Platformların yaşıtları için 'çoğunlukla olumsuz' olduğunu düşünen gençlerin oranı, iki yıl içinde yüzde 32'den yüzde 48'e fırladı. Bu keskin artış, siber zorbalık, kontrolsüz algoritmik içerik akışı ve artan ruh sağlığı uyarılarının birleşimine bağlanıyor.

Araştırmanın sonuçları, gençlerin sosyal medya algısındaki bu dramatik değişimin tek bir nedene bağlı olmadığını, bir dizi faktörün birleşiminden kaynaklandığını gösteriyor. Bunların başında, ABD Sağlık Bakanlığı'na bağlı Halk Sağlığı Servisi (Surgeon-General) Başkanı Dr. Vivek Murthy'nin 2023 ve 2024'te yayımladığı ve sosyal medyayı gençlerin ruh sağlığı için "acil bir risk" olarak tanımlayan resmi uyarılar geliyor. Murthy'nin, platformlara sigara paketlerindekine benzer "sağlığa zararlıdır" etiketleri konulması yönündeki çağrısı, konuyu ülke gündeminin en üst sıralarına taşıdı.

Algoritmaların Karanlık Yüzü ve Siber Zorbalık

Pew'in raporu, algıdaki bu kötüleşmenin teknolojik ve sosyal boyutlarına da ışık tutuyor. Özellikle TikTok ve Instagram Reels gibi kısa video platformlarının algoritmik yapısının, gençleri "tavşan deliği" olarak tabir edilen ve zararlı içeriklerin sürekli olarak sunulduğu döngülere hapsettiği belirtiliyor. Rapora göre, günde üç saatten fazla sosyal medya kullanan gençlerin oranı yüzde 46'ya ulaşmış durumda. Bu durum, gençleri siber zorbalık, "beden algısı baskısı" (body-shaming) ve gerçekçi olmayan hayat tarzlarıyla sürekli bir karşılaştırma ortamına maruz bırakıyor.

İngiltere, İran’ı “kalıcı tehdit” olarak ilan etti!
İngiltere, İran’ı “kalıcı tehdit” olarak ilan etti!
İçeriği Görüntüle

Araştırmada ortaya konan en çarpıcı verilerden biri de cinsiyetler arasındaki fark oldu. Sosyal medyanın kendi ruh sağlıklarına "doğrudan zarar verdiğini" ifade eden kız öğrencilerin oranı yüzde 25 iken, bu oranın erkek öğrencilerde yüzde 14'te kalması, özellikle genç kadınların platformlardaki görünüş ve popülerlik baskısından daha derinden etkilendiğini kanıtlıyor.

Akran Algısı ve Kişisel Deneyim Arasındaki Uçurum

Araştırmanın metodolojisi, önemli bir detayı daha ortaya koyuyor. Gençlerin neredeyse yarısı (yüzde 48) sosyal medyanın akranları için zararlı olduğunu düşünürken, "sosyal medya bana kişisel olarak zarar veriyor" diyenlerin oranı sadece yüzde 14. Bu durum, gençlerin genel tehlikenin farkında olduğunu ancak kendilerini bu risklere karşı daha dirençli gördüğünü ya da olumsuz etkileri kişisel düzeyde itiraf etmekten çekindiğini gösteriyor. Uzmanlar, bu durumu "üçüncü şahıs etkisi" olarak yorumluyor ve risk algısının varlığının bile bir koruma mekanizması geliştirmek için önemli olduğunu vurguluyor.

Sonuç olarak, Pew'in kapsamlı raporu, ABD'de gençlerin dijital dünyadaki esenliğine dair kırmızı alarm veriyor. Bulgular, politika yapıcıları, teknoloji şirketlerini ve ebeveynleri, gençleri korumak için dijital okuryazarlık programlarını yaygınlaştırma, algoritmik şeffaflığı artırma ve ruh sağlığı kaynaklarına erişimi kolaylaştırma gibi somut adımlar atmaya çağırıyor.