Terörist İsrail yönetiminin, Gazze’de yaşayan Filistinli sivillerin toplu şekilde bölgeden çıkarılması amacıyla Afrika ülkesi Güney Sudan ile gizli görüşmeler yürüttüğü ortaya çıktı. Söz konusu girişim, İsrail’in uzun süredir gündeminde olan “Gönüllü Göç” planının yeni bir aşaması olarak değerlendiriliyor. Ancak uluslararası hukuk uzmanları ve insan hakları savunucuları, bunun zorla yer değiştirme ve etnik temizlik anlamına geldiğini belirtiyor.
Planın arka planı ve görüşmelerin kapsamı
İsrail hükümeti, Gazze’de aylar süren yıkıcı saldırılar ve ablukalar sonrası kalan sivillerin bölgeden çıkarılmasını hedefleyen bir strateji üzerinde çalışıyor. Bu kapsamda Güney Sudan yönetimi ile doğrudan temas kurulduğu, İsrailli heyetlerin önümüzdeki dönemde başkent Cuba’ya giderek potansiyel yerleşim bölgelerini ve barınma kamplarını inceleyeceği bildiriliyor. Görüşmelerde İsrail’in masrafları üstlenmesi ve yerleşim için altyapı kurulmasına finansman sağlaması da konuşuluyor.
“Gönüllü göç” söylemi ve gerçek niyet
Netanyahu hükümeti, bu planı uluslararası kamuoyuna “gönüllü göç” olarak sunuyor. Ancak Gazze’deki mevcut insani durum, bu göçün gönüllü değil zorunlu olacağı gerçeğini ortaya koyuyor. Açlık, altyapı yıkımı, sağlık hizmetlerinin çökmesi ve sistematik saldırılar, bölge halkını yaşamak için başka bir yere gitmeye mecbur bırakıyor. Bu nedenle uluslararası gözlemciler, İsrail’in kullandığı söylemi “maskelenmiş sürgün politikası” olarak tanımlıyor.
Güney Sudan’ın pozisyonu ve olası motivasyonları
2011’de bağımsızlığını kazanan ancak iç savaş ve siyasi istikrarsızlıkla boğuşan Güney Sudan, hâlen açlık, yoksulluk ve güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Buna rağmen bu tür bir anlaşmanın, İsrail ve ABD ile diplomatik ilişkileri güçlendirebileceği düşünülüyor. Güney Sudan’ın mevcut ekonomik sıkıntıları, dış yardıma bağımlı yapısı ve uluslararası destek ihtiyacı, bu teklife kapı aralayan başlıca nedenler arasında görülüyor.
Bölgesel ve uluslararası tepkiler
Mısır başta olmak üzere birçok Arap ülkesi, bu plana karşı sert tepki gösteriyor. Kahire yönetimi, sınır komşusu olarak büyük bir göç dalgasının güvenlik ve demografi açısından ciddi riskler doğuracağını vurguluyor. İnsan hakları örgütleri ise sivillerin savaş ortamında ülkelerinden çıkarılmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu, zorla yer değiştirmenin Roma Statüsü ve Cenevre Sözleşmeleri kapsamında savaş suçu sayıldığını hatırlatıyor.
Stratejik hedef ve sonuç
İsrail’in Güney Sudan ile yürüttüğü bu görüşmeler, yalnızca insani bir kriz değil, aynı zamanda bölgesel dengeler açısından da kritik bir gelişme olarak öne çıkıyor. Uzmanlara göre, bu tür sürgün politikaları Filistin meselesinin çözümünü imkânsız hale getirecek, bölgede yeni çatışma alanları oluşturacak ve uluslararası toplumun güvenilirliğini daha da zedeleyecek.




