Ekonomistlere göre, yılın ilk yarısında doların değer kaybetmesindeki ana etken, ABD'nin başta Çin olmak üzere, Avrupa Birliği ve diğer geleneksel müttefikleriyle girdiği ticaret anlaşmazlıkları oldu. Trump yönetiminin milyarlarca dolarlık ithal ürüne ek gümrük vergileri getirmesi, küresel tedarik zincirlerinde bozulma endişelerini tetiklerken, ABD ekonomisinin büyüme görünümüne ilişkin soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
Haberde yer alan grafik (aşağıda), yılın ilk yarısındaki bu dalgalı ve aşağı yönlü seyri açıkça ortaya koyuyor. Özellikle ticaret müzakerelerine ilişkin olumsuz haber akışının yoğunlaştığı dönemlerde dolarda sert satış baskılarının yaşandığı gözlemlendi.
Yatırımcı Güvenli Liman Arayışında Farklı Adreslere Yöneldi
Geleneksel olarak küresel belirsizlik dönemlerinde "güvenli liman" olarak görülen ABD doları, bu kez krizin merkezinde yer alan tarafın ABD olması nedeniyle bu özelliğini kısmen yitirdi. Piyasa analistleri, yatırımcıların, ABD'nin ticaret politikalarının küresel ekonomi üzerindeki olası olumsuz etkilerinden korunmak amacıyla Japon yeni, İsviçre frangı gibi diğer güvenli liman para birimlerine ve altına yöneldiğini belirtiyor.
Bu durum, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) da para politikası üzerinde baskı oluşturdu. Ticaret savaşlarının ekonomik aktiviteyi yavaşlatabileceği beklentisi, Fed'in faiz artırım döngüsünü sonlandırıp faiz indirimlerini gündemine alabileceği spekülasyonlarını güçlendirdi. Faiz indirimi beklentisi de doların diğer para birimleri karşısında cazibesini yitirmesine neden olan bir diğer önemli faktör olarak öne çıktı.
G7 Zirvesi'nde Bile Tansiyon Yüksek
Başkan Trump'ın korumacı politikaları, sadece rakipleriyle değil, aynı zamanda G7 gibi platformlarda bir araya geldiği müttefikleriyle de ilişkilerde gerilime yol açtı. Zirvelerde yaşanan diplomatik anlaşmazlıklar, küresel ticaret sisteminin geleceğine dair endişeleri daha da artırdı ve piyasalardaki satış baskısını derinleştirdi.
Uzmanlar, ticaret savaşlarına ilişkin belirsizliklerin devam etmesi halinde, ABD doları üzerindeki baskının sürebileceği ve küresel piyasalardaki volatilitenin yüksek seyrini koruyacağı uyarısında bulunuyor.