Eğitimci Sevinç Atabay’ın gündeme taşıdığı istatistikler, Türkiye’deki eğitim sisteminin dil alanında ne kadar büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Atabay’a göre, Türkiye’de bir öğrenci, anaokulundan lise son sınıfa kadar toplamda yalnızca 7.000 kelimeye maruz kalıyor. Dil biliminin ortaya koyduğu ölçüte göre ise insan, maruz kaldığı kelimelerin sadece %10’unu etkin olarak kullanabiliyor. Bu da öğrencinin eğitim hayatının sonunda, aktif olarak kullanabildiği kelime sayısının sadece 700 olduğu anlamına geliyor.
Atabay bu tabloyu, “Bir İngiliz öğrenci devlet okulunda 70.000 kelimeye maruz kalıyor, 7.000’ini kullanıyor. Japonya’da bu sayı 35.000. Türkiye’de ise sadece 7.000 kelimeye maruz kalan bir çocuktan 700 kelimeyle düşünmesini, anlamasını, anlatmasını bekliyoruz. Bu mümkün değil,” sözleriyle özetliyor.
Verilere göre, 10 yaşına gelmiş her dört çocuktan biri okuduğunu anlamıyor. Bu durum ferdî bir eksiklik değil, doğrudan eğitim politikalarının sonucu. Çünkü kelime dağarcığı yetersiz olan bir ferdin düşünce kurma, kavramsal analiz yapma ve derinlikli iletişim kurma becerisi gelişmiyor.
Bu değerlendirmeler, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun "Dil ve Anlayış" eserinde ortaya koyduğu düşünceyle bağlantılı. Mirzabeyoğlu’na göre dil, yalnızca iletişim vasıtası değil, düşüncenin asli zeminidir. İnsan, kelime kadar düşünür. Eğitimde kelime sınırlandırması demek, düşünce kapasitesini sınırlamak demektir. Bu nedenle müfredatta yapılan her daralma, aynı zamanda zihniyet alanında bir gerilemeye yol açar.
Günümüzde sosyal medya kullanımının da etkisiyle sembollere, görsellere ve kısaltılmış ifadelere dayalı bir iletişim şekli yaygınlık kazanmış durumda. Eğitimin de aynı şekilde kelimeyi sınırlandıran bir çizgiye çekilmesi, çocukların ifade kabiliyetini daha da daraltıyor. Bu durum, nesilleri yalnızca sınav çözen değil, aynı zamanda düşünemeyen, sorgulamayan, kavrayamayan fertler hâline getiriyor.
Sevinç Atabay’ın gündeme taşıdığı bu veriler, eğitimde acil bir “dil seferberliği” ihtiyacına işaret ediyor. Müfredatlar kelime bakımından zenginleştirilmeli, klasik eserlerle çocukların düşünce ve ifade gücü beslenmeli, kelime defteri ve kavram çalışması gibi uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır.
Baran Dergisi