Osmanlı paşası ve tarihçi Ahmet Cevdet Paşa tarafından kaleme alınan “Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa” isimli eser 2 ciltten oluşmaktadır.

Ahmet Cevdet Paşa, I. ciltte, Hz. Adem'den Hz. İsmail ve İshak’a kadar gelen peygamberlerden kısaca bahsediyor. Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Yunus, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve Hz. İsa bahsinde uzunca duruyor. Allah Resulü bahsinde dünyaya zuhur edişindeki harikulade halleri, risaleti, gazveleri ele alıyor. Allah Resulü’nün Asr-ı Saadetlerinden sonra 4 büyük halifeyi, ardından ise Emevi Halifesi Mervan İbni Muhammed İbni Mervan’ı işliyor.

Cevdet Paşa eserin ikinci cildinde ise Emevi hilafetinin yıkılışını ve Abbasi hilafetinin kuruluşunu, daha sonra Türkistan’ın durumunu ve hakanlarını, Gazneli devletini anlatıyor. Eserde Selçuklu bahsine de çokça yer veriliyor. Cengiz Han’ın İslam beldelerine yaptığı istilalar ele alınıyor. Yine eserde Osmanlı devleti genişçe işleniyor. Cevdet Paşa, Osmanlı devletinin yükseliş devrini ve Sultan II. Murad hadiselerini işliyor. Kitap Macar seferleri ve Karamanoğlu ile vaki olan muharebelerle bitiriyor.

Bu eseri diğer İslam tarihlerinden ayıran başlıca hususiyet, onun son derece tatlı ve akıcı bir üslupla yazılmış oluşudur. Bir tarih kitabı olmasına rağmen, anlatışındaki câzibe, okuyucuyu en meraklı bir hikâye kitabından daha fazla bağlıyor ve sürüklüyor.

Eser Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olmakla birlikte her ne kadar günümüz okuru için ağır olsa da, Batılılaşma cereyanının neticesi olan uydurukça Türkçenin basitliğinden kurtarıyor ve okudukça dile hakimiyeti de sağlıyor. Ayrıca, Bedir yayınları da bastığı birçok eserde olduğu gibi burada da övgüyü hak ediyor. Eserde metne sadık kalınmış ve bazı kelimeler köşeli parantez içinde manaları yazılarak okuyucuya kolaylık sağlanmış.

Elbette anlaşılamayan yerleri de okuyucu Osmanlıca lügatten çözebilir ki iyi bir okur olmak bunu gerektirir. Eseri okuyanlar, sadece kronolojik bir tarih anlatımıyla karşılaşmayacak, hadiselerin özüne sirayet etme imkânını yakalamakla birlikte dilimize yapılan darbenin de şuuruna varacaktır. Sanatkarı, alimi, mütefekkiri, hocası ve talebesi Osmanlıcayla dünyaya hâkim iken, Üstad Necip Fazıl’ın muazzam tabiriyle “kurbağa dili”ne dönmüş uyduruk bir dille ne geçmiş anlaşılabilir ne de geleceğe yön verilebilir!

Dilimizle birlikte tabiî olarak dinimizle irtibatımız zayıflatılmış, kültür ve tarihimizle bağlarımız koparılmış, edebiyatımız ve düşüncemiz kısırlaştırılmıştır. Artık en basit meseleleri bile idrak edemeyecek hale getirilmiş, idrakleri iğdiş edilmiş bir cemiyet ortaya çıkarılmıştır.

Ahmet Cevdet Paşa’nın bu eserini okuyan biri, “Acaba biz aynı dili konuşmuyor muyuz?” demekten kendini alamamaktadır. Halbuki, bir İngiliz genç, Şekspir’i gayet net anlamakta ve anlatabilmektedir; çünkü geçmiş ile bağların ehemmiyetini bilen İngiliz, Şekspir’in anlaşılabilmesi için çocuklarının bu sahada ders almasını sağlamaktadır. Fakat diliyle oynanmış bir millet olarak biz, ne Fuzuli’yi, Nabi’yi ne de geçmişten beslenerek çağa yön veren Necip Fazıl’ı ve Salih Mirzabeyoğlu’nu anlayabiliyoruz.

Ahmet Cevdet Paşa Kimdir?

1882 yılında Bulgaristan sınırları içerisinde yer alan Tuna eyaletinde dünyaya gelen Ahmet Cevdet Paşa, 22 yaşında kadı oldu. İstanbul camilerinde dersiamlık yaptı. O dönemin sadrazamı, Cevdet Paşa’nın zekasına ve ilmine hayran olduğundan devlet işlerinde de görevler verdi. Bir süre Reşid Paşa’nın yanında kaldı. 1848’de Bükreş’e devlet vazifesi için gitti. 1851’de Osmanlı Akademisi’ne asli aza seçildi. Kavaid-i Osmaniyye isimli bir eser verdi. 1854’te Tarih-i Cevdet isimli eserinin ilk üç cildini Abdülmecid Han’a sundu. Akabinde devletin resmi tarihçisi oldu. Bu zaman zarfında tarihe ve kanunlara çokça katkısı oldu. 1861’de Halep vilayetine vali oldu. Daha sonraları Osmanlı için yeni bir kanun yazmaya başladı. Mecelle Cemiyeti’nin başına getirilen Cevdet Paşa, Mecelle-i Ahkam-ı Adliye’yi meydana getirdi. Cevdet Paşa, II. Abdülhamid Han zamanında adliye nazırlığında ve çeşitli resmi vazifelerde bulundu. Birçok esere imza atan Cevdet Paşa 1895 yılında vefat etti.

Ahmet Cevdet Paşa'nın Şahsiyeti

Ahmed Cevdet Paşa Türk tarihinin hem ilim sahasında hem de devlet idaresi sahasında en fazla itibar gören şahsiyetlerinden biridir. Kendisine tevdi edilen devlet işlerini tam manasıyla yerine getirmiş; zekâsı, ilmi ve dirayeti ile herkesi kendisine hayran bırakmıştır. Mecelle gibi muazzam bir hukuk abidesini meydana getirmiş, cemiyet ve devlet hayatında iyi, doğru ve güzel olan her türlü yeniliğe hararetle taraftar olmuştur. Eserlerinde devlet idaresinin sakat taraflarını ele almış, Fransız Medeni Kanununun Türkçeye tercüme edilerek bizde de tatbikini savunan taklitçilere karşı Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’nin hazırlanması onun en büyük hizmetlerinden biridir.

Hazırlayan: M. Taha İnci