İşgalci İsrail, 77 yıldır Filistin halkına yönelik gasıp ve işgalci politikalarını artırarak sürdürüyor. İsrail’de Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulan mevcut hükümetin göreve gelmesiyle birlikte, işgal altındaki Batı Şeria’da yasa dışı yerleşim faaliyetlerinde dikkat çekici bir artış yaşandı.
İsrail’in Kanal 12 televizyonunun aktardığı verilere göre, 2022 yılı sonlarında Netanyahu hükümetinin yeniden kurulmasından bu yana Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim birimi sayısı yüzde 40 artarak 128’den 178’e çıktı. Bu süreçte Filistinlilere ait çok sayıda ev yıkıldı; yerleşim yerleri genişletilirken sivillerin yaşam alanları sistematik şekilde hedef alındı.
Hükümetin önümüzdeki döneme ilişkin planları da açık: Batı Şeria'da en az 50 yeni yasa dışı yerleşim yerinin kurulması hedefleniyor. Sadece mevcut yerleşim bölgelerinde değil, yeni alanlarda da inşa faaliyetleri hız kazandı. Son iki yılda 41 bin 709 konut inşasına onay verilmiş olması, önceki 6 yıllık dönemdeki toplam inşaat sayısını geride bıraktı.
Kaçak Yerleşimlerde Üç Kat Artış
İsrail’in “devlet dışı” olarak tanımladığı, ancak fiilen desteklediği kaçak yerleşimlerdeki artış da dikkat çekici. 2024 yılı sonu itibarıyla Batı Şeria’daki kaçak yerleşimlerin sayısı 214’e ulaştı; bunların 66’sı yalnızca Gazze’ye yönelik saldırılarla eş zamanlı olarak kuruldu. Kaçak yerleşimlerdeki artış oranı, son iki yılda bir önceki iki yıla göre yüzde 300 oldu. Bu yerleşimlerin büyük kısmı 787 kilometrekarelik alanlara yayıldı.
2013–2023 arasında Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı %38 oranında artarak 374 binden 517 bine yükseldi. Buna paralel olarak, İsrail devleti Filistinlilere ait yapılara yönelik yıkımları da hızlandırdı. 2023–2024 döneminde 1238 yapı yıkıldı; bu da bir önceki döneme göre %49 artışa tekabül ediyor.
Yerleşim politikası sadece konutlarla sınırlı kalmadı; bunları birbirine bağlayan yollar da arttı ve genişletildi. Ayrıca, Batı Şeria'da yaklaşık 24 bin dönümlük alan “devlet arazisi” ilan edilerek Filistinlilerin mülkiyet hakları bir kez daha gasp edildi.
Bu gelişmeler, İsrail'in yalnızca askeri yöntemlerle değil, şehircilik ve imar politikaları üzerinden de Filistin topraklarında kalıcı bir işgali kurumsallaştırmaya çalıştığını ortaya koyuyor.