Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) ulusal savunma doktrininde, hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimler tarafından yıllardır sürdürülen "Çin'i öncelikli tehdit olarak görme" politikasını temelden değiştirebilecek radikal bir planın tartışıldığı ortaya çıktı.
Pentagon yetkililerinin, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in masasına geçtiğimiz hafta sunulan yeni Ulusal Savunma Stratejisi (NDS) taslağında, anavatan güvenliği ve Batı Yarımküre'deki (Amerika kıtası) misyonların, Çin ve Rusya gibi rakipleri dengelemenin önüne geçirildiği bildirildi.
Henüz taslak aşamasında olan ve Bakan Hegseth tarafından değiştirilebilecek olan bu yeni strateji, resmileşmesi durumunda ABD'nin küresel askeri rolünde ve müttefiklik ilişkilerinde son yılların en büyük kırılmasını temsil edecek.
Strateji Değişikliğinin Perde Arkası ve Mimarı
Bu yeni ve daha "içe dönük" olarak nitelendirilen savunma doktrininin arkasındaki kilit ismin, Pentagon'un politika şefi Elbridge Colby olduğu belirtiliyor. Colby, ironik bir şekilde, Trump'ın ilk döneminde hazırlanan ve Çin'i ABD'nin en büyük rakibi olarak tanımlayan 2018 Ulusal Savunma Stratejisi'nin de baş mimarlarından biriydi.
Ancak Colby'nin son yıllarda, ABD'nin küresel taahhütlerini azaltması ve sınırlı askeri kaynaklarını Avrupa ve Orta Doğu yerine doğrudan anavatan ve Asya'daki Çin tehdidine odaklaması gerektiğini savunan daha "gerçekçi" ve "izolasyonist" bir çizgiyi benimsediği biliniyor. Bu yaklaşım, ABD'nin artık dünyanın jandarması olamayacağını ve müttefiklerinin kendi güvenlikleri için daha fazla sorumluluk alması gerektiğini savunuyor.
Sadece Taslak Değil, Fiili Adımlar da Atılıyor
Politico'ya konuşan kaynaklar, bu strateji değişikliğinin sadece kağıt üzerinde kalmadığını, bazı adımlarla fiilen hayata geçirilmeye başlandığını belirtiyor:
-
İç Güvenlikte Askeri Varlığın Artması: ABD Ulusal Muhafız birliklerinin Los Angeles ve Washington gibi şehirlerde iç güvenlik operasyonlarına destek vermesi.
-
Bölgesel Odak: Karayipler'deki uyuşturucu kaçakçılığına karşı çok sayıda savaş gemisi ve F-35 savaş uçağının bölgeye gönderilmesi.
-
Sınırların Militarizasyonu: Meksika sınırında, askerlerin sivilleri gözaltına almasına izin veren askerileştirilmiş bir bölge oluşturulması.
"Eski Güvenilir ABD Sözleri Sorgulanıyor"
ABD'nin bu olası strateji değişikliği, özellikle Avrupa ve Orta Doğu'daki müttefikleri arasında büyük bir endişe yarattı. Müttefikler, ABD'nin küresel güvenlik taahhütlerinden vazgeçmesinden, askeri birliklerini çekmesinden ve kritik güvenlik yardımlarını kesmesinden korkuyor.
Bu endişeleri somutlaştıran en önemli gelişmelerden biri, Letonya, Litvanya ve Estonya'ya savunma kapasitelerini artırmaları için her yıl yüz milyonlarca dolar sağlayan Baltık Güvenlik Girişimi (BSI) fonlarının bu yıl kesileceği yönündeki haberler oldu. Avrupalı bir diplomat, bu fonların Amerikan yapımı HIMARS gibi kritik silah sistemlerinin alımında kullanıldığını belirterek, kesintinin NATO'nun doğu kanadında bir zafiyet yaratabileceğine dikkat çekti.
NATO müttefikleri, Avrupa'da bulunan yaklaşık 80 bin ABD askerinin bir kısmının önümüzdeki yıllarda çekilmesini bekliyor. Başkan Trump, Polonya'ya yaptığı bir ziyarette bu ülkedeki askerleri çekmeyeceklerini, hatta artırabileceklerini söylese de, kıtanın diğer bölgelerinden asker çekme ihtimalini göz ardı etmedi.
İç Çelişkiler ve Tartışmalar
Önerilen bu içe dönük strateji, eski Başkan Donald Trump'ın Çin'e yönelik sert ve "şahin" söylemleriyle bir çelişki olarak görülüyor. Trump, bir yandan Pekin'i en büyük rakip olarak tanımlarken, diğer yandan Pentagon'un Çin'i ikinci plana atan bir strateji hazırlaması, yönetim içinde dış politika vizyonu konusunda bir tutarlılık sorunu olabileceğine işaret ediyor.
Bu durum, ABD'nin dış politikasında, küresel liderlik rolünü sürdürmek isteyen "enternasyonalist" kanat ile ülkenin kaynaklarını iç sorunlara ve anavatan güvenliğine odaklamak isteyen "gerçekçi/izolasyonist" kanat arasındaki derin bir mücadelenin yaşandığını gösteriyor.
Pentagon'un önümüzdeki ay açıklaması beklenen Küresel Duruş Değerlendirmesi (Global Posture Review), ABD askerlerinin dünyadaki yeni konuşlanma planlarını ortaya koyarak bu yeni stratejinin ne ölçüde hayata geçirileceğini daha net bir şekilde gözler önüne serecek.





