Şırnak’tan eşinin ve çocuklarının kaldığı Denizli’deki kayınvalidesinin evine izne gelen çevik kuvvet polisi, uyuyan eşini ve 2 çocuğunu beylik tabancasıyla ateş ederek öldürdü. Polis memuru daha sonra aynı silahla canına kıydı.
dinilen bilgiye göre, Şırnak Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü kadrosuna tayini çıktıktan sonra ailesini yeni görev yerine götürmeyen 35 yaşındaki Polis Memuru Coşkun Söylemez, 3 gün önce yıllık izin için eşinin ve iki çocuğunun yaşadığı kayınvalidesi Havva Kovan’ın evine geldi.
Uyurlarken eşi ve çocuklarını öldürdü
Çevik kuvvet polisi Coşkun Söylemez, sabaha karşı uyudukları sırada 33 yaşındaki eşi Nazlı Söylemez, 7 yaşındaki oğlu Yağız Söylemez ve 2 yaşındaki kızı Duru Söylemez’in başına birer el ateş ettikten sonra aynı silahla kendisini de başından vurdu. Silah sesini duyan kayınvalide, feryatlar içerisinde dışarıya çıkarak komşularından yardım istedi.
İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede anne ve çocuklarının öldüğü belirlendi. Ağır yaralı olarak ambulansa alınan Coşkun Söylemez de Denizli Devlet Hastanesine sevk edildiği sırada yolda öldü.
Çözüm: Polisin ve vatandaşın maneviyatını inşa etmek
Son beş yılda Türkiye’de 200’ün üzerinde polis intiharı yaşandı; bu sayı, toplum genelindeki intihar oranının yaklaşık 3,5 katına denk geliyor.
Emniyetin hiyerarşik ve baskıcı işleyişi, “emir altında yaşamak” zorunda kalan personelde güçlü bir aidiyet hissi yerine yalnızlık ve çözülme hissi doğuruyor. Uzun çalışma saatleri, mobbing, yıllık izin haklarının gaspı gibi sorunlar maddî sıkıntıların yanı sıra psikolojik çöküşe yol açıyor.
Emniyet‑Sen’in raporlarına göre; tayin tehdidiyle sabote edilen izin kullanımları, zorunlu ek görevler ve bitmek bilmeyen mesai saatleri polislerde ciddi bir iç bunalım doğuruyor.
Bu örnekler ruhî çöküş ve bunalımın en büyük sebeplerinden olsa da asıl mesele, insanın manevi dayanağını kaybetmesi. “tutunacak dal”ı olmayan, her gün sadece verilen emirleri yerine getiren bir hayat, bir noktadan sonra kendi sahibine bile dayanılmaz geliyor.
ABD ve İngiltere’deki polis ve askerler gibi robotlaşmış, manevi değerlerinden arındırılmış bir emniyet mensubu profilinin hem ferdi hem de cemiyeti mahvedeceği bir unsur haline dönüşmesi bir hakikattir.
Bunun yolu, sadece maaş artışından ya da izin düzenlemesinden geçmeyeceği ortada; polislerin ruhunu besleyecek manevi eğitim ve destek mekanizmaları hayata geçirilmek zorunda.
Maneviyat boşluğunu hiçbir yönetmelik, hiçbir emir, hiçbir silah dolduramaz. Sistemin köklü bir muhasebesi yapılmazsa, bu haberler gelmeye devam edecektir.
Baran Dergisi





