Şeyh Said ve 46 yoldaşı, 29 Haziran 1925’te Diyarbakır’da idam edildi. Kemalist rejimin İslâmi değerlere yönelik baskılarına karşı direnen Şeyh Said, bir tevhid mücadelesi verdi. Halifeliğin kaldırılması, İslami müktesebatın yok edilmeye çalışılması, medreselerin kapatılması gibi uygulamalarla dinî hayat tasfiye edilmeye çalışıldı. Şeyh Said, bu gidişatı zulüm olarak gördü ve kıyam etti.

1925 Şeyh Said Kıyamı, Pîran’da başladı. Jandarmanın düğün merasimine gelenleri gözaltına almak istemesiyle gerilim tırmandı. Şeyh Said, çatışmadan kaçınmak için yumuşak davransa da, askerlerin zorlamasıyla silahlı çatışmalar başladı.

Silikon Vadisi'nin 'Tekno-Lordları': Milyar dolarlarla siyaseti ve teknolojiyi şekillendiriyorlar
Silikon Vadisi'nin 'Tekno-Lordları': Milyar dolarlarla siyaseti ve teknolojiyi şekillendiriyorlar
İçeriği Görüntüle

İstiklâl Mahkemeleri’nde yargılanan Şeyh Said, kıyamın sebebini açıkça dile getirdi: “Mücadelem Allah ve dini içindir.” İdam edilmeden önce bu sözüyle davasını ilan etti. Kabrinin yeri dahi gizlendi.

Necip Fazıl, "Son Devrin Din Mazlumları" eserinde, rejimin Şeyh Said’i isyana zorladığını, olayın bir kalkışma değil zoraki bir müdafaa olduğunu belirtir. Ona göre Şeyh Said, dine bağlı bir Anadolu evladıydı; ne İngilizlerle işbirliği yaptı ne de etnik ayrılıkçılık peşindeydi. Karşı dururken tek amacı İslâm’ın izzetini korumaktı.

Sonuçta Şeyh Said, mazlum olarak idam edildi.