Haberler

Yapay zeka ile eğitim: Hakimiyet makinenin mi insanın mı?

Milli Eğitim Bakanlığı, yapay zekâ ile “geleceğin öğrenme ortamlarını” tasarlayacak bir yarışma başlattı. Ancak insanı terbiye eden değil, programlayan bir eğitim tasavvuru; maarifi makineleşmeye sürükleyebilir. Asıl mesele yapay zekâyı insanın hakikat arayışına hizmet ettirecek bir vasıta olarak kullanabilmededir.

Abone Ol

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, “Avrupa’da Yetişkin Öğrenimi İçin Elektronik Platform (EPALE) Projesi” kapsamında yeni bir yarışma başlattı. Halk eğitim merkezleri ve olgunlaşma enstitülerinin katılabildiği yarışmada, katılımcılardan yapay zekâ uygulamaları kullanarak geleceğin öğrenme ortamlarını tasarlamaları isteniyor.

Yarışmanın maksadı; “Geleceğin Hayat Boyu Öğrenme Merkezi” vizyonu etrafında yenilikçi fikirlerin geliştirilmesi, dijital becerilerin artırılması ve yapay zekâ teknolojilerinin eğitim süreçlerine entegre edilmesi olarak açıklandı. Başvurular 5 Aralık’a kadar sürecek, sonuçlar ise 26 Aralık’ta açıklanacak. Dereceye giren kurumlara ödüller, 2026’da yapılacak EPALE Uluslararası Konferansı’nda takdim edilecek.

Teknoloji insanın hizmetinde mi, hâkimi mi?

Yapay zekânın eğitimde kullanılmasına dair böylesi girişimler ilk bakışta güzel bir gelişme gibi görünse de, esas mesele teknolojinin mahiyeti değil, kim adına ve hangi niyetle kullanıldığıdır.

Bugün eğitim politikalarında “yapay zekâ” denilince, çoğu zaman insanın yerine konulan, hatta onu şekillendiren bir güçten bahsediliyor. Oysa insan, “öğrenen bir kul” olarak yaratılmıştır; bilgiye ulaşma gayesi, sadece teknik değil, aynı zamanda ahlakî ve ruhî bir faaliyettir.

Bu yönüyle, öğrenme sürecini makine algoritmalarına emanet etmek, insanın irade ve tefekkür kabiliyetini törpüleme tehlikesi taşır.

Teknoloji, “insanı geliştiren vasıta” olmaktan çıkıp “insanı şekillendiren ölçü” hâline gelirse, eğitim bir terbiye değil, bir programlama işlemine dönüşür.

Yapay zekâyı hakikate hizmet ettirebilmek

Eğer bu yarışma, yapay zekâyı “eğitimi makineleştiren” bir araç değil de, “insanın kendini bilme yolculuğunu kolaylaştıran” bir yardımcı olarak konumlandırırsa; işte o zaman faydalı bir netice doğabilir.

Yapay zekâ, doğru ellerde, eğiticinin elini güçlendiren; yanlış ellerde ise eğiticiyi devreden çıkaran bir kudrettir. Mesele, kimde olduğudur.

Bu yüzden MEB’in atacağı adımlar, teknolojiyi değil, insanı merkeze alan bir eğitim felsefesi üzerine kurulmalıdır.

Mesele, “hakikate uygun öğrenmede yapay zekâdan istifade” meselesidir.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }