Tunus Ceza Mahkemesi, kamuoyunda "Komplo 2" olarak bilinen davada yargılanan 21 sanık hakkındaki kararını açıkladı. Mahkeme, Nahda Hareketi lideri ve eski Meclis Başkanı 84 yaşındaki Raşid el-Gannuşi'yi 14 yıl hapis cezasına mahkûm etti.
Mahkeme kaynaklarından edinilen bilgiye göre, sanıklar "devlete karşı komplo kurmak" ve 2015 tarihli Terörle Mücadele Yasası kapsamında "iç güvenliği hedef alan örgüt kurmak ve kamu düzenini bozmakla" suçlanıyordu. Halihazırda başka suçlamalardan dolayı tutuklu bulunan 10 sanığın yanı sıra 11 sanık gıyaben yargılandı.
Davanın en dikkat çeken diğer mahkûmiyetleri arasında, Cumhurbaşkanı Kays Said'in eski özel kalem müdürü Nadia Akacha, eski istihbarat şefi Kamel Guizani, eski Dışişleri Bakanı ve Gannuşi'nin damadı Refik Abdüsselam ile Gannuşi'nin oğlu Muaz el-Gannuşi yer aldı. Bu dört ismin her biri, yurt dışında bulunmaları nedeniyle gıyaben yargılanarak 35'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Savunma Kararı Temyize Götürecek
Gannuşi'nin savunma heyeti, kararın açıklanmasının ardından yaptığı açıklamada, hükmün "tamamen siyasi" olduğunu ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtti. Avukatlar, kararı 10 gün içinde Yargıtay'a taşıyarak temyiz başvurusunda bulunacaklarını duyurdu.
Gannuşi'nin Cezaları Artıyor
Bu son kararla birlikte Raşid el-Gannuşi'nin aldığı hapis cezalarının toplamı daha da arttı. Gannuşi, daha önce Mayıs 2023'te "polisi tahrik" suçlamasıyla 1 yıl, Şubat 2024'te "yasa dışı finansman" davasında 3 yıl ve Şubat 2025'teki "Komplo 1" davasında 10 yıl hapis cezası almıştı. Yeni hükmün onanması durumunda Gannuşi'nin kesinleşmiş hapis cezası en az 41 yıla ulaşacak.
Siyasi Arka Plan ve Uluslararası Tepkiler
Karar, Tunus'ta Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz 2021'de Meclis'i feshederek olağanüstü yetkiler üstlendiği süreçten bu yana devam eden siyasi gerilimin son halkası olarak değerlendiriliyor. Bu süreçte onlarca muhalif siyasetçi, gazeteci ve aktivist tutuklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Said yönetimi, yargı kararlarını "devleti kaostan ve yolsuzluktan arındırma çabası" olarak savunurken, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar, yargılamaları "adil yargılama güvencelerinden yoksun toplu bir siyasi tasfiye" olarak nitelendiriyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği'nden karara ilişkin yapılan ilk yorumlarda "hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi" çağrısı yapıldı, ancak şu ana kadar somut bir yaptırım adımı atılmadı.





