Memlekette neden bu dinsiz laiklerin borusu ötüyor, işte cevabı ortada. Kendilerinden olmayana en ufak yasama hakkı bile tanımayan, Kemalizmi bir sopa gibi kullananlar, Müslümanlara dış kapının dış kolu muamelesi gösteriyor. Ahmet ve Nezahat Keleşoğlu Vakfı, burs adı altında gençlerin zihnini ve inancını teslim alıyor; “irticai faaliyetlere sempatizan olmayacağım, Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı kalacağım” gibi maddelerle Müslüman öğrencileri Kemalist, laik, putperest zihniyete mahkum ediyor. Burs adı altında imzalatılan bu taahhütname, tam bir inanç ve kimliğini teslim etme senedi. Gençlerin kendi inançlarını ve fikirlerini yaşamasına müsaade edilmeden dayattıkları zihniyetlerine köle olmaya zorlanıyor. Ayrıca vakıf, Selçuk Ecza Deposu'nun vakfı imiş. İlaç piyasasının tekeli, tüm eczaneleri kendilerine bağlayan ilaç karteli olan bir depo. Bu ülkede milyarlar kazanan ama bu ülkenin insanının dinine düşman olanlar…
İnsan satın alıp İslam düşmanlığını yaydırtıyorlar
İşin bir diğer tarafı ise vakfın düzenleyeceği her türlü sanat ve kültürel faaliyete katılma zorunluluğu. İleride kullanacakları toplum mühendislerini yetiştirerek zehirli zihniyetlerini halka pompalıyorlar. Kendi ürettikleri sanat camiasını diledikleri gibi kullanıyorlar, sanatçıyı maymuna çeviriyorlar. Bu sistem, insan satın almak üzerine kurulu. Bugün Kemalistlerin Irak’tan, Suudi Arabistan’dan, İsrail’den, Almanya’dan hesap yürüttüklerini görünce anlıyoruz ki hiçbirisi özgür değil; her biri birilerinin kucağında, İslam düşmanlığı yapıp parasına bakıyor.
28 Şubat uygulamalarını yeniden peydahlatmaya cüret edilebiliyor
1990 ve 2000’lerin başında ÇYDD başkanı Türkan Saylan’ın başörtülü ve imam hatip öğrencilerine burs vermemesi, bugünkü uygulamayla aynı zihniyetin devamı. 28 Şubat’ta Müslümanlara yapılan ikna odalarıyla uygulanan zulüm, bugün hiç bayatlamaksızın burs ismi altında tekrar uygulanmaya cüret edilebiliyor.
İdeolojik bağlılık için verilen burs
Vakfın Türkiye’nin en büyük ilaç dağıtım ağlarından birine sahip olması, gençler üzerindeki nüfuzunu güçlendiriyor. Burs verilen öğrenciler, yalnızca maddi destekle değil, kendi iradelerini ve inançlarını teslim edecek biçimde şekillendiriliyor.
Memleket kendi köle gençliğini yaratacak bir sistemle karşı karşıya. Bu vakıflar, burs adı altında gençlerin zihnini ve iradesini şekillendiriyor, onların İslam düşmanı olarak yetiştirmek üzere kendi değerlerine saldıran bir hale dönüştürme tehlikesi taşıyor. İlgili denetim mekanizmaları derhal devreye girmeli; gençlerin iradesi ve inancı koruma altına alınmalı.
Vakıf acilen incelenmeli
Ayrıca bu tür sözde vakıfların acilen mercek altına alınması gerekiyor. Bu yapılara kimler para aktarıyor, kimlerin çıkarı söz konusu, hangisi İsrail’in, hangisi CIA’nın aparatı olarak hareket ediliyor; tüm bunların açık ve net biçimde incelenmesi şart. Aksi halde bu sistem, memlekette kendi köle gençliğini üretmeye devam edecek. Burada mesele bir burs vermek değil, burs adı altında vatan, millet, din ve ahlak düşmanı nesil peyda etmek.
Baran Dergisi





