Haberler

Suriye aşiretleri ayaklandı: "Kardeşlerimizi savunmamıza engel olmayın"

İsrail destekli olduğu belirtilen radikal Dürzi milislerin Süveyde'de Bedevi sivillere yönelik katliamlar gerçekleştirmesinin ardından, Suriye'nin önde gelen Arap aşiretleri genel seferberlik ilan ederek karşı saldırı başlattı.

Abone Ol

Suriye'nin güneyindeki Süveyde ilinde, Suriye ordusunun barışa bir şans tanımak amacıyla çekilmesinin ardından yaşanan katliamlar, bölgedeki dengeleri altüst etti. Aralarında Akîdât, Şammar, Bekâre ve Cebûr gibi ülkenin en büyük kabilelerinin de bulunduğu Suriye Aşiretleri Topluluğu, İsrail destekli olduğu belirtilen radikal Dürzi grupların Bedevi sivillere yönelik saldırılarına karşı genel seferberlik ilan etti ve bu gece geç saatlerde Süveyde'nin batısına doğru geniş çaplı bir karşı saldırı başlattı.

Aşiretler tarafından yayınlanan ve büyük yankı uyandıran ortak bildiride, Şam yönetimine yapılan "Savaşçılarımızın hareketini engellemeyin" çağrısı, İsrail'in bölgedeki kaos planına karşı Suriye'nin ulusal birliğinin ve yerel direnişin en net cevabı olarak değerlendirildi.

Aşiretlerden Tarihi Bildiri: "Onurumuz Kırmızı Çizgimizdir"

Suriye'nin Hirak kentinden 17 Temmuz'da yayınlanan bildiride, Dürzi lider Şeyh Hikmet el-Hicri'ye bağlı milislerin Bedevi aşiretlere karşı işlediği "öldürme ve katliam suçları" en sert dille kınandı. Bildiride şu tarihi ifadelere yer verildi:

"Vicdani ve ahlaki sorumluluğumuzdan hareketle, Suriye hükümetinden, Bedevi aşiretlerden kardeşlerimizi savunmak için meşru bir görev icra eden savaşçılarımızın hareketini engellememesini talep ediyoruz. Herhangi bir tarafın bu savaşçılara karşı bir tutum alması, suçlularla açıkça saf tutmak anlamına gelecektir."

Aşiretler, Suriye'nin toprak bütünlüğüne olan bağlılıklarını yinelerken, "Halkımızın onuru ve değerleri ihlal edildiğinde, bizim için kırmızı çizgiler aşılmış demektir. Bu durumda sessiz kalmamız düşünülemez" diyerek kararlılıklarını ortaya koydular.

Ateşkese İhanet Edildi, Siviller Hedef Alındı

Aşiretlerin bu topyekûn ayaklanması, Suriye ordusunun ABD, Türkiye ve Arap ülkelerinin arabuluculuğuyla sağlanan ateşkes uyarınca bölgeden çekilmesinin hemen ardından geldi. Şam yönetiminin bu iyi niyet adımı, radikal Dürzi gruplar tarafından bir "ihanetle" karşılık buldu.

Ordu birliklerinin çekilmesiyle oluşan boşluğu fırsat bilen milisler, Süveyde'nin doğusundaki el-Makus mahallesi başta olmak üzere Bedevi köylerine saldırarak kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu çok sayıda sivili katletti, yüzlerce aileyi yerinden etti ve evlerini ateşe verdi. Bu vahşet, aşiretlerin sabrını taşıran son damla oldu.

İsrail'in Kirli Oyunu ve "Kukla" Milisler

Bölgedeki olaylar, bir Dürzi esnafın kaçırılmasıyla başlayan yerel bir gerginlik gibi sunulsa da, İsrail'in sürece doğrudan müdahil olmasıyla kısa sürede tırmandı. İsrail, "Dürzi kardeşlerimizi koruyoruz" bahanesiyle, Suriye'nin istikrarını hedef alan bir strateji izledi.

  • Askeri Müdahale: İsrail, Suriye ordusunun bölgeye istikrar getirme çabalarını baltalamak için hem Şam'daki Savunma Bakanlığı gibi stratejik hedeflere hem de Süveyde'deki Suriye birliklerine hava saldırıları düzenledi.
  • Siyasi Kışkırtma: Tel Aviv yönetimi, "kan bağı" ve "tarihi bağlar" gibi söylemlerle, Suriye'nin asli unsurlarından olan Dürzi toplumunu devlete karşı kışkırtarak ülkeyi bölme amacı güttü.
  • Yerel İşbirlikçiler: Radikal Dürzi lider Şeyh Hikmet el-Hicri'nin "uluslararası müdahale" ve "insani koridor" gibi ayrılıkçı talepleri, bu grupların İsrail'in bölgedeki vekalet gücü olarak hareket ettiği yönündeki iddiaları güçlendirdi.

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, İsrail'in bu müdahalelerini "ülkenin iç işlerine yönelik alçakça bir girişim ve bölgesel manzarayı daha da karmaşıklaştıran bir kaos çıkarma çabası" olarak nitelendirmişti.

Şam'ın Stratejik Sessizliği ve Bölgesel Destek

Aşiretlerin karşı saldırısı başlarken, Suriye hükümetinin müdahale etmemesi, analistler tarafından "stratejik bir hamle" olarak yorumlanıyor. Şam yönetiminin, İsrail destekli gruplara karşı yerel halkın meşru müdafaasına izin vererek, hem yeni bir doğrudan çatışmadan kaçındığı hem de bölgedeki "bölücü unsurların" halk tarafından tasfiye edilmesine zemin hazırladığı değerlendiriliyor.

Bu sırada Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgenin kilit ülkelerinden Şam yönetimine gelen destek telefonları, İsrail'in Suriye'yi bölme planlarının bölgesel bir ittifakla reddedildiğini gösterdi.

Süveyde'de yaşananlar, İsrail ve onun yerli işbirlikçilerinin kaos planlarının, Suriye halkının ve aşiretlerinin ulusal birlik ve onur konusundaki kararlılığı karşısında başarısız olmaya mahkum olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }