LEVHA: 17 Nisan 1983… ZEYN-ÂB, annesi NİMET Hanım, temizliğe gelen 50-55 yaşlarındaki HASİBE Hanım… Hepsi benim çalışma odamdalar… Herkes ayakta… Onlara sinirli sinirli konuşuyorum ve o kızgınlıkla sokağa çıkıyorum… Durduğum yerde, önümde simitçilerinkine benzeyen bir tabla ve ben bir tabure üstünde oturuyorum… SARAY yavrusu bir binanın çok yüksek bahçe duvarı önünde, lâkayt tavırlı ve TÜFEK’li iki kişi… Önümden geçerlerken, yiyip attığım KABAK ÇEKİRDEĞİ’nin kabukları onlara geldi… “Kusura bakmayın görmedim!” diyorum… ÖZRÜMÜ kabul etmiş halleri yoktu… Ama kızmak yerine, beni adamdan saymaz ve muhatab kabul etmezcesine homurdandılar… Bir tanesi, biraz ötede, yüksek ÇINAR ağacının tepesine doğru sebebsiz ATEŞ etti… Onları bıraktım… GÖKYÜZÜ’ne bakıyorum… Aman!.. Bir bulut, ama balık şeklinde; son derece güzel ve şeffaf kuyruk ve kanatları var… Dikkatimi teksif etmiş, hayran hayran seyrediyorum… Evet; BALIK… Yerinde SABİT duruyor… Rüzgârda bir tül gibi hafif oynattığı kanatları ve kuyruğu ne güzel!.. Zevk içindeyim… Zevk içinde!..
*
ZEYN-ÂB-Hoş su. (Ab: Su. Yağmur. Letafet, güzellik. İtibar. Namus. Vakar. Cilâ. Keskinlik… Abb: Işık. Nur. Güzelleşme): 71: HASİB-Hesab eden… HASİB-Cömert kimse. Bolluk yer, ucuzluk: 702: OSMANLI… Süryanice, QDOLO NHOŞO SUGORO-Boyunda Bakır Halka: 703= 1702: İRTİSAM-Resmedilmek. Nişânlı olmak. Emredilen şeye imtisal etmek. Tekbir getirmek… REHAYAFTE-Kurtuluş: 702: ÂSÂR-Öc almalar. Eserler. İzler. Nişânlar. Abideler. Âdetler… HASİB-Muhterem, itibarlı, değerli ve soyu temiz kimse. Şahsî meziyet sahibi. Muhasebeci. (Allah’ın “Hesab Görücü” mânâsında 99 güzel isminden biri): 80: UHDONO-Devlet… HASİBE: 85: HAKİMO-Süryanice, “Üstün zekâlı”… Süryanice, METRANYONUTO GABORO-Fikir Kahramanı: 2085: SİKKE-Damga. Mühür. Padişah mührü. Nereye ve kime âit olduğu bilinmesi için konulan işaret, mühür. Düz, doğru yol… Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan, MUHUR-Mühür. Sikke: 260: RİBOLOV-Boşnak dilinde, “Balıkçılık”… Kürtçe, XERÇENG-Yengeç: 1260: MHAMSNONO-Süryanice, “Sabrî, sabırlı”… SIRR-Gizli hakikat. Allah’ın hikmeti: 2261: EŞİTO MALYO GANTO-Dolmabahçe Sarayı.
*
SEBTANE-Tüfek. Rahat. Cumartesi günü: 127: HADÎKA-Etrafı duvarla çevrilmiş bahçe. Sulu, ağaçlı yer… Süryanice, SOHART MALYO FARDOYSO-Dolmabahçe Sarayı: 1126= 127: NEZ’-Çekip koparmak, ayırmak. Can çekişmek. Kovayı sudan çekip çıkarmak. Saymak. Kaldırmak, yok etmek… ATEŞ: 702: OSMANLI… GÖKYÜZÜ: 1054= AHMED… DÜNYA ÇAPINDA BİR HÂDİSE-Takdim ediliş yazımın alt başlığı: 1054: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü.
*
Nİ’MAT-Örtüler, ihramlar: 100: KEF-Avuç. Avuç dolusu. Ayağın altı, tabanı… Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan, BALAK-Ayağın taban kısmı: 134: BALIK. (Balık Burcu, unsuru Su, tabiatı Soğuk-Nemli, türü Birleşik, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, cinsiyeti Dişi-Kabul edici müessir, simyada Yansıtma safhası)… Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan CÜZ-Yüz sayısı. “Miat, yüz sayıları”. (Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu): 16: TAHA-Bulut. (Farsça, Piç: Bulut. Nesebi olmayan… Piç-a-piç: Kıvrım kıvrım, karmakarışık… Piç-pa: Yengeç… Kamer menzillerinden Yengeç; İlk kalem mertebesi, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratıcı” ismi ile ilgilidir)… Süryanice, CİZONO-Balıkçıl: 82: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ… Süryanice, QETRUNO-Rabıta: 668: NEŞRO D’NUNE-Süryanice, “Balık kartalı”.
*
Nİ’MET-Hidayet. İyilik, lütuf, ihsan. Saadet. Giyecek şeyler. Yiyecek faydalı şey. Rızık. (Rezzak-Rızık veren. “Allah’ın 99 güzel isminden biri, bitkiler mertebesi”: 308: Arvasî): 560: TEMENNU’-Kavi olmak, kuvvetlenmek… MÜSTEBTİN-Bir şeyin ledünnüne, içyüzüne vakıf olma: 1561: ABLİYO MALYUTO BOGO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”.
*
KABAK ÇEKİRDEĞİ: 1453: FRESTO MALYO BUSTONO-Dolmabahçe Sarayı… FATİH’in İstanbul’u Fethi. (Dolmabahçe Sarayı, civarıyla birlikte yay şeklinde gemilerin demirlediği yermiş; adı gibi, denizin doldurulması ile kazanılan yer, toprak mekân… Sultan Fatih’in gemileri karadan yürüterek Kasımpaşa’dan Haliç’e indirmesi, doldurulmadan önceki bu koydan başlamış!): 1453: MAVTO-Yay. “Kaş”. (Süryanice, Kusto-Yay: 169= 3166: Rahman Sûresi 19-20 âyetler… Kıst-Adalet. Adalet etmek. Allah Sevgilisi’nin bir ismi: 169: Abdülhamîd… Yay Burcu, unsuru Ateş, tabiatı Sıcak-Kuru, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Uyluk ve Kalçalar, Simya’da İbda’-İcâd safhası)… Süryanice, ABTEN-Döllemek, gebe bırakmak: 454: CENT-Fransızca, Yüz sayısı. Sayısız mânâsında sıfır sıfır. (Fransa’da otel odalarına numara verilirken, “oda değil” mânâsında helâya 00 denmiş; hiçbir numara olmayan. Bizdeki “Yüznumara” tâbiri de burdan… Yevmiye: Efendi Hazretleri’ne bağlanışım, bu bağlanışı daima İDEALİZE ederek gidişim… Tanıdıktan sonra, yavaş yavaş dikkat etmeye başladım… Nebatî ve hayvanî hayatımız var ya; yeriz, içeriz, bir ân gaflete geliriz, başımızı kaşırız, bu insanda hiç böyle bir şey görmedim. Keramet de beklemedim, istemedim, muhtaç da olmadım. Çünkü o oturuş, o edeb, o hâl?.. O, her ân huzurda da, lütfen sizin huzurunuzda… Bu mânâyı, öyle duydum, öyle içtim ki, bana “Et’le Miracle ca cumplire-Ve işte mucize meydana geldi”yi düşündürdü… Bir tek toz parçası görmedim sırtlarında… Bir kere esnediklerini, öksürdüklerini… Bunlar mazeretlerdir, yapılacaktır tabiî… Helâ’ya gitmeyecek midir? Böyle bir edebin içinde bu kadar… İşte bu sebeb… Gittikçe tahkim ettim, gittikçe tahkim ettim!)… Süryanice, HİLTO-Halı. (Üstadım’ın, Ressam Abidin Dino ve Yazar Burhan Toprak’la, Efendi Hazretleri’nin yanına ilk gidişi, Yevmiye: “Sanıyorum öğleden sonra, ikindiye yakındı. Dönerken çoktan Akşam olmuştu. Halici gören Gümüşsuyu denen bir tepe var… Orada, eskiden kalma bir dergâhta oturuyorlardı… Zaman nasıl geçti? Akşam nasıl böyle bir halı gibi yayılıp da ortalık kapkaranlık oldu? Farkında değilim!”… Şam-Akşam. Rumî. Garbi. Moro, batı. “Vücutta, hususen yüzde olan benler”: 341: Fars-İran. Moro, doğu. Ferasetli, anlayışlı. Süvari, binici. “Gemi Kaptanı”… Hadîs hatır’da: “Mehdi’yi hamil Tıla-i On Süvari”… Hacegân silsilesinin 33 en büyük kol başlarından, bâtın yolunun en büyüğü İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nden Efendi Hazretleri’ne, 10 süvarî; sıfır, sıfır, iki sayısız… Rüyâ’da gelen mânâ; Said-i Nursî Hazretleri’nin bir yazısı, “12 sığır yavrusundan biri mucize beyanıdır!” buyuruluyor!”… Musavvire-Tasvir edilmiş. Suretlenmiş: 341: Ferzend-Çocuk… “Çocuk” hikmeti hatırda; ve Üstadım’ın “Çocuk” isimli şiiri!): 454: DMUTO-Süryanice, “Resim”. (Resm-Suret, şekil: 300: Fikr… Hı harfi, Allah’ın Hakîm ismi, Şekil-Suret mertebesi, Kamer menzillerinden “Nahye-Hek’a” ile ilgili; Nahye, kalb, nefes tutukluğu… Hek’a: Devenin –gemi, nefs– göğsüne konulan işaret… Yengeç Burcu, yıldızı Ay, vücutta tesir yeri Göğüs-Karın, simya’da Deberan-Çözme, tahlil; bir yerin ihtiyacını bir yerden çözdüğü kuvvetle oraya taşıyan safha)… CEYL-Yengeç. İnsan topluluğu. Nesil. Kuşak. Bâtın: 1043: TAFNKUTO-Süryanice, “Hakikat, gerçek”… Boşnak dilinde, ALOV-Balık ağı. (Muhammed-Tekrar tekrar medholunan: 92: Gufo-Süryanice, “Balık ağı”… Süryanice, Hoguroyo Qubarniti Kusto-Kaptan Kusto Müslüman: 92: Laqno-Süryanice, “Tekne”: 92: Lumodo-Süryanice, Kongre-Konferans): 43: VULE-Arnavutça, “Mühür”… DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü: 1044: HALİÇ KONGRE MERKEZİ.
 
GÖKLER-KÖKLER’DE
 
LEVHA: 27 Ekim 1988… ŞEMSİPAŞA CAMİİ’nin olduğu yerde, deniz seviyesinde iki metre genişliğindeki yolun üst tarafı boydan boya HASTAHANE… Hastahane’nin camlarından üç hasta görünüyor ki, birisi rahmetli Dedem Abdülkadir Güleray… EZAN okunuyor… Onun hasta olduğu için yataktan çıkamayacağını, yoksa camiye geleceğini düşünüyorum!..
*
ŞEMSÎPAŞA CAMİÎ: 1828: ARİG QAVMTO ROBO-Süryanice, Uzun boylu, iri”… Süryanice, GALBATRO KİFONOYO-Taştan tabut. “Berzah sabiti. Berzah metaneti”: 1827: RAİSE SULTAN BARİER. (Raise-Kırmızı Gül. Gül-i hamra. Mecazî olarak Allah Sevgilisi ve varisleri için kullanılır. Gül-i Muhammedî de denir)… MANSUS-Nass ile sabit kılınmış. Âyetle tesbit edilmiş. İzhar ve beyan edilmiş: 276: HA’TARE-Bir hâl üzerine karar etmeyip devamlı değişmek. (Kamer menzillerini hatırla… Hadîs: Bir günü bir gününe eşit geçen aldanmıştır!)
*
Süryanice, BET KRİHE-Hastahane: 643= 1642: ARİĞ QAYMTO CARYO-Uzun boylu, iri. (Kadd-Boy bos: 104: Hendeme-Bir şeyi yerli yerince yapmak… Nun-Bir harf. Balık: 106= 1105: Sime-Mühür, damga, işaret, alâmet)… MARİSTAN-Hastahâne: 752: SARTONO-Süryanice, “Yengeç”… HASTAHÂNE: 1717: MŞARDUTO-Süryanice, “Korku”… ŞARİRO-Hakîki: 717: QUŞTO-Süryanice, “Adalet”… Süryanice, QAŞATO-Yay. Yakınlık: 718: ŞURORO-Teyid… Süryanice, TAŞYO-Gizli: 717: EŞİTO-Saray… BİMARİSTAN-Hastahâne: 764: ABLİYO MALYO URİTO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… Süryanice, OFADNO MALYO FARDOYSO-Dolmabahçe Sarayı: 592: KASR-ÜL BAB-ÜL MİDFA-Topkapı Sarayı… Şemsipaşa sahili, benim balık tutma mekânım idi; karşıda, ebced tevafukuyla gösterdiğim iki Saray… TOPKAPI Sarayı: 803= 1802: NHOŞO ZAQZAQTO-Bakır Halka.
*
YEVMİYE: Hukuk Fakültesi’ne 1968-1969’da girdim; ayrı macera. Üstadım soruyor: “Ver onları kurtul! Sana birşey vereceği yok ama, rahat edersin! Hangi dersler?” (Sıraladım. Adlî Tıbb’dan yardımcı olabileceğini söyledi, gerek olmadığını bildirdim!)… “İlâçlamaya, kesip biçmeye karşıyım; biz görmüyorsak, ölü duymuyor demek değil. Kaç sene oldu?”… –“15 sene efendim!”… –“Ohoo! Hava alıyor musun bu arada?”… –“Arasıra balık tutuyorum efendim!”
*
Süryanice, NAVSO MALYUTO FARDOYSO-Dolmabahçe Sarayı: 969= 1968: TRİMİNO HERMO-Süryanice, “Ölüm Odası”… Süryanice, NAFŞO QOYUMUTO-Zihin Kontrolu: 970: TEŞERRU’-Şeriate uygun davranma… ÖZÜR-Af dileme. Tövbe etme. Mâni, engel. Eksiklik idraki. Fevz. Zafer. (Kamer menzillerinden Gafr: Örten, setreden… Gaffar: Afveden Allah… Arnavutça Gaffure: Yengeç. “Seretan”… Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Tos vuran, başvuran”; İlk Kalem mertebesi ile ilgilidir. Bütün mertebeler ve menzillerde, o güne nisbetle bulunur!): 970: ZERA’-Vahşi sığır buzağısı. Şiddetli arzu. (Sevr-Boğa, öküz, sığır: 706: Fikir Kahramanı… Aynı ebcedle Aktör)
*
ŞAST-Balık oltası. Terzilerin baş parmaklarına taktıkları yüksük: 790: ŞAST-Altmış sayısı. (Sin-İnsan. Bir harf; “Allah’ın Muhyî ismi ve Su mertebesi ile ilgilidir”. Ebcedi: 60: Tac-“Varlık tacı”… Büyük Doğu: 1060: Muho-Süryanice, “Zekâ”… Müeyyed-Teyid edilmiş. Doğrulanmış, kuvvetlendirilmiş. Sağlam. Sağlamlaştırılmış: 60: Mucîz-İcazet veren, izin veren… Cezmî-Kat’i niyet ve karara âit: 1059= 60: Darbzen-Madenî levhalar üzerinde kabartma olarak nakış işleyen. Kale döven. “O dedi”… Neved-Doksan. Sad harfinin ebcedi. Sad, kelime olarak “yüz sayısı” demek: 60: Dane-Tohum, çekirdek. Kurşun, gülle… Üstadım’dan bir beyit: “Bu mu rüyâlarda içtiğim cinnet / Sırrını ararken patlayan gülle?”… Miat-Yüz. Yüz sayıları: 441: Mükâşif-Keşifte bulunan… Teslis-Üçleme: 1440-1441: Tahattüm-Hatem, yüzük takınmak. Allah’ın ariflerin gönlüne koyduğu işaret, mühür)… Boşnak dilinde, PECATÎ-Oltayla balık tutmak. (Boşnak dilinde, Pecat: Mühür): 1417: NECİB Fazıl Kısakürek… Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan, SABUN-Mühür. “Temizleyen madde”. (Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan, Cüzük-Yüzük: 42: Hadyoyo-Süryanice, Lider): 149: HAVLEKA-“Lâ Havle” çekmek… NASSAH-Terzi. Hayyat. “İğne, yılanlar, gel haydi mânâsında davet”: 149: SEFT-Tabut. Kabir üzerine konan taş. “Hece taşları”.
*
VELİ, Üstadım’ın pek sevdiği ve hakkında bir piyesi olan İBRAHİM EDHEM Hazretleri: Tacı tahtı yele verip, yollara düşenlerden. Meşhurdur: Bir deniz kenarında, üstündeki eski püskü elbiseyi yamarken, oradan maiyetiyle geçmekte olan zamanın valisi, onu görüyor ve hüzünle aklından, “onu bu hâle düşüren ne acaba?” diye geçiriyor. Bunun üzerine hiçbir Sultan tasarrufu’nun yerine getiremeyeceği, Allah’ın izniyle veli kerameti tecelli ediyor ve elinde bulunan iğneyi suya atan Hazret, emrediyor: “Onu buraya getir!” Ve bir balığın ağzında ona getirilen iğnesi!
*
ÜSTADIM’ın “İmân ve İslâm Atlası” isimli eserinden: ALLAH RESÛLÜ’nün, Cennetlikler indinde ismi, Abdülkerim’dir. Cehennemlikler indinde, Abdülcabbar. Arş ehline, Abdülhamîd. Öbür melekler indinde Abdülmecid. Nebiler nazarında Abdülvahhab. Şeytanlar için Abdülkahhar. Cinlere göre Abdürrahim. Dağlarda Abdülhalık. Denizlerde, Abdülmüheymin… Aynı izahta (Kâab-ül Ahbar), isimlerin BALIKLARA ve kuşlara kadar ayrı ayrı tecellileri kayıtlıdır.
*
Süryanice, NUNO-Balık: 1112: TWİSTİNE MOON-İngilizce, “Ayın safhaları, değişmeleri, menzilleri”… Süryanice, QOMES-Kumandan: 112: SALİH İzzet Erdiş… Süryanice, METRAHTONO-Tez: 1112: NAVSO-Süryanice, “Saray”… MEHDO-Tez: 55: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü… İBDA’-İzhar etmek. Bir yerden diğer bir yere çıkmak. Benzeri görülmemiş birşey yapmak. İcâd. Kemer: 9: CEVV-Yer ile gök arası. Gök boşluğu. Feza. Ev veya odanın içi… HAZIR-Huzurda olan, gözönünde olan. Amade olan. Gaib olmayan: 1009: PECAC-Boşnak dilinde, “Balıkçı”… Süryanice, SAYDO D’UNUNE-Süryanice, “Balıkçılık”: 1192: FRESTO MALYO FARDOYSO-Dolmabahçe Sarayı.
BALIK KOVASI
 
LEVHA: (…) Şubat 1983… Bir su kovası… Kovanın içinde kaynayan balıklar… Kaynayan balıklara bakarken birdenbire… Kalbime birdenbire… Kalbimde birdenbire… Ne harf anlatır hâlimi, ne de zarf… Gördüğüm ALLAH RESÛLÜ!..
*
LEVHA: 3 Mayıs 1985… Üstadım’ın yanında, rahmetli MUHİB IŞIKLAR… Üstadım’ın dizine dokunarak, “nuru kalbinden kovayla çek!” diyor!..
*
KOVA: 113: AKTAB-Kutublar. Tarikatlerin en büyükleri. (Aktab: Ak-Tab… Ak: 101: Gusto… Mahzum-Her delik nesne: 1101: Qdolo Nhoşo Mahrigito-Boynunda Bakır Halka… Süryanice, Malyo Bogo-Dolmabahçe: 101: Renyo Da’ctiduto-Süryanice, “İstikbal plânı”… Tab-Mühür, damga: 1013: Salih Mirzabeyoğlu)… Süryanice, TAŞRORO-Beyan: 1113: MÜNZEVİ-Yalnız. Yalnız başına kalan. (Üstadım’ın bana ithaf ettiği Noktalamalar’dan, Kavanoz: Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda / Münzevi balıklarız ayrı kavanozlarda!)
*
BALIK KOVASI: 247: REMZ-Alâmet. İşaretle anlatmak… Süryanice, ZLAFTO D’NUNE-Balık Kovası: 635: RAHMAN Sûresi 19. âyet. “Noktalı harfler”… İDHAL-İçine almak. Dahil etmek. (Yevmiye: Sen artık içime girmişsin, kanıma…): 635: SALİH Erdiş… HALÎD(İ): 4641= 645: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “En büyük ebcedle”… MALYUTO GANTO-Dolmabahçe: 1950: DOĞUM tarihim.
*
Süryanice, MEDLO D’NUNE-Balık Kovası: 192: FRESTO MALYO FARDOYSO-Dolmabahçe Sarayı… Süryanice, OFADNO MALYO GANTO-Dolmabahçe Sarayı: 1691: İBRAHİM KASSAROĞLU-Şâm, Hicri 3. ve 4. asırda yaşadı. 30 yıl, halkın gönlünde sofilere karşı sevgi ve kabul uyansın diye bütün ömrünü ve varlığını harcayan Veli zât. (Levha: 7 Temmuz 1989… Üstadım’ın elinde, Büyük Doğu’ya benzer bir dergi var… Sahil’de –Şemsipaşa Sahili– bir kanepeye oturmuş, onun gösterdiği bir resme bakıyoruz: Abdülhakîm Arvasî Hazretleri ve yanında duran biri… Üstadım, o resimdeki kişi için, “İbrahim Kassaroğlu” diyor!)… SALİH-Karayılan: 691: AHFA-Çok gizli. Pek gizli… EHASS-Daha hususi, daha yakın, daha halis. Ziyâde has… MERANET-Çekiçle dövülen demirin genişleme hassası. (Hammer: Çekiç. Sonradan Müslüman olan ve Ahmed Turhanî ismini alan Bizanslı bir Kumandan’ın ismi): 1691: ŞUŞEFO-Süryanice, “Mendil”. (Topkapı Sarayı’nda, Has Oda’da altun bir sandık içinde muhafaza edilen Kutsal emanetler’den Hırka-i Saadet, Ramazan’ın 15. günü Padişah tarafından çıkarılıp, Saray erkânı ve protokole ziyarete açılırdı. Daha önceden hazırlanan ve “Destimal-El bezi, mendil” ismi verilen üzeri Resulullah’la ilgili beyitler yazılı ince tülbentler, ziyaretçiler tarafından Hırka-i Saadet üzerine konulup öpülür ve hatıra olarak alınıp saklanır, ölünce de yüzüne göğsüne örtülürdü… Sultan Vahdeddin’in saltanatı döneminde, onun daveti üzerine yanında nedimi ŞAKİR Efendi ile Abdûlhakîm Arvasî Hazretleri de bu ziyarete katılır. Sultan VAHDETTİN, herkese bir Destimal verirken, ona iki tane verir. Şakir Efendi’nin anlattığına göre, dönüşte Efendi Hazretleri, Destimal’in birini “işte keramet!” diye ona verir; tecelli, tabiî olarak Sultan’ın, Efendi Hazretleri’nin refakatçisi olduğunu bilmemesi ve zaten refakatçilere verilmemesi ile ilgili… Destimal: 544: Merec-el Bahreyn-İki taşkın denizin birleşmesi… Bir not: Sultan Vahdettin, aslında bir rehin olarak, vatanından bir İngiliz zırhlısı ile, Dolmabahçe’den ayrılmıştır!)… Süryanice, NAGOBTO-Mendil: 1465: ÜSTAD… Süryanice, FASTO RUFROFO-Avuç içi titremesi: 2125: BİRTO MALYUTO BOGO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”.
*
Süryanice, SİTLO O’NUNE-Balık kovası: 1616: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ-332… CAGRUTO-İrilik: 1616= 617: TECRİD… Süryanice, TAYRO-Kartal: 617: CRUBTO-Süryanice, “Cuma”… RİVAYET-Kuyudan halk için kovayla su çekmek. Allah Resûlü’nün sözlerini nakleden raviler. Hikâye edilen hâdise veya söz: 617: BİHTERÎ-Üstünlük, en iyi ve üstün olma… ELF ERDİŞ. (Elf-Çok şeyle ünsiyet eden, Hemze; Allah’ın Mübdi’ ismi, İlk kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Nath” ile ilgilidir: 111: Elf-Kalem. Kılıç. Nun. “Da’va cetvelinde sayı değeri 256 olan Nun harfi, Allah’ın Nur ismine işaret eder”… Nun-Balık. “Hakikat”: 256: Rumî-Gece. Gözyaşı. Tövbe… Vakt-Yağmur suyunun biriktiği tas, rahmet sabiti: 506: Nakşbend): 111+506= 617: HADİCE-Vaktinden evvel doğan kız veya erkek çocuk. (Derviş Muhammed-Üstadım’ın rüyası, 1975 evveli. Onunla beraberliğim ise, 1979’da Akıncı Güç dergisi vesilesiyle. “Noktasız harflerle”: 302: Mirzabeyoğlu)… TEVARÎ-Gizlenme, kaybolup göze görünmeme: 616: TEREVVÎ-Tefekkür etmek, düşünmek.
*
Süryanice, TLORO D’NUNE-Balık Kovası: 1759: ŞAST-Balık oltası… ŞÜST-Yıkama. “Tezkiye etme. Kassar”: 760: FRESTO MALYUTO BUSTONO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… TERKÎN-Boyama, yazma. Çizme. Bozma, bozulma, çözme, çözülme. “Terkin: Belirli bir saat ve yerde buluşmak üzere sözleşme”. (Yevmiye: Biz yazıda kendi kendimizle mütemadiyen imtihan hâlindeyiz. Beğenmeyiz çizeriz, tekrar yazarız. Bu arada bilmediğimiz birşey pişiyor ruhumuzda. Pişiyor, pişiyor ve bir detay hâlinde görünen birşey, birden patlayıveriyor. İşte Kafa Kağıdım’da düşündüğüm, bunların maziye doğru psikolojik pırıltıları!): 760: TEŞKİL-Vücud verme. Suretlendirmek. Şekil vermek. Atın iki ön ayağı ve bir arka ayağının beyaz olması.
*
DELV-Kova. Su koyulan ve kuyudan su çekmekte kullanılan bakraç. 12 Burçtan birinin adı: 40: HUYUDO-Süryanice, “Vahdet”… Boşnak Lûgatı’ndan CELO-Baş: 40: HABEL-Musallat fikir… EZKİYA-Saf, temiz. (Kürtçe, Ezkiye: Ben kimim?): 40: HALEB-Süt sağmak. (Rüyâ tâbirinde, ilim yapmak)… GAYL-Ağaç, şecer. Irmak, nehir: 1040: HATEM-Mühür. Üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzük. Son. En son. (Levha: 4 Temmuz 1983… Sahilde denize girenler… Dalgalı denizin diz boyu yerinde, arka ayakları üzerinde su üzerinde yürüyen, danseder gibi hareketler yapan bir kedi… Şımarık ve muzib bir hâli var… Ve suyun içinden kıymetli bir yüzük çıkarıp, nisbet yapar gibi bana gösteriyor!)… Süryanice, HALTO D’NUNE-Balık Kovası: 556: SFİTO-Süryanice, “Tekne”. (Nefs. Derinlik)… MUTKİ-Hacı Musa Mirzabeyoğlu’nun aşiretinin ismi. Doğumu 1854, Muş’un XOYT kazası, CİNYAR Köyü. Vefatı 1926-1930 arası… MUSA ŞAŞMAZ’ın, “Kürt Musa Bey Olayı, 1883-1890” isimli eserinden: Duruşma başlamadan iki gün önce muhtemelen İngiliz elçilik mensublarının müdahale ve baskıları neticesi Musa Beyi tutuklamak için Babıâli tarafından bir harekete tevessül edileceği ortaya çıktıysa da, bu durumu haber alan Üsküdar Mutasarrıfı –Musa Bey’in bir hanımının amcası– BAHRİ Paşa, derhal buna müdahale etmek için Saraya gitmiştir. Neticede Bahri Paşa, Saray’dan Adliye Nezareti veya herhangi bir biriminden Musa Beyi tutuklamaya yönelik hareketlerin gelmeyeceğine dair resmi bir yazı almıştır. Bahri Paşa’nın bu duruma birinci dereceden müdahale etmesinin sebebi, kendisinin Musa’yı teslim alması ve İstanbul’a gelmesine ikna eden kişi olmasından kaynaklanmaktaydı. Bundan sonra Musa Bey’in tutuklanma durumu ortadan kalkmış, mahkemesi başlayınca hatta mahkemesinin devam ettiği süre boyunca Üsküdar’da Bahri Paşa’nın konağında kalmayı sürdürmüştür. Musa Bey’in mahkeme devam ederken HACI BEŞİR AĞA Tekkesi’ne serbestçe gidip gelmesi ve orada davacılardan birisi ile karşılaşması, onun İstanbul’da serbestçe dolaştığını göstermektedir. (Yaptıranın ismiyle anılan Haliçteki, Hacı Beşir Ağa Tekkesi: 2051: Mahzum… Takdim yazımın alt başlığı, “Dünya Çapında Bir Hâdise”: 1053= 54: Derviş Muhammed-442 mührü… Hacı Beşir Ağa: 1536: Seyyid Abdülhakîm Arvasî): 536: HEFTAN-Zırhın altına giyilen pamuklu elbise. Kaftan.


Baran Dergisi 444. Sayı