2023 yılı sonu için % 22 olarak daha önce açıklanan enflasyon rakamını..

Ki, kabul edelim, şu an altı aylık dönem için % 38 olduğuna göre..

Hedefe tam ulaşılması pek mümkün görünmüyordu..

Ama % 22 olmaz da, % 27 olurdu. % 29 olurdu..

Bunlara toplum da razı olabilirdi..

Ama % 58 de nedir?

Evet, yanlış okumuyorsunuz, Hafize hanım, paradan para kazananların isteğine boyun eğip, faizi yükseltince.

Amerikan akademisinin Gazze karşısında çöküşü! Amerikan akademisinin Gazze karşısında çöküşü!

Evet, sadece faizi yükseltince.

Otomatikman, doları da, enflasyonu da yükseltmiş oldu..

Hafize hanım geldiğinde, faiz % 8.5 iken. şimdi % 17.5.

Dolar 19.5 Tl iken. Şimdi 27 TL.

Ve..

2023 sonu enflasyon beklentisi % 22 iken, şimdi % 58.

Haydi buyrun, çıkın bu işin içinden..

“Efendim planlamalar yapıldı. Bu ilk aşamadaki adımların doğruluğu, rezervlerdeki iyileşme ile, kredi risk priminin düşmesi ile anlaşılıyor” cevaplarını haklı bulmak mümkün mü?

Tabii ki değil..

Son günlerdeki Merkez Bankası’nın rezervlerinin yükselmesi, ilk defa yaşanan bir şey değil ki..

Faiz indirilirken, dönemsel olarak, rezervlerin arttığı aylar da oldu..

Şu an Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan 50.7 milyar dolarlık ticari anlaşmaların dahi, tek başına ekonomiye bir yansıması olması gerekmez miydi?

Dövize, faiz yükseltmesine, dolayısı ile enflasyon beklentisine, olumlu anlamda bir katkısı olması gerekmez miydi?

Adeta BAE ile anlaşma ha yapmışız, ha yapmamışız, hiçbir farkı yok...

Suud ile Katar ile BAE ile yeni yapılan anlaşmaların, Türkiye ekonomisine olumlu anlamda hiçbir yansımasını göremiyoruz..

Bu mantıklı mı?

Yoksa, başka şeyler mi oluyor?

Gereksiz küçük küçük noktalara odaklanıp, büyük fotoğraf mı kaçırılıyor?

Hayır, iki konudaki iyileşmeden “kredi risk pirimi”ni atlamış değilim..

Son üç yılda gündemimize giren bu göstergeyi, özellikle Gelecek Partili, DEVA Partili, İyi Partili ekonomi uzmanları çok önemsiyor..

Hani “doların fiyatından daha önemli” dedikleri de oluyor ama.. Biz o söylemi görmezden gelelim..

Fakat.. 

Bu böyük böyük ekonomistlere sormamız gerekmez mi, “siz gerçekten ekonomide veya bir başka alanda uzman iseniz, önce ittifak yaptığınız siyasi partinin, hatta cumhurbaşkanı adayı gösterdiğiniz Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sizden habersiz bir başka partiye üç bakanlık nasıl teklif edebildiğini anlatmanız gerekmez mi? Bu aldatmanın, bu aldanmanın, ekonomik açıdan ne sıkıntılara sebebiyet verebileceğini izah etmeniz gerekmez mi?.. Şimdi, ‘İyi ki Kemal Kılıçdaroğlu seçilmemiş. Yoksa, bu gizli protokollerle, halimiz harap idi. Allah, Tayyip beyden razı olsun. Ülkeyi kurtardı’ demeniz gerekmiyor mu?”

Böyük böyük ekonomistlerin, bir çırpıda yedikleri üç bakanlık kazığının hatırlatmasını yaptıktan sonra, “her şey daha kötü, çok daha kötü” olacağını söylerlerken. 

Daha Hafize hanım da gelmeden, “kredi risk primi 700’lerden, 500’ün altına nasıl inmişti?” diye soralım.

Soralım ve Hafize hanımdan da, “Faizin 9 puan, doların % 33 değer kazanmasının karşılığı risk priminin inmesi ise, bu iniş, eski yıllarda da, böyle bir karşılık olmaksızın zaten iniyor, sonra çıkıyordu.. Şimdi yine çıkmayacağından nasıl emin olabiliriz?”

Bir de konuya şöyle bakalım..

Son dönemde döviz değerlendiğine göre, zaten emperyalistlerin kredi risk primi ile elde edecekleri avantaj, dövizdeki değer artışı ile peşinen karşılanmış olmuyor mu?..

Geçelim, halkımızı en fazla ve direkt ilgilendiren enflasyon canavarına..

Hafize hanım, konuyu şöyle özetliyor:

“Ülkemizde enflasyon, ekim ayındaki zirve noktası olan yüzde 85.5’ten haziran ayı itibarıyla yüzde 38.2’ye gerilemiştir. Bu gelişmede, döviz kurundaki istikrar ve gerilemeye başlayan küresel emtia fiyatları etkili olmuştur.”

Eeee.

Hafize hanım, kendisinden önceki dönemde, enflasyonun 85.5’dan 38.2’ye indiğini kabul ediyor, aynı zamanda döviz kurunda da istikrar oluştuğunu belirtiyorsa, o dönemin politikalarını sürdürme yerine, niye bambaşka bir politikaya, faiz artışına ülkeyi yönlendirdi?

Ve bunun sonunda da, 85.5’tan 38.2’ye inen enflasyonu, daha da indirmesi beklenirken, bir çırpıda 58’e çıkacağını, nasıl ve hangi mantıkla kabullendi?

Kaldı ki, Hafize hanım, önceki dönem enflasyondaki inişin sebebini izah ederken, “küresel emtia fiyatlarından olumlu etkilenen temel mal, gıda ve özellikle enerji kalemleri” diye izahat yapıyor, ancak bu kalemlerde önümüzdeki süreçte bir artış beklentisinden de bahsetmiyor..

Dünya emtia fiyatları düşmüş, Türkiye’de enflasyon düşmüş ise.

Bugünden sonra, dünya emtia fiyatlarında bir artış, Hafize hanımın da beklentisine göre yaşanmayacağına göre, bizdeki önümüzdeki süreçte % 38’den % 58’e çıkacak olan enflasyondaki artışın sebebi ne olacaktır?

Bunları, Hafize hanım net olarak anlatmalı..

Boşverin, “sıkılaştırma”yı..

Boşverin, ticari kredilerdeki kullanılabilirliği..

Boşverin, şunu bunu..

Enflasyonu çözün..

Ki, Türkiye’nin şu an en önemli sorunu, enflasyondur..

Hafize hanımın katıldığım tespitleri de var..

Çünkü rakama dayalı..

Kimsenin itiraz edemeyeceği tespitler..

Tüketici kredisindeki düşük yüzdelik oranın, talebi artırdığını, bu sebeble bireysel kredilerin % 40 arttığını belirtiyor, Hafize hanım..

Bu ucuz ve en önemlisi enflasyon oranından düşük faizli kredilerin, talep artışına sebep olduğu ve sonuçta talep artışı sebepli enflasyona yol açtığının rakamlarla izah edilmesi, fevkalade önemli idi..

Ama bu ve bunun gibi birkaç konudaki doğru tespitler, genel anlamda, 2024’ün ikinci çeyreğinde % 60 ile enflasyonun zirveyi göreceği senaryosunu, Merkez Bankası Başkanı’ndan dinlememizi haklı gösteremez..

Biz bunu hakketmedik..

Hakketmedik, Hafize hanım.

Ali Karahasanoğlu, Akit, 28 Temmuz 2023.