İstanbul’da yaşanan olayda, iki çocuğuyla birlikte parka giden bir anne, 10 ila 15 kişilik genç bir grubun saldırısına uğradı. Parkta yaşanan sözlü bir gerginliğin ardından kalabalık grubun kadına ve çocuklarına saldırdığı, tehditlerde bulunduğu ve fiziksel şiddet uyguladığı öğrenildi. Görgü tanıklarının ifadelerine göre saldırganlar olay sonrası bölgeden uzaklaştı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
Saldırıya uğrayan anne yaptığı açıklamada, “Çocuklarımın psikolojisi bozuldu. Bizi tehdit ettiler, korkuyoruz. Şikayetçi olacağım. Kendi ülkemde çocuklarımı parkta eğlendiremeyeceksem ben neden yaşıyorum?” diyerek yaşadığı travmayı dile getirdi.
Sokaklar Devletin Değil Çetelerin Kontrolünde
Toplumsal tepkinin odağında, gençlerin bu denli pervasız ve saldırgan davranabilmesi yer alıyor. 10-15 kişilik bir grubun bir anneye ve çocuklarına saldıracak cesareti bulabilmesi, sokaklardaki otorite boşluğunun ve kamu güvenliğindeki zafiyetin açık göstergesidir. Kadınlara rahatça vurabilecek, tehdit edebilecek kadar kendini dokunulmaz hisseden bu genç profili, yalnızca bireysel bir sapma değil; sistematik bir yozlaşmanın sonucudur.
Sokakların bu tür çeteleşmelere açık hâle gelmesi, hukukî olduğu kadar sosyal bir faciadır. Özellikle büyük şehirlerde kamusal alanların bu şekilde kontrolsüzleşmesi, hem kadınların hem de çocukların doğrudan tehdit altında yaşadığı bir düzene kapı aralamaktadır. Devletin asli vazifesi, vatandaşının güvenliğini temin etmektir. Aksi hâlde “kendi vatanında dahi yaşamaktan korkan” bireylerin sayısı artacak, toplum içten içe çözülmeye devam edecektir.
Toplumsal tepkinin odağında, gençlerin bu denli pervasız ve saldırgan davranabilmesi yer alıyor. 10-15 kişilik bir grubun bir anneye ve çocuklarına saldıracak cesareti bulabilmesi, sokaklardaki otorite boşluğunun ve kamu güvenliğindeki zafiyetin açık göstergesidir. Kadınlara rahatça vurabilecek, tehdit edebilecek kadar kendini dokunulmaz hisseden bu genç profili, yalnızca bireysel bir sapma değil; sistematik bir yozlaşmanın sonucudur.
