Haberler

Kemalizm’in utanç vesikası: Sultanahmet Camii ahır yapıldı

Tarihçi Said Alpsoy, tek partili dönemde Sultanahmet Camii’nin ibadete kapatılarak askerî kışla ve ahır olarak kullanıldığını söyledi. Alpsoy, Sultanahmet’in içinde askerlerin ve atların barındırıldığını, hatta tuvalet olarak dahi kullanıldığını anlattı.

Abone Ol

Tarihçi Said Alpsoy, Sultanahmet Camii’nin bir dönem askerî amaçla kullanılıp fiilen ahır hâline getirildiğine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Alpsoy, Mustafa Armağan’ın kaynaklarına atıfla, Mavi Cami olarak bilinen Sultanahmet’in yıllarca “asker alma dairesi” ve “geçici kışla” olarak kullanıldığını, ibadetin yasaklandığını ve kutsal mekânın adeta tahkir edildiğini söyledi. “CHP döneminde hiçbir cami ahır yapılmadı” iddiasına sert ifadelerle karşı çıkan Alpsoy, Kemalist vesayetin zihniyetini eleştirerek, tarihî hakikatin üzerinin bilerek örtüldüğünü vurguladı.

İşte Alpsoy’un YouTube hesabında yaptığı konuşma:

Sultanahmet, Avrupalıların tabiriyle Blumösk yani Mavi Cami, meşhur altı minareli Sultan Ahmet’tir.

İster inanın ister inanmayın, CHP onu bile ahır yaptı. Burada bir vesileyle Ortaylı ve Kılıçdar gibi adamların yüzsüzlüğünün derecesini de görüyoruz.
“Hiçbir zaman, hiçbir devirde hiçbir cami ahır yapılmamıştır.” diyorlar. Sıfır zekâ, sıfır bilgi. Ulan, Sultanahmet’i ahır yaptınız. Normal bir insan olsa, biraz utanma olur.

Rahmetli Mehmet Âkif’in dediği gibi: “Şarkı bilmez, garbı tanımaz, görgüden yoksun payesi. Bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz, bütün sermayesi.” Kim bunlar? Ortaylı kim? Kılıçdar kim?

Ayrıntısına gelelim. Mustafa Armağan’ın sözünü ettiğim kitabının 227 ve 228. sayfalarından okuyorum. Sultanahmet Camii kapatılarak senelerce asker alma dairesi yapılmıştı.

İçinde sevk edilecek askerler yatıp kalkıyordu. Mekanizma şöyle işliyordu: İstanbul’daki askerlik şubeleri, kendilerine yakın bölgelerdeki askerleri tespit ediyor ve birlikleri belirliyordu. Askerler toplu olarak birliklere gönderilecekti. Bu süreçte birkaç gün beklemeleri gerekiyordu. O süre içinde, geçici bekleme mekânı yani bir anlamda ön kışla olarak Sultanahmet Camii kullanılıyordu.

Başka yer yoktu. Şimdi CHP’lilere sorsanız, “Asker kışlası yapacak başka yer bulamadınız mı, Sultan Ahmet Camii’ni mi seçtiniz?” deseniz size, “Harp şartları vardı, İkinci Dünya Harbi döneminde de böyledir, kalacak yer yoktu, devletin parası yoktu.” derler.

Peki Dolmabahçe’yi açsaydınız? O sırada Dolmabahçe Sarayı bir tek kişiye tahsis edilmişti: Millî Şef’in şehzadesi Ömer İnönü. İstanbul’da üniversite öğrencisiydi. Dolmabahçe Sarayı tek başına onun öğrenci yurdu olarak kullanılıyordu. Sadece onun kullanımı nedeniyle kış aylarında bazı kaynaklara göre günde 35 ton, bazı kaynaklara göre ayda 35 ton kömür yakılıyordu.

Yani Ömer için öğrenci yurdu ihtiyacı doğduğunda Dolmabahçe Sarayı bir kişinin emrindeydi. Kıtalarına sevk edilmeyi bekleyen askerler için geçici transit kışla ihtiyacı doğduğunda ise Sultanahmet Camii kullanılıyordu.

Sonra utanmadan, sıkılmadan, “Hiçbir dönemde hiçbir cami hiçbir şekilde ahır yapılmadı.” diyorlar. Evet, şimdilik Kılıçdar, Allah seni yapacağı gibi yaptı. Torun seviyorsun kenarda.

İçinde sevk edilecek askerler yatıp kalkıyordu ve ibadet yasaktı. Bizzat içinde kalmış olanlardan dinlediklerim bunlar. Dışarı çıkmalarına izin verilmediği için tuvalet ihtiyaçlarını caminin içine yapıyorlarmış.

Bu örneklere ayrıca geleceğim ama tartışma bu yönde geliştiği için ahır konusuyla başladık. Yoksa çok özür dilerim arkadaşlar, bu “ahır” başlığını kapattıktan sonra “kerhane” başlığına geçeceğiz. Onun yanında ahır yapmak çok zarif kalır, hiç denecek bir şey değildir.

Dikkat edin cümleye: Şu an kesin belgelerle ispat edemediğimiz bir iddiaya göre bazı camiler kerhane bile yapılmış. Eğer o iddia doğruysa, hepinizin de şu an tasdik ettiği üzere ahır yapmak hiçbir şey sayılır.

Evet, Sultan Ahmet Camii’nin içinde bir bölüm tuvalet olarak kullanılmıştır. Mustafa Armağan’ın, bizzat oraya küçük ve büyük abdestini yapan insanlardan naklettiği bilgidir bu.

Sultan Ahmet’e tekrar bakalım. Diğer kaynakları da paylaşayım. Sultan Ahmet Camii’nin bir kısmı kışla, bir kısmı ise süvari birliklerinin ahırı olarak kullanılmıştır. Hatta bazı anlatımlara göre —bağışlayın— atların sidiğinden çıkan yoğun asit, duman ve buhar nedeniyle Sultan Ahmet’in Avrupalıların gözünde “Mavi Cami” adını almasını sağlayan meşhur çinilerinin bir kısmı, o asit nedeniyle tamir edilemeyecek şekilde bozulmuştur.

Bu derecede rezalet yaşanmıştır. Sultan Ahmet Camii’nin içinde askerler yatıyor, kışla olarak kullanılıyor, atlar barındırılıyor; hem askerlerin hem atların tuvalet ihtiyaçları da caminin içinde gideriliyordu.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }