Bugün gözlemlediğimiz kadarıyla herkes her şeyden şikâyet ediyor. En alttan en üste kadar, şikayetçi oldukları meselelere dair bir şey yapmayanlar, sorunlara yönelik üretilen çözüm tekliflerine de esmiyor. Bunun sebebi, psikolojik tahlili nasıl yapılmalıdır?

Şikâyet edilen mevzunun kökenine inememeyle alakalı bu problem. Mevcut düzenden herkes şikayetçi; ama düzenin ne olduğu, nasıl olması gerektiği hususunda mevzuyu ele alma konusunda herkes yan çiziyor. Çözüm teklifleri ortaya koyulduğunda da, bunları ele alırken de yine bir yan çizme var. Şikâyet etse bile söz konusu düzen değişikliği olduğunda kimse risk almayı istemiyor. Çünkü konforu bozulacak, kendine ait kurulu düzeni bozulacak. Kimse bunu göze alamıyor. Hatta en radikal olanlar bile… Tarih bize gösteriyor ki, tepeden inme olmayan ihtilallerin, halk ayaklanmalarının önderleri ya garip guraba takımından insanlar ya da zengin ve entelektüel olmasına rağmen bu işin divanesi olan önderler oluyor. Yani iş risk almayı gerektiriyor. Çözüm tekliflerine yanaşmak risk almak demektir. Bu sebepten insanlar kolay kolay yanaşmıyor. Bu işlere çözüm teklifi sunacak, bu işi yürütecek, bunu hâkim kılacak, bu işin divanesi, kadrosu gerekli.

Durum böyleyse insanların şikâyeti niye?

Psikolojik olarak insanda zaten memnuniyetsizlik, hep daha fazlasını isteme, daha rahat etme arzusu, zordan kaçış, hazza yöneliş var. Her ne kadar işleri yolunu koysanız bile hep bir adım daha ötesini daha yorucu olmayanı isteme insanda var olan bir şey. Kur’an-ı Kerim’de insanın nankörlüğünden ve şükürsüzlüğünden bahseder. Bu hep var olan bir şey.

Başkası yapınca şikâyet ettiği şeyleri birçok kişinin imkân bulduğunda kendisinin yapması hususunda neler söyleyebilirsiniz?

Sosyal psikoloji alanında bununla ilgili birçok çalışma var. İnsan, normal şartlarda hiç yapmayacağı şeyi, bir grubun içine girince onların bunu doğru kabul etmesi sebebiyle yapabiliyor. İçine girdiği yeni grup, yeni şartlar insanı değiştirdiği, şikâyet ettiği şeyleri yaptırdığı gibi -ki onu yapmayı artık doğru olarak kabul etmiştir- mevki ya da güç sahibi olduğunda bunu korumak için daha önce yanlış gördüğü, şikâyet ettiği şeyleri doğru kabul ederek aynısı yapabilmektedir. Muhafazakâr kesimde bu var. Dindar olduğu için zamanında mağdur olmuştur ya da sindirilmiştir; bundan sürekli şikâyet ediyor ama mevki sahibi olunca karşı taraf gibi düşünebiliyor. Özdeşleşme mekanizmasının da etkisi var. Savunma mekanizması olarak karşı taraf gibi davranarak ya da onlar gibi düşünmeye başlayarak ezilmiş benliğini tamir etmeye kalkabiliyorlar. Hatta içinden çıktığı muhafazakâr kesimi düşman olarak görebiliyor. Aşağılık kompleksinden kaynaklanan benliğini tamir etmeye yönelik bir savunma mekanizmasının getirdiği özdeşleşme ile önceden şikâyet ettiklerini kendileri de yapabiliyorlar.

Bu durum aynı zamanda samimiyetsizlik değil midir?

Muhakkak öyle, samimiyetsizliktir. Ama insan nefsinin tabiatı böyle. Aslolan bir avuç da olsa samimilerin yapacağı harekettir. Çocuğun günahsız oluşu ile büyükleri etkileyerek kendilerine hizmet ettirmesi gibi, samimi az bir topluluk bütün bir cemiyete galebe çalabilir. Samimiyetsizlik bile istemeye istemeye olsa da samimilere hizmet edebilir.

Teşekkür ederiz.

Ben de teşekkür ederim.

Aylık Baran Dergisi 11. Sayı Ocak 2023