Rusya’nın konformizm yanında diğer bir sıkıntısı da NATO’nun ısrarla zorlamasıyla başlatmak zorunda kaldığı Ukrayna savaşını kendi milletine izah edememesi ve bunun neticesinde de mücadelesini meşrulaştıramaması olmuştur.

Batı menşeili “insan” tipinin, Batı başta olmak üzere bütün dünyada toplumlaştığı bir zamandayız. Hedonist, konformist, bencil, fedakârlık ahlâkından yoksun, bütün ulvî keyfiyetlerden arınmış, ruhî ve ahlâkî bir dayanağı kalmamış fertler ve bu fertlerin toplamından müteşekkil toplumlar...

Başta Amerika ve Avrupa’da gördüğümüz bu insan ve toplum tipinin artık gitgide doğuya doğru da sirayet ettiğini görüyoruz. Bu fert ve toplum tipinin devletler üzerinde siyasî, iktisadî, hukukî vs pek çok tesiri bulunmakla beraber, bize kalırsa bunlar içinde en önemlisi askerî planda kendisini gösteriyor. Tam mânâsıyla batının istediği şekilde yetişmiş olan fert ve toplumlar, vatan ve millet gibi devletin esasını teşkil eden iki ana varlık meselesini kendilerinden ayrı bir şey olarak görüp benimsemedikleri, şahsî sığ ve kısır menfaatlerini her şeyin ve herkesin ötesinde gördükleri için Batılı milletler kendi toplumları içinden ordu teşkil edemez hale gelmiş vaziyette bulunuyorlar.

Canı bahasına devlet emrinde yumruk kadrosuna yazılmaktan toplum kaçınınca, orduyu teşkil edecek insan kaynağını sağlamak üzere arsız, cani, katil ve hırsızlara üniforma giydiren şirketler ön plana çıkıyor. Amerika’da sık sık gündeme gelen Black Water, Rusya’da Wagner ve diğerleri. Bunların hepsi, devlet ile millet arasında meydana gelen boşluğu doldurmak üzere ortaya çıkmış çıkar amaçlı suç örgütleri. Amerika bir süredir bunlardan istifade etmek zorunda kaldığı gibi, geri hizmette yer alacak orduyu teşkil etmek için bile personel sıkıntısı yaşıyor ve bu boşluğu Latin asıllı göçmenlere vatandaşlık vaadiyle doldurmaya çalışıyor.

Hasılı kelam, devlet ile millet arasında ruhî bir ideal müşterekliği tesis edilemediği yerde, sahib olunan silah üstünlüğü ne olursa olsun zafer kazanmak mümkün olmuyor.

Bir de bunun tam tersi var tabii. Afganistan’da bir inanç merkezi etrafında buluşan, son derece donanımsız bir ordunun dünyanın silah gücü bakımdan en büyük ordusu Amerika karşısında elde ettiği zafer ortadadır. Bu bakımdan Türkiye de, ısrarla milletimiz Batılılaştırılmaya çalışılıyorsa da millet ordu vasfını korumakta olan güçlerden biridir

Bugün Rusya’da cereyan eden hadiseye bu gözle bakmakta fayda var. Seferberlik ilan edildiğinde ilgili yaş grubundan beş milyon kişinin yurt dışına kaçtığı, kendi milletinden ordusu için insan kaynağı devşiremediği için askerî şirketlere muhtaç kalmış Rusya’nın son derece kritik bir ânda içine düştüğü bu vaziyette aklı olan siyasîler-devlet adamları için ibret vardır.

Rusya’nın konformizm yanında diğer bir sıkıntısı da NATO’nun ısrarla zorlamasıyla başlatmak zorunda kaldığı Ukrayna savaşını kendi milletine izah edememesi ve bunun neticesinde de mücadelesini meşrulaştıramaması olmuştur.

Toplamına bakacak olursak, Batı’nın insan ve toplum tipi, Amerika’nın süper güç vasfını kaybedip çok kutuplu bir dünyaya yol aldığımız bu günlerde başlı başına bir beka meselesi haline dönüşmüş bulunmaktadır.