Son yıllarda ABD ve Avrupa arasındaki ilişkilerde artan gerginlik, NATO içinde ciddi bir ayrışmaya yol açtı. ABD, Avrupa’nın güvenliğini sağlama sorumluluğunu artık eskisi gibi üstlenmeyeceğini açıkça dile getiriyor. Washington yönetimi, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırmamaları durumunda NATO’dan çekilebileceğini belirterek, Avrupa’nın savunmasını kendi başına üstlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Bu açıklamalar, Avrupa’da derin yankı uyandırırken, kıta genelinde “ABD olmadan nasıl bir güvenlik mimarisi oluşturabiliriz?” sorusu gündeme geldi.
Türkiye Gazetesi'nin haberine göre Avrupa ülkeleri, NATO’nun zayıflaması ihtimaline karşı kendi askeri yapılanmalarını güçlendirmek amacıyla çeşitli planlar üzerinde çalışıyor. Brüksel’de bir araya gelen Avrupa liderleri, savunma bütçelerini artırma ve ortak bir Avrupa ordusu kurma konularını masaya yatırdı. Ancak Avrupa ülkeleri arasında bu konuda tam bir mutabakat sağlanabilmiş değil.
Özellikle Fransa, kıtanın güvenliğini sağlamak için liderlik üstlenme çabasında. Paris yönetimi, Avrupa’nın nükleer caydırıcılığını artırmak için Fransa’nın nükleer gücünü tüm Avrupa’yı kapsayacak şekilde genişletmeyi öneriyor. Ancak Almanya ve diğer bazı ülkeler, ABD’den tamamen bağımsız bir güvenlik yapılanmasının mümkün olup olmadığı konusunda şüphelerini koruyor.
TÜRKİYE’NİN STRATEJİK ÖNEMİ ARTIYOR
Abdullah Çiftçi'ye göre NATO’daki bu ayrışma, Türkiye’nin konumunu daha da kritik hale getiriyor. Türkiye, NATO’nun en güçlü ordularından birine sahip ve Avrupa’nın güvenliği için vazgeçilmez bir aktör olarak öne çıkıyor. Türkiye’siz bir Avrupa savunma stratejisinin başarısız olacağı açıkça görülüyor.
Bu bağlamda Türkiye, NATO’nun zayıflaması durumunda yeni bir güvenlik yapılanmasının içinde yer alabileceğini belirtti. Türkiye, Batı’daki kırılmayı dikkatle takip ederken, kendi bağımsız savunma politikalarını oluşturma yolunda ilerliyor. Ankara, Batı’ya bağımlılığı azaltarak, savunma sanayisini güçlendirme ve kendi askeri ittifaklarını oluşturma konusunda adımlar atıyor.
Ayrıca Türkiye, Rusya ile olan dengeli ilişkisini koruyarak, Avrupa ve ABD arasında yaşanan bu krizden stratejik kazanç elde edebilir. Türkiye’nin, Avrupa’nın savunma stratejisinde merkezi bir rol oynayacağı artık kaçınılmaz bir gerçek.
BAKAN FİDAN: AVRUPA’NIN GÜVENLİĞİ TÜRKİYE İLE MÜMKÜN
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin bölgesel istikrar için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu vurguladı.
Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Fidan, çatışmaların müzakereler yoluyla çözülmesi gerektiğini belirtti. Avrupa’nın güvenliğinin yalnızca Ukrayna’daki savaşa indirgenemeyeceğini ifade eden Fidan, uzun vadeli ve caydırıcı bir güvenlik mimarisinin ancak Türkiye’nin katılımıyla mümkün olacağını söyledi.
ABD VE İSRAİL’İN ORTADOĞU HAMLELERİ
ABD’nin küresel politikası giderek Avrupa’dan Ortadoğu’ya kayıyor. Washington yönetimi, Ortadoğu’daki etkinliğini artırmak için yeni adımlar atarken, İsrail de bölgedeki saldırgan politikalarını sürdürüyor.
İsrail, Gazze’deki saldırılarını artırırken, Suriye ve Lübnan’da da yeni genişleme planları yapıyor. İsrail’in Suriye’deki askeri varlığını artırmak istemesi, bölgedeki gerilimi tırmandırıyor. Özellikle, PKK’nın Suriye kolu DSG ile İsrail arasında doğrudan temasların olduğu iddiaları, Türkiye açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.
Bu gelişmeler, Suriye’nin yeni bir kaosa sürüklenebileceğini gösteriyor. İsrail’in, Suriye’de yeni bir cephe açarak İran’a ve Hizbullah’a karşı avantaj sağlamaya çalıştığı belirtiliyor. Türkiye ise bölgedeki dengeleri gözeterek, Suriye’deki gelişmelere karşı hazırlıklı olmalı.
NATO’NUN GELECEĞİ VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ
ABD’nin Avrupa’dan uzaklaşması ve NATO’nun zayıflaması, küresel dengeleri ciddi şekilde değiştirebilir. Avrupa kendi güvenliğini sağlamak için yeni yollar ararken, Türkiye bu sürecin merkezinde yer alıyor.
Türkiye, NATO’nun zayıflamasıyla birlikte bölgesel bir güç olarak daha da öne çıkabilir. Ancak İsrail’in Suriye’deki faaliyetleri ve ABD’nin Ortadoğu’daki yeni hesapları, Türkiye’yi zorlu kararlarla karşı karşıya bırakıyor.
Önümüzdeki süreçte, Batı dünyasında yeni bir güç dengesi kurulurken, Türkiye’nin alacağı pozisyon hem Avrupa’nın güvenliğini hem de bölgedeki istikrarı belirleyecek önemli bir faktör olacak.