Ardahan’ın Damal ilçesinde her yıl tekrarlanan “Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri”nin 26’ncısı bu sene de izleyenleri “gölgeye tapanlar korosu”na dönüştürdü.
Karadağ sırtlarında beliren silüet gün batımında görüldüğü anda davul-zurna, zeybek figürleri ve sosyal-medyada canlı yayın açma telaşı birleşince ortaya, pagan ritüellerini aratmayacak bir sahne çıktı.
Etkinliğe yüzlerce kişi akın etti. Vatandaşlar, gölgeyi cep telefonlarıyla kayda alırken “mucize” nidaları eksik olmadı. İlk kez şenliğe gelen D. Ç., “Silüeti gerçekten gördüm, gölgesini görmek bile tüylerimi diken diken etti” diyerek duygularını paylaştı. Silüet belirdiği an kaval sesine karışan davullar, “Ata burada” anonsları ve belediye hoparlöründen yayılan marşlarla beraber şenliği tam bir gölge-tapınma şölenine çevirdi.
Bu manzara, bir asırdır “heykelle ulusal iman tazeleme” baskısının tezahürü. Kemalistler ve Kemalistleşmiş Müslümanlar, içlerindeki manevi boşluğu bu tür oyuntularla, karartılarla, taşla, toprakla doldurmaya çalışıyor.
Dinin rehberliğini hayatlarından çıkaran, tarihlerini 1923’te başlatan ve kendilerine başka aidiyet bırakmayan bu güruh, gölgeyi “gökten inen alamet” diye kutsuyor.
Hiçbir değeri kalmayan, kimliksizleşmiş bu topluluğun “taşın gölgesine” secde edercesine bakakalması görenleri hem güldürdü hem de acı acı düşündürdü. 1 asırdır taşa tapmaya zorlanmanın geldiği durum ise gördükleri gölgeyi mucize ve laikliği inanç olarak görmeleri.
İşte modern zamanların en absürt putperestlik tablosu:





