Rusya Parlamentosunun alt kanadı Devlet Duması, Federal Güvenlik Servisi'ne (FSB) "devlet güvenliğine karşı suçlar" ile ilgili davalardaki şüphelileri tutmak için kendi gözaltı merkezlerini kurma ve işletme yetkisi veren yasayı onayladı.
Yasa tasarısının mimarlarından olan milletvekili Vasiliy Piskarev, yaptığı açıklamada, yasanın Devlet Duması'nda üçüncü ve son oylamada kabul edildiğini duyurdu. Piskarev, bu düzenlemenin "casusluk ve devlet güvenliğine karşı suç işlediği iddia edilen şüphelilerin, diğer suç türlerinden şüphelilerle izinsiz iletişim kurmasını engelleyeceğini ve soruşturmaların etkinliğini artıracağını" savundu.
Piskarev, Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana "yabancı özel servislerin faaliyetlerinin önemli ölçüde arttığını" iddia ederek, bu yasanın mevcut güvenlik tehditlerine karşı "devletin uygun bir yanıtı" olduğunu belirtti.
1 Ocak 2026'da yürürlüğe girecek olan yasa, insan hakları savunucuları tarafından ciddi endişelerle karşılandı.
"Sovyet KGB Uygulamalarına Geri Dönüş" Eleştirisi
Eski bir Rusya Federal Cezaevi Servisi (FSIN) analisti olan insan hakları uzmanı Anna Karetnikova, yasanın kabul edilmesinin, Rusya'nın Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Avrupa Konseyi'ne üye olurken taahhüt ettiği reformlardan bir geri adım olduğunu ve Sovyet dönemi Devlet Güvenlik Komitesi (KGB) uygulamalarına dönüş anlamına geldiğini belirtti.
Karetnikova, "Gözaltı ve soruşturma aynı kurumun elinde toplanamaz. Eğer bu yapılırsa, şu anda var olan keyfiliğin yasallaşmasına ve gözaltındaki kişilerden dayanılmaz gözaltı koşulları yaratarak itiraf alınmasına yol açar" uyarısında bulundu.
Uzmanlar ayrıca, bu düzenleme ile özellikle "vatan hainliği" gibi zaten gizli yürütülen davalardaki siyasi tutuklular hakkında bilgi almanın daha da zorlaşacağını ve bu kişilerin dış dünyayla iletişimlerinin tamamen kesilebileceğini ifade ediyor.
FSB'nin kendi gözaltı merkezlerini işletme yetkisi 2006 yılında kaldırılmış ve bu merkezler Adalet Bakanlığı'na bağlanmıştı. Ancak Moskova'daki Lefortovo gözaltı merkezinin gayriresmi olarak FSB'nin kontrolünde kaldığı biliniyordu.
