İran dini lideri Ali Hamaney, Suriye'de Nusayri rejiminin 8 Aralık'ta devrilmesinin ardından kurulan yeni hükümetin yıkılması yönünde çağrı yaptı. Hamaney'in açıklamalarını, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin "Yeni hükümet Suriye'ye hakim olamayacak. Önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler göreceğiz" şeklindeki sözleri takip etti.

Bu açıklamaların ardından devrik Nusayri artıkları Suriye'nin sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kırsalı ile orta kesimdeki Humus'ta harekete geçti. İran tarafından Suriye'ye gönderilen milis liderlerden Lokman Bedr Garra, Halep'in rejim güçlerinden temizlendiği 27 Kasım'da bazı grupların "Ebu Abdullah el-Hasibi" adındaki Şii bir alimin türbesini yaktığını gösteren görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından etrafına topladığı devrik rejim yanlılarına, "Türbelerimizi yakanın başlarını kesin" emirleri vererek kışkırttı.

İran güdümlü Şii din adamları Nusayri mezhebine bağlı Suriyeliller kışkırtan açıklamalarda bulundu (X)

Bu görüntülerin ardından Humus'ta sokağa çıkan rejim yanlıları mezhepçi sloganlar atarak etrafa ateş açtı. Humus, Tartus, Lazkiye ve Ceble'de bu grupların saldırılarında 14 güvenlik görevlisi ve 9 sivil yaşamını yitirdi. Bunun üzerine bölgede askeri operasyona başlayan yeni yönetime bağlı güvenlik güçleri, olayları sonlandırmak için Türkiye sınırı dahil birçok noktada güvenlik koridorları oluşturdu.

Provokasyonun başını Nusayri rejimin işkence çeteleri çekiyor

Azınlık grupları ve türbeleri bahane göstererek Suriye'de şiddeti yeniden artırmaya çalışan isimlerin Nusayri rejimi tarafından, Mart 2011'de başlayan halk ayaklanmasını bastırmak için oluşturulan çetelerin liderleri olması dikkat çekiyor. Azınlıkları ayaklanmaya davet eden kişilerden olan Şuca el-Ali, başkent Şam'ın yanı sıra Hama ve Humus gibi kentlerde çok sayıda protestocuyu kaçırarak, işkence ve infaz etmesiyle tanınıyor. Rejimin 25. Tümen Komutanı Mikdad Fethiye, sosyal medya üzerinden kışkırtıcı çağrılar yaparken Irak'taki Şii milis grupların liderlerinden İhsan el-Aydani ona destek mesajları verdi. Olayların başlaması sırasında sahada bulunan Lokman Bedr el-Garra ise İran tarafından Suriye'ye gönderilen milis gruplara liderlik yapması ve Şii kültürünü Suriye'de yaymak için meddahlık faaliyetleri yürütmesiyle tanınıyor.

Operasyonlar gerçekleştirildi

Yaşanan olayların ardından devrik Esed rejimi yanlılarının yoğunlukla yaşadığı sahil bölgesinde güvenlik operasyonu başlatan Suriye İçişleri Bakanlığı, operasyonların rejim kalıntıları tasfiye edilene ve devlet dışındaki bütün grupların silahlarını teslim etmesine kadar süreceğini açıkladı.

Devlet dışı grupların silahlarını teslim etmesi için 4 günlük süre tanıyan Bakanlık, bölgeye ek kuvvetler göndermeye devam ettiğine vurgu yaptığı açıklamasında, eski rejime bağlı savaş suçlusu kişilerden hesap sorulmasından geri adım atılmayacağının altını çizdi.

Açıklamada ayrıca, güvenliğin sağlanması için Lazkiye, Ceble, Tartus ve Humus'ta akşam saat 18.00 ile sabah saat 08.00 arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildiği belirtildi. Yerel kaynakların yayınladığı görüntülerde ise silahlı kişilerin Tartus ve Lazkiye kırsallarında güvenliği sağlamaya çalışan güvenlik güçleriyle çatıştığı görüldü. Ayrıca, güvenlik güçlerinin Suriye-Türkiye sınırında da konuşlanarak sınır emniyetini sağladığı aktarıldı. Lazkiye'deki güvenlik kaynakları da olaylara katıldığı tespit edilen 100'ü aşkın kişinin tutuklandığını bildirdi.

Türbeyi Esedçiler yaktı

Öte yandan, olayların çıkarılmasında bahane olarak kullanılan Halep'teki Şii din büyüğü Ebu Abdullah el-Hasibi'nin medfun olduğu iddia edilen türbeden görüntüler paylaşan yerel aktivistler, türbede büyük bir zarar olmadığını bildirdi. İçişleri Bakanlığı da türbenin Askeri Operasyon İdaresi tarafından Halep'in özgürleştirildiği 27 Kasım 2024 tarihinde kentten çekilen Esed rejimine bağlı kuvvetler tarafından "mezhepçi fitneyi" harlamak için yakıldığı ifade edildi. Halep Emniyet Müdürü Ahmed Lattuf, El-Hasibi türbesinde yangına sebep olan kişilerin tutuklandığını ve bu kişilerin Esed rejimine bağlı olduğunu belirterek, "Yargının karşısına çıkarılacaklar" ifadelerini kullandı.

Fitnenin kaynağı: Ali Hamaney

Fitneci İran’ın dini lideri Ali Hamaney, yaptığı açıklamalarla Suriye’de yeni bir kaos planını devreye soktu. Hamaney, “Suriye’de onurlu bir gücün ortaya çıkacağını” belirterek Türkiye’yi hedef gösterdi. Bu sözler, çürüyen “Direniş Cephesi”ni yeniden canlandırma girişimi olarak değerlendirildi. Hamaney’in ardından İran Güvenlik Konseyi üyesi Tümgeneral Muhsin Rızai, Suriye’deki gençleri harekete geçirerek bölgeyi yeniden karıştırma niyetini açıkça beyan etti.

İran Dini Lideri Hamaney, 'Siyonist rejim gidici' paylaşımını X profiline  sabitledi | Euronews

Fitneci İran, Suriye üzerinden “Şii Hilali” stratejisini Akdeniz’e kadar uzatmak için Nusayri artıklarıyla adeta işbirliği yapıyor. Devrimin gerçekleşmesine rağmen kirli emellerinden umut kesmeyen İran, kaos ve iç savaşa gözlerini dikerek bölgede etkisini artırmayı sürdürüyor. Fitneci İran’ın mezhepsel çatışma planı, yalnızca Suriye’yle sınırlı kalmayıp Türkiye’yi de hedef alıyor.

Ülkemizdeki 'İrancılara' dikkat!

Hamaney’in açıklamaları, Türkiye’ye yönelik doğrudan tehditler içeriyor. Türkiye’deki “İrancı” yapılanmalar, Alevilik maskesi altında mezhep çatışmasını körüklemeye çalışıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın en çok yakaladığı casusların fitneci İran adına çalışanlar olduğu göz önüne alındığında, bu tehdidin boyutu daha net ortaya çıkıyor. Türkiye’de mezhep çatışması çıkarmayı hedefleyen İran destekli unsurlara karşı uyanık olunmalı. İran’ın “Şii Hilali” planının bir parçası olarak Türkiye’yi de hedef aldığı gerçeği göz ardı edilmemeli. “Fitne Ekseni” unsurlarına karşı toplum ve güvenlik birimlerinin dikkatli olması ciddi bir önem taşıyor.