından Suriye'ye doğal gaz akışının başladığı bir döneme denk gelmesi de dikkat çekici. Enerji akışının başlamasıyla Halep ve çevresinde istikrarın artması ihtimali, SDG ve müttefiklerini, kuzeydeki enerji hatlarının kontrolünü stratejik bir koz olarak kullanmaya itmiş olabilir.

Uzmanlar, Suriye'nin bir "Çifte Donbass" modeline sürüklenmek istendiğini belirtiyor. Bu modele göre, hem kuzeyde (Münbiç) hem de güneyde (Süveyde) sürekli devam eden "düşük yoğunluklu çatışma sahaları" yaratılarak, Şam yönetiminin askeri ve ekonomik kaynakları tüketilmesi hedefleniyor. Bu kaos ortamında, İsrail ve SDG'nin "fiili tampon bölgelerinin" kalıcı hale getirilmesi ve Şam'ın yeniden imar fonları karşılığında federalizm gibi bölünme formüllerini kabul etmeye zorlanması amaçlanıyor.