Memleketin mukaddesatına, değerlerine ve fert fert her Müslüman'ın değerlerine uzanan sahne laubaliliği artık tahammül sınırını geçti. Millet, yıllardır “stand-up” adı altında pazarlanan bu seviyesiz gösterilerin, rezillikten öteye geçmeyen içeriklerini zar zor sineye çekiyordu; fakat dini değerleri alaya almak için kurulan cümleler, artık bu topraklarda telafisi olmayan ve asla kabul edilemeyecek bir yere uzanıyor.
Sahneye çıkıp küfürle, bel altıyla, ucuz kelime oyunlarıyla şaklabanlık yapan tipler; zeka, mizah ve sanat üretemeyince gözü dönmüş gibi İslam’a sataşmayı yeni malzeme zannediyor. Bu sefer sahneye çıkan Tuna Kalınsaz isimli şahıs, Allah'la alay etmeye kalkan alçakça sözler sarfetti:
Bence tanrı yok diyebilirsiniz, o da çok kızmazmış gibi geliyor. 'Çocuklar kafayı kullanıyor en azından. Bakalım beni bulabilecekler mi? Bak bu görmeden inanmıyor, bunun rüyasına müyasına bir yerine girelim.' der.
Söz konusu laubalilik, münferit bir hadsiz vakadan ibaret olarak değil, giderek organize bir yozlaştırma diline dönüşen İslam ve millet düşmanı bir alçaklık korosunun ayağı olarak değerlendirilmeli.
Millet defaatle bu küstahlıklara tepki gösterip gereğinin yapılması için çağrılar dillendirirken devlet göz göre göre bu rezaletlere nasıl sessiz kalıyor? Bu milletin dinine uzanan küstahlık karşısında devlet neyi seyrediyor? Bu ülkenin özü, tarih boyunca kutsalına sahip çıkan insanların omzunda ayakta durdu. Milletin hakikatini, imanını, değerini sahnede oyuncak edenler bugün çıkmış “mizah” diye savunma yapıyor. Mesele, bu topraklarda köksüz şekilde sallanan mukadessat düşmanlığının, toplumun sinir uçlarını kaşıyacak kadar cüret bulabilmesidir. Apaçık milletin bütünlüğüne varan bu saldırgan sözlere karşı işlem yapılması için daha ne bekleniyor?
Daha evvelkiler gereken tokadı yemediği için bugün dalga geçilebildi
Kendisini "donsuz ve dinsiz" olarak tanımlayan Dilmaç, programlarında dört büyük melek olan Azrail, Cebrail, Mikail ve İsrafil ile dalga geçti.
"Yaratım sürecim sancılı oluyor" ifadeleriyle küstahlaşıp küfrünü kusan Dilmaç, dört büyük melekten de "ekip arkadaşı" diye bahsederek rezilliğin dozunu arttırdı:
Hiç düşündünüz mü... Ya Beyoğlu 2021 Allah'ın olgunluk eseriyse... Yani canımızı dişimize taktık bu proje için gerçekten: Ekibim Azrail, İsrafil, Mikail Cebrail… Mikail'e teşekkür etmek istiyorum. İşte bir sahnede kar yağdıracaktık. İşte bir evsiz donarak ölecekti falan tam istediğim karı yağdırdı inanır mısınız tam kafamdaki kar.
Azrail keza öyle biliyorsunuz burası Beyoğlu Tarlabaşı burada ölüm oranları çok yüksek. Azrail yeri geldi 48 saat uyumadan çalıştı bizim için İsrail aynı şekilde bu proje için melodika çalmayı öğrendi normalde sadece sura üfleyebiliyordu biliyorsunuz. Yaratım sürecime gelince… Yaratım sürecim biraz sancılı oluyor benim. Amatörlerle çalışmak zor. Orada kötürüm yapıyoruz diyorum ya bu bandajlar niye bu kadar beyaz arkadaşlar buranın art direktörü nerede ya dün mü kötürüm oldu bu herif."
Hz. Adem ve Hz. Havva'ya alçak sözler söylemişti
Dilmaç başka bir gösterisinde de Hz. Adem ve Hz. Havva ile ilgilide alçakça ifadeler kullanarak ezan vakitleriyle de alay etti.
Dilmaç, "İlk cennetten kovulduklarında Kadıköy'e mi taşındılar? 2+1 evde sürekli sevişiyorlar, sabah-akşam-ikindi vakti..." diyerek milletin değerlerine karşı yaptığı hakaretle canına susadı.
Kokuşmuş sistemi kendi ağzıyla itiraf edebilen bir rahatlığı var
Gösterisinde manevi değerlere yönelik açık bir saldırı gerçekleştiren İslam'la alay eden Dilmaç'ın bir gösterisinden de bundan herhangi ceza almadığını anlattı.
Selin Dilmaç, gösterisi sırasında, "Bu din bizim afyonumuz. Şaka yapıp linç yemedim, hak ettiğim gibi bir hapse girseydim rahatlayacaktım zaten," diyerek cezaya uğramamasını ve sistemin rezilliğini kendi ağzından yüzsüzce anlatma fırsatını olduğunu gösterdi.
Yine bir başka sahnede Egemen Şimşek isimli şahıs, yaptığı konuşmada Kızıldeniz'in yarılması olayı üzerinden Hz. Musa'ya, Yahudilerin baskıları üzerinden de Hz. İsa ile alay etti.
Baran Dergisi
