Ekim 2023’te Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi, terörist İsrail’in düzenlediği saldırıda yüzlerce sivile mezar olmuştu. O gece Türkiye’nin dört bir yanında öfke patlaması yaşanmış, birçok şehirde protestolar düzenlenmişti. Diyarbakır’da iki genç, katliam gecesi soykırım ortağı olarak görülen Burger King şubesine torpil attı. Olayda herhangi bir can kaybı ya da ciddi yaralanma yaşanmadı; maddi hasar da sınırlı kaldı. Ancak açılan dava sonucunda mahkeme, bu iki gence “mala zarar verme” ve “genel güvenliği tehlikeye sokma” suçlamalarıyla 4’er yıl hapis cezası verdi.
Bu karar, kamuoyunda büyük tepki çekti. Çünkü aynı dönemde, terörist İsrail’in Gazze’de işlediği katliamlara karşı ses çıkarmak isteyen, sivil inisiyatif gösteren Müslümanlara ağır cezalar verilirken; İsrail ve soykırım ortağı şirketlere yönelik herhangi bir hukuki yaptırım uygulanmadı.
Peki, Türkiye’de siyonist hukuku mu işliyor? Hakim ve savcılar, Gazze’de çocuk katleden İsrail karşısında sessiz kalırken; bu vahşete karşı öfkesini sokakta dile getiren, sembolik bir eylemle tepki gösteren gençlere hangi hakla ceza veriyor? Soykırıma ortak markalara yönelik tepkiler “suç” sayılırken, Gazze’de akan kanın hesabını kim soracak?