Terörist İsrail, Kurban Bayramı’nı bile kana buladı. Bayramın ikinci ve üçüncü gününde Gazze’nin çeşitli bölgelerine düzenlenen hava saldırılarında 78 Filistinli şehit oldu. Üçüncü gün de saldırılar hız kesmeden sürdü ve bu kez en az 11 sivil daha yaşamını yitirdi. Saldırılar özellikle Refah, Deyr el-Belah ve Gazze Şehri’nin kuzeyini hedef aldı. Enkaz altından hâlâ çıkarılamayan sivillerin olduğu, Filistinli yerleşimlerin doğrudan bombalandığı bildiriliyor.

Bahçeli PKK'nın silah bırakmasını değerlendirdi
Bahçeli PKK'nın silah bırakmasını değerlendirdi
İçeriği Görüntüle

Yardım Kuşatmaları ve Katliam Noktaları

İsrail saldırılarında yalnızca bombalar değil, yardım kuyrukları da silahların hedefi haline geliyor. Gazze’de insani yardım alabilmek için saatlerce kuyrukta bekleyen sivillerin üzerine doğrudan ateş açıldı. Middle East Eye’ın sahadan aktardığı bilgilere göre, en az 62 kişi yardım sırasında katledildi, yüzlerce kişi yaralandı. Görgü tanıkları, İsrail askerlerinin herhangi bir uyarı yapmadan kalabalığın üzerine ateş açtığını ve yaralıların dahi olay yerinden kaçmasına izin verilmediğini belirtiyor. Bu saldırılar, yardım faaliyetlerinin de savaşın hedefi haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.

Sağlık Sistemi Çöktü: DSÖ’den Alarm Zilini Andıran Açıklama

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze’deki sağlık sisteminin artık tamamen çöktüğünü ilan etti. Açıklamada, bölgedeki hastanelerin ya bombalandığı ya da işlevini kaybettiği; ilaç, cihaz, personel ve enerji eksikliği nedeniyle sağlık hizmeti verilemez hale gelindiği bildirildi. Özellikle Refah ve Gazze’nin kuzeyinde faaliyet gösteren hastaneler saldırılarla yıkıma uğramış durumda. DSÖ, bu koşullar altında uluslararası toplumun acil müdahalesini şart olarak görüyor.

Açlık Krizi: Gıda Yardımı Ölüme Dönüştü

Birleşmiş Milletler’in “açlık eşiğinde” olarak nitelediği Gazze’deki gıda krizi artık kıtlığa dönüşmüş durumda. Gıda fiyatları yüzde 1.400’ün üzerinde artarken, 66 binden fazla çocuğun ağır yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya olduğu rapor ediliyor. ABD destekli GHF (Gaza Humanitarian Foundation) aracılığıyla dağıtılan yardımlar ise hem yetersiz hem de tartışmalı. Hamas, bu yardım modelinin halkı göçe zorladığını, İsrail’in ablukasını meşrulaştırdığını ve gerçek yardımı engellediğini savunuyor. BM’nin doğrudan yürüttüğü yardımlar ise İsrail tarafından ya engelleniyor ya da bombalanıyor. Yardım için oluşturulan her kuyruk, siviller için yeni bir ölüm bölgesi anlamına geliyor.

Diplomatik Çıkmaz ve Ateşkes Belirsizliği

Gazze’deki çatışmaların sona ermesi için yürütülen diplomatik girişimler ise sonuçsuz kalmaya devam ediyor. ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde sunulan bazı ateşkes tasarılarını Hamas’ın adı yeterince anılmadığı gerekçesiyle veto etti. Hamas ise geçtiğimiz günlerde yeni bir ateşkes önerisine dört şartla karşılık verdi: İsrail’in Mart 2024 öncesi pozisyonuna çekilmesi, kalıcı ateşkes, yardımların BM eşgüdümünde yürütülmesi ve uluslararası bir sivil geçiş komitesi kurulması. Ancak bu şartlara İsrail’in olumlu yaklaşmadığı biliniyor. Diplomatik sahne de, tıpkı sahadaki tablo gibi çıkmazda.

Sivil Direniş ve Ablukaya Karşı Girişimler

İsrail’in Gazze ablukasına karşı sivil girişimler de artıyor. Aralarında Greta Thunberg’in de bulunduğu bir grup aktivist, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla deniz yoluyla yola çıktı. Bu hareketin sembolik bir direniş anlamı taşıdığı belirtilirken, İsrail donanmasının bu gemiyi engellemek için hazırlık yaptığı bildiriliyor. Aktivistlerin güvenliği konusunda ise henüz bir uluslararası koruma güvencesi oluşturulmuş değil.

Gazze’de yaşananlar artık klasik savaş tanımının ötesinde bir tablo sunuyor: Hastaneler hedefte, yardımlar engelleniyor, yardım kuyrukları bile kurşunlanıyor, açlık kasıtlı olarak bir silaha dönüştürülmüş durumda. Uluslararası toplum ise sadece açıklamalarla yetiniyor; somut adım yok. Filistin halkı bayram günlerinde hem bombardımanla hem açlıkla hem de sağlık sisteminin çöküşüyle baş başa bırakıldı. Bu tablo, yalnızca bölgesel bir çatışmanın değil, çağdaş dünyanın insanlık sınavının utanç verici bir vesikasıdır.