22 Eylül’de İtalya tarihinin son yıllardaki en büyük genel grevlerinden biri gerçekleşti. Unione Sindacale di Base önderliğinde ilan edilen 24 saatlik grev, sadece sendikalı işçileri değil, öğretmenlerden öğrencilere, sağlık çalışanlarından mimarlara kadar çok geniş bir kesimi bir araya getirdi. Lojistik, eğitim, sağlık, ulaşım ve kamu hizmetleri dahil onlarca sektör greve katıldı.
80 şehirde hayat Gazze için durdu!
80’den fazla şehirde hayat durdu. Limanlar, otoyollar, tren istasyonları, metro ağları, hastaneler, okullar ve kamu kurumları kapandı. Bologna’da 50 binin üzerinde insan sokaklara çıktı. Öğrenciler, göçmenler, aileler, yaşlılar; toplumun tüm kesimleri bir aradaydı. Yürüyüş sırasında otoyollar kapatıldı. Polis, kalabalığa tazyikli su ve gazla saldırdı, en az sekiz kişi gözaltına alındı. Milano’da 50 bin kişilik yürüyüş tren istasyonuna ulaştığında, polis içeride gaz bombalarıyla saldırdı.
Küçük şehirlerde de güçlü eylemler vardı. Ravenna limanı defalarca bloke edildi. Buradan İsrail’e gönderilmek istenen iki konteyner silah malzemesi engellendi. Ayrıca, İsrail Savunma Bakanlığı’nın da ortak olduğu “Undersea Security” adlı güvenlik projesi için yapılması planlanan toplantı, halkın baskısıyla iptal edildi.
Gazze destekçileri “suçlu” ilan edildi
İsrail destekçisi İtalyan hükümeti, Başbakan Giorgia Meloni ve koalisyon ortakları Salvini’nin partisiyle birlikte, protestocuları “suçlu ve holigan” ilan etti. Fakat tepkiler durmadı. Grev sonrasında Si Cobas sendikası 3 Ekim için yeni bir genel grev çağrısı yaptı. CGIL sendikası da “Filo durdurulursa biz de greve gideriz” dedi. Unione Sindacale di Base ise “artık sürekli eylem” kararı aldı.
Halkın öfkesi sadece İsrail’e değil, kendi hükümetlerine de yöneliyor. Çünkü Meloni yönetimi, bir yandan “Filistin’i tanıyacağız” diyerek halkı oyalarken, diğer yandan İsrail ile ilişkilerini koruyor. Savunma Bakanı Crosetto, İtalyan gemilerini korumak bahanesiyle donanmayı filonun üzerine gönderdi. Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ise filodaki yardım malzemelerinin “güvenlik” gerekçesiyle teslim edilmesini istedi. Ancak filo buna boyun eğmedi.
İtalyanlar “bir” olmayı öğreniyor
Bu süreç, İtalya’da yıllardır görülmeyen bir birliktelik yarattı. Liman işçilerinden öğretmenlere, öğrencilerden göçmenlere kadar çok farklı kesimler aynı safta buluştu. Eylemler sadece Filistin için değil, aynı zamanda hükümetin militarist politikalarına, artan yoksulluğa ve göçmenlere yönelik ayrımcılığa karşı bir isyan niteliği taşıyor.
Sendikalar ve taban hareketleri, bundan sonra hedeflerinin sadece silah sevkiyatını değil, İsrail’e giden her türlü yükün durdurulmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Ravenna Limanı’ndan yapılan açıklamada, “Biz antimilitaristiz, uluslararasıcıyız, hiçbir bayrağa bağlı değiliz. Hedefimiz savaş ticaretini bütünüyle durdurmak” denildi.
İtalya’da 22 Eylül’deki büyük grev, sadece tek günlük bir tepki değil, uzun soluklu bir hareketin başlangıcı olarak görülüyor.
Şimdi gözler, 4 Ekim’de yapılacak ulusal protestoya çevrildi. Katılımın milyonlara ulaşması bekleniyor. İtalya ayaklanıyor. Gazze için, vicdan için.