Muhafazakâr Parti lideri Kemi Badenoch’un yaptığı açıklama, Batı’nın Filistin politikasındaki maskeyi indirdi. Badenoch, İsrail’in Gazze’de “Birleşik Krallık adına vekalet savaşı yürüttüğünü” söyleyerek, hem kendi hükümetini hem de seleflerini suç ortaklığıyla itham etti. İngiltere’nin yalnızca İsrail’i desteklemediğini; bu savaşı yönlendirdiğini ve ulusal çıkarları için merkezi gördüğünü ifade etti.
Bu açıklama, İngiltere’nin Gazze’deki katliamda oynadığı rolü bir kez daha gözler önüne serdi. Akrotiri’deki İngiliz üssünden yapılan gözetleme uçuşları, silah sevkiyatları, Uluslararası Adalet Divanı'ndaki soykırım davasına katılmayı reddetmeleri ve İngiliz vatandaşlarının İsrail ordusunda görev almasına izin verilmesi, söz konusu “vekâlet savaşını” fiilen doğruluyor.
Badenoch’un ifadeleri, Batı'nın çifte standardını gösteriyor. Ukrayna için "özgürlük mücadelesi" vurgusu yapılırken, Gazze'deki açık soykırım görmezden geliniyor. Badenoch’un sözleri İngiliz medyasında büyük oranda sansürlendi, yalnızca bazı sağcı yayın organlarında Ukrayna konusundaki ifadeleri üzerinden eleştirildi. Ancak Gazze itirafı neredeyse tamamen görmezden gelindi.
İngiltere’nin bu “vekâlet savaşı”nın bedelini Filistin halkı ödüyor: On binlerce sivilin ölümü, iki milyondan fazla insanın aç bırakılması, yerinden edilmesi ve geleceksizliğe mahkûm edilmesi. Üstelik Batı’nın “uygar değerleri” adına…
Badenoch’un sözleri, Batı’nın kendisini hâlâ dünyanın ahlaki merkezi olarak göstermeye çalıştığı bir dönemde geldi. Ancak artık Batı kamuoyunun gözündeki kefeler düşüyor. Gazze’de akan kan, Starmer’dan Sunak’a, Badenoch’tan Johnson’a kadar tüm Batılı liderlerin kapısına kadar ulaşıyor.
Middle East Eye, Jonathan Cook