Kemalist rejimin tüm unsurlarıyla bu topraklardan silinmesinin imkânı ellerindeyken, bunu yapmadıkları gibi bir de üstüne Atatürk ve Atatürkçülük güzellemeleri yapan Ak Parti, 15 Temmuz’dan bugüne Kemalizm’in hortlatılma çabalarına şahitlik ediyor, Kemalizm’in yaşatılması için adeta mücadele veriyor.

Biri anıtkabirden çıkmıyor, biri sosyal medyada M. Kemal’i Müslüman göstermeye çalışıyor, biri rahmet okuyor, biri göklere çıkarıyor, biri devamlı propagandasını yapıyor. Bunları yapanlar ise Kemalistleşmiş Ak Parti’nin bürokratları…

Karşılarına çıkan her zorluğu milletin desteğiyle aşan ve makamlarını muhafaza etmeyi başaran iktidar sahipleri, kendilerine fırsatın her türlüsü verilmesine rağmen 15 Temmuz sonrasında gereken tavrı gösteremediği, milletin beklentisini karşılayamadığı ve Kemalizmi bu topraklardan silemediği gibi, onlar gibi Kemalistleşti.

Müsbet yönde değişen pek bir şey olmadığı gibi her şey daha da kötüye gitmeye devam ediyor.

Kemalistler, Müslümanlara zulüm etmek için fırsat kollar, her fırsatta birlik olup saldırırken, “muhafazakâr” Müslümanlar tıpkı 28 Şubat sürecinde darbeye karşı yapılan direnişlere olduğu gibi Kemalizme karşı alınan tavırlara da “provokasyon” demeye devam ediyor. Hatta Kemalizmi yüceltecek her türlü işi yapmaktan da kaçınmıyor. Bu ezik tipler makamlarını, mevkilerini, mamalarını, parsalarını kaptırmamak için ellerinden geleni yapsalar da Müslümanlar ile Atatürkçü müşrikler arasındaki hesaplaşma er yahut geç hem de bütün şiddetiyle gerçekleşecektir. Bunu bilmesine rağmen devekuşu misali kafasını kuma gömenler tarihin çöplüğündeki yerini alacaktır.

Kutuplaşma

- “Mustafa Kemâl Paşam, ne istersen iste benden, / İstersen ayıralım dinle devlet işlerini, / İstersen asalım bütün hoca ve müridleri, / İstersen kapatalım bütün İmam Hatipleri”... (10 Kasım’da yapılan tezahürat)

- “Kim şimdi mağdur? Biz. O zaman bunun da bir hesap günü gelecek. Şimdi mağdur biziz. Biz de sizi mağdur edeceğiz elbette. Elbette bugün gelecek.” (Mine Kırıkkanat)

- “Ezan Türkçe okunsun ben anlayayım. Kur'an okunsun. Benim dilim her tarafta konuşulsun.” (CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz)

- Sosyal medyada ise bu sayfalarda anılması uygun olmayan tonla muhteva…

Bunların 15 Temmuz’dan sonra hiç sesleri solukları çıkmıyordu. Bırakın kafalarını uzatmayı, dilleri lâl olmuştu. Aradan daha üç sene bile geçmemişken, kim üzerine düşeni lâyıkıyla yerine getirmedi de bunlar yeniden muktedir pozları kesmeye başladılar? Daha geçtiğimiz aylarda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için türlü tezgâhlar planlamışlardı da namlulardan çıkan kurşunların vızıltısından sonra bırak sokağa çıkmayı ekranların karşısına çıkmadılar, twit bile atamadılar da kim kendisine verilen bu desteğin hakkını ver(e)mediği için bunlar bugün kendilerinde bu cüreti bulabiliyorlar?

Bu toprakların hakiki sahiblerinin sırf Allah’a inanıyor, O’na ibadet ediyor diye darağaçlarında sallandırıldığı bir ülkede, kutuplaşmadan bahsetmek abestir. Elbette ki nur ile kir ayrı ayrı akacak. Mesele kimin kime yer gösterdiği meselesidir ve açık konuşmakta fayda var; kimse benim evime gelip de bana yer göstermeye cüret edemez!

Bu ülkede dava adamı görünümlü mamacı teyze adamlar olmasa, onların muvazacı zihniyetleri olmasa, bir oy fazlası için Atatürkçüleri bile yalamaktan tiksinmeyecek kadar midesiz olmasalar, üç kuruşluk çıkarları her türlü mukaddesatın önüne geçmese, bu süflî düzenden nemalandıkları için muhafazakâr kılığında düzen gardiyanlığı yapmasalar kimse bu toprakların aslî sahiblerine yer göstermek cüretini kendisinde bulamaz. Kırar dizini, oturur kıçının üstüne yahut oturtmasını bilirler.

Erdoğan’ın Günah Keçisi: İsmet İnönü

Türkiye’deki bütün kötülüklerin anası Kemalizm’dir. Bu topraklardan türeyen ne kadar hain, ajan, hırsız, arsız, riyakâr, sapkın, dinsiz, mezhebsiz, namussuz, manyak varsa bu zihniyetin hâkim olduğu rejimin ortak mahsulüdür. Bu zihniyeti rejimleştiren ise Erdoğan’ın her fırsatta dediği gibi İsmet İnönü değil, Mustafa Kemal Atatürk’tür. İsmet İnönü, garibim, kanunları değiştirmekle vazifelendirilmiş olan milletvekillerinin 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu kaldırmaya, sırf nemaları kesilir, düzenleri bozulur, konforları kaçar kaygısıyla bir tarafları yemediği için seçilmiş günah keçisidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde Müslümanlara husumetle çıkartılmış kanun ve düzenlemelerin büyük bir çoğunluğu 1938’den öncedir. Kimse kimseye maval okumasın.

Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin veciz bir dille tablolaştırdığı üzere, bahse konu olan kişi küfür soyunun alelade bir mensubu da değil, kâfirlik müessesesi hiyerarşisinin tepesinde kendisine Nemrut, Firavun çapında yer bulmuş bir Allah ve Resûlü düşmanıdır.

Sosyal Patlama Eşiği

Millet ile devlet arasındaki kan uyuşmazlığı giderilmediği gibi, bünye de artık bu uyuşmazlığı tolere edemeyecek hâle geldi. Senelerdir seçim kazandırdıkları siyasî partiye, referandumlarla yapılan anayasal değişikliklere, yönetim sisteminin değişmesine rağmen vatandaş kendisini iktidar olmuş hissedemiyor ve hâlen kendisine yer gösterilen konumunda bulunuyorsa, bunun içtimâî bir patlamaya vesile olması kaçınılmazdır.

Bir diğer taraftan, belki kimse farkında değil; fakat paranın ve satın alınabilir hazların idealize edildiği bir toplum düzeninde, gelir dağılımındaki eşitsizlik makasının her geçen gün açılması ve kendisine hiçbir mukaddesat aşılanmamış bir gençliğin kendisine idealize edilen para peşinde her şeyi mübah gören bir anlayış ile hareket ediyor olmasının neticeleriyle de henüz yüzleşmiş değiliz. Gençliğin, kendisine ideal olarak işaret edildiği üzere hakkından fazlasına göz diktiği bir ülkede, uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık, talan ve rüşvet gibi kolay para kapılarının ardına kadar açılması ve bütün bir ülkeyi ifsad etmesi yahut bunun çatışmasının yaşanması mukadderdir.

Demokrasi isimli müphem düzen

Bir diğer tarafta ise demokrasi isimli müphem bir düzende girdiği her seçimi kaybettiği hâlde muktedir olmayı sürdürenler. Böyle bir düzende bırakın kutuplaşmayı, çatışma kaçınılmazdır ve böylesi bir çatışmadan muzaffer olarak çıkacak olan da şimdiden bellidir.

İslâm Âlemine Böyle mi Liderlik Edilecek?

Müslümanlar haksız ve hukuksuz yere 5816’dan dolayı terörist muamelesi görüp hapse giriyorsa, bu ülkenin İslâm âleminin geri kalanına verebilecek hiçbir şeyi yok demektir.

Diğer taraftan, varlık sebebi ceberrut Kemalistlere karşı Müslümanların sesi olmak olan ve bu sebeble gariban Müslümanların çoluk çocuğunun rızkından kesip verdiği paralarla kurulan gazeteler, bugün iktidarı yalamak karşılığında önlerine atılan yağlı kemik uğruna üç maymunu oynuyor, içeride cereyan eden menfî hadiselerin üzerine gitmek yerine “provokasyon” diye yaftalayıp, köpekler gibi önlerindeki kemikleri yalamaya devam ediyor ve  Türkiye’yi de bu pejmürde hâliyle sanki İslâm âlemi için bir kurtarıcıymış gibi lanse etmekten utanmıyor ve hakikatten suratına sigara dumanı üflenmiş bir kedi gibi köşe bucak kaçıyorlarsa, bu meselenin konvansiyonel yöntemlerle çözüme kavuşturulamayacağı da açıktır.

Bunların Hepsinin Tanrısı Atatürk’tür

Ilımlı Müslüman olmaz! Dinlerarası diyalog olmadığı gibi putperestle de diyalog olmaz. Küfre rıza, küfürdür. Burada olsa olsa nemalandığı düzenin muhafızı, muhafazakârı olur. Kimse kusura bakmasın, zahirden konuşuyoruz madem, öyleyse “sek” Kemalistlerle beraber bunların tamamının tanrısı olsa olsa Atatürk’tür.

Bu kafayla oy toplayamazsınız

İktidarda olduğunu düşündüğü hâlde muktedir olamayan bir çoğunluk ve iktidarda olmadığı hâlde kendisini muktedir addeden bir azınlık. Siyasîler, kendilerine gösterilen teveccühün hakkını vermekten kaçmaya devam eder ve sırf bir oy uğruna (ki bu kafayla oy toplayamaz bilâkis oy kaybederler) kendi eliyle yaptığı büste kendi tapan tiplerin bu toprakların aslî sahiblerine yer göstermeye kalkmasına seyirci kalmayı sürdürürlerse, bugün için muamma olan ancak Müslüman Anadolu İnsanı’nda birike birike taşma raddesine gelen öfke ve nefret duygusunun nerede, ne zaman ve nasıl tezahür edeceğini sanıyorum ki göreceğiz.

Bu millet buna izin vermeyecek

Siz dilediğiniz kadar yeşil Kemalist olun, dilediğiniz kadar Kemalizmi göklere çıkaracak projelere imza atın, bu saatten sonra bu millet Anadolu’da irticanın ve gericiliğin bir kez daha hortlatılmasına asla müsaade etmeyecektir. Meşruiyet dairesinin içinde kalmak isteyenler önden buyursun. Şu saatten sonra ya bu millete ve devletin misyonuna layık olacaksınız, ya da siyaset çöplüğünde yerinizi alacaksınız.

Baran Haber