Gazze’de öldürülen insanların sayısı 25 bini buldu. Bunların 10 bini çocuk.

Amerika burnumuzun dibine kocaman bir cephanelik yığmış, namlular Türkiye’ye çevrili.

Çarşı pazarda fiyatlar el yakıyor, hayat pahalılığı tam gaz devam ediyor.

Emeği ile çalışanlar ayın sonunu zor getiriyor. Emekli maaşları ise daha ayın başında buhar oluyor.

Esnaf ve Kobi’lerin satışları hızla düşüyor, kredi faizleri almış başını yürümüş, kimse yeni yatırıma heveslenmiyor.

İnsanlık vicdan cephesini her gün yeniden tahkim ediyor İnsanlık vicdan cephesini her gün yeniden tahkim ediyor

Üniversitelerden FETÖ ihbarları yağıyor, terör örgütleri hala ülkeyi tehdit ediyor.

Sosyal medya platformlarında her türlü ahlaksızlık ve çürüme tam gaz yayılıyor.

Anne babalar, okullarda bile çocuklarını koruyamamaktan şikayetçi.

Gün geçmiyor ki kara para aklayan, vatandaş tokatlayan bir şebeke daha ortaya çıkmasın.

Bunlar güncel ve gerçek sorunlarımız. Ama biz iki gündür futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz. Efendim bir kulüp başkanı hakeme yumruk atmış. Ne kadar ahlak dışı bir davranış değil mi? E peki, Türkiye’de futbolun başka yanları çok mu ahlak içi? Baştan ayağa pisliğe batmış, her türlü rezilliğin “adamlık” diye pazarlandığı bir endüstriden söz ediyoruz. Hakeme yumruk atılmışmış… Paranın borusunun bu kadar öttüğü bir alanda, dua edin daha beter şeyler olmamış.

FUTBOLUN BEDELİ ÇOK AĞIR

Futbol, izlemesi çok keyifli bir oyundur ama Türkiye o keyfin bedelini çok ağır ödüyor.

Devlet, kendi bütçesinden para harcayarak devasa stadyumlar, spor tesisleri yapıp kulüplere hediye ediyor.

Yetmiyor, kulüplerin milyarlarla ifade edilen kredi borçları erteleniyor, faizleri siliniyor. Zaten sayısız vergi muafiyeti ile korunmuyorlarmış gibi bir de milyarlarca liralık vergi borçları affediliyor.

Peki futbol dünyası kendisine yapılan bunca kıyağa karşılık olarak ne yapıyor? Halkın parası ile semiren futbol insanları, dönüp halka teşekkür mü ediyor? Milli bir davanın ucundan mı tutuyor? İnsani bir maksat için çaba mı sarf ediyor? Ne mümkün… Aksine şımardıkça şımarıyor, görgüsüzce para saçıyor, daha ne kadar vergi kaçırırım diye planlar yapıyor, mafyacılık oynuyor ve hatta tefeciliğe, çeteciliğe, dolandırıcılığa soyunuyor.

Hepsi futbol adamlarından kurulma bir vurgun tezgahı. Bir ucunda banka yöneticileri var, öbür ucunda futbol kulübü patronları. Futbolcular, valizler hatta kamyonlar dolusu parayı elden teslim ediyor!

Kulüp patronları çeteleri kuruyor. Aynı adam, birden çok kulübün sahibi, gizli sahibi, yöneticisi vs. İstediği şikeyi istediği gibi yapıyor. Yasadışı yetmezmiş gibi yasal üzerinden de insanları soyuyor.

Ama laf sırası gelince “spor ruhun gıdasıdır, spor gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutar” falan filan... Yahu sizin yaptığınız iş, spor değil ki! Siz basbayağı kirli bir sektörsünüz, uyuşturucu gibi, fuhuş gibi mücadele edilmesi gereken bir toplumsal ursunuz. Geceleri uyuşturucu alemlerinden kalkamayan adamlar “gençleri uyuşturucudan koruyoruz” diye caka satıyor. Yerseniz…

PROFESYONEL FUTBOL TOPLUMU KANSER EDİYOR

Gazze soykırımı başlayınca dünyanın her yerinden futbol kulüpleri ayağa kalktı. Bizim milyarlık asalaklar ne yaptı dersiniz? Tam kırk gün boyunca sustular. Daha doğrusu Siyonist lobinin kıçını kokladılar. Sonunda kamuoyu baskısı öyle bir noktaya vardı ki kerhen bir iki eylem yaptılar. Ne zaman? Tam kırk gün sonra… Allah sizi bildiği gibi yapsın!

Spor ruhun gıdasıdır doğru. Ama futbol spor değildir. Futbol bir endüstridir. İngiliz oyunudur. Amerikan hamburgeri ne kadar gıda ise futbol da işte o kadar gıdadır. Karnınızın doyduğunu zannedersiniz ama aslında zehir yemektesinizdir. Yolun sonunda önce obez, sonra kanser olursunuz.

Türkiye’de profesyonel futbola yatırılan her kuruş para ziyandır, halka atılan kazıktır. Futbola ayrılan tüm kaynakların başka spor dallarına aktarılması, futbol kulüplerinin sahiplerinden, yöneticilerinden başlamak üzere çok geniş bir “temiz eller” operasyonu yapılması elzemdir.

Böyle yapmıyor muyuz? Evvelki gece atılan yumruk, gelecekte yaşanması muhtemel şeylerin yanında masum kalır.

Gaffar Yakınca, Aydınlık