Yunanistan, Türkiye'nin son yıllarda SİHA teknolojisinde ulaştığı küresel etkinlik karşısında kendi savunma kapasitesini geliştirmek amacıyla yerli üretim drone savar sistemlerine yatırım yapıyor. Ancak bugüne kadar dışa bağımlılıkla yürütülen savunma anlayışı, Atina'nın bu alandaki hamlelerini sınırlı bir alanda tutuyor.
Yunan hükümeti, "Centauros" adlı drone karşıtı sistemle kendi teknolojisini geliştirme arzusunu ortaya koysa da sistemin teknik verileri hâlâ sınırlı kabiliyete işaret ediyor. 150 kilometre mesafeden tespit ve 25 kilometreden müdahale kapasitesi olduğu belirtilen sistemin, Türkiye'nin BAYKAR öncülüğünde geliştirdiği ileri SİHA teknolojisiyle rekabet etmesi beklenmiyor.
Geçtiğimiz yıl Kızıldeniz'deki AB devriyesi sırasında Husilere ait iki İHA’nın düşürülmesiyle tanıtımı yapılan sistem, Hellenic Aerospace Industry (HAI) tarafından üretiliyor. Şirket yetkilileri, sistemin Avrupa'da savaşta test edilmiş tek çözüm olduğunu iddia etse de bu, alandaki diğer örneklerle çelişiyor.
Yunanistan, 2036’ya kadar yaklaşık 30 milyar avroluk bir bütçeyi savunma modernizasyonuna ayırmayı hedefliyor. Bu çerçevede, "Aşil Kalkanı" adlı hava savunma projesi kapsamında İsrail'le iş birliği yürütülüyor. Ancak askeri ve stratejik denge açısından Türkiye'nin çok gerisinde olan Atina yönetimi, özellikle insansız sistemler ve hava savunma teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltmak için zamana ihtiyaç duyuyor.
Öte yandan Türkiye, kendi geliştirdiği Bayraktar TB2, Akıncı ve Kızılelma gibi ileri nesil platformlarla hem sahada hem ihracatta açık üstünlük sağladı. Ankara’nın insansız sistemlerde hem askeri kabiliyet hem de jeopolitik nüfuz açısından elde ettiği bu başarı, Yunanistan gibi ülkelerin uzun vadeli endişelerini artırıyor.
Yunan Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Savunma İnovasyon Merkezi (HCDI), önümüzdeki on yıl içinde 800 milyon avro bütçe ile yeni projelere imza atmayı planlıyor. Ancak ülkedeki savunma sanayii halen ithalata bağımlı, üretim kapasitesi sınırlı ve bölgesel tehditlere karşı etkin bir caydırıcılık sağlayacak düzeyde değil.
2026’da seri üretime geçmesi hedeflenen “Iperion” ve “Telemachus” adlı iki taşınabilir anti-drone sistemi ile “Archytas” adlı büyük İHA projesi, Yunanistan’ın bu açığı kapatma girişimleri arasında yer alıyor.
Ancak stratejik gerçeklik ortada: Türkiye, yalnızca askeri olarak değil; teknoloji üretimi, operasyonel kullanım ve ihracat başarısıyla da bölgesel savunma denkleminde belirleyici aktör hâline gelmiş durumda.




