Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkan Yardımcısı JD Vance, İsrail'e gerçekleştirdiği kritik ziyaretin sonunda, Tel Aviv yönetiminin işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak etme tasarısını Meclis'ten (Knesset) geçirmesine yönelik son derece sert ifadeler kullandı. Bu gelişme, iki müttefik ülke arasındaki ilişkilerde alttan alta süregelen stratejik gerilimin su yüzüne çıkması olarak yorumlandı.
Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında konuşan Vance, tasarının kendi ziyareti sırasında oylanmasının zamanlamasına dikkat çekerek, bunu "kişisel bir hakaret" olarak kabul ettiğini belirtti.
Vance, "Eğer bu bir siyasi şovsa, çok aptalca bir hamleydi. Batı Şeria, İsrail tarafından ilhak edilmeyecek. Trump yönetiminin politikası budur ve bizim siyasetimiz bu yönde olmaya devam edecek. Eğer birileri sembolik oylama yapmak istiyorsa yapabilir ama bu durumdan memnun değiliz," ifadelerini kullanarak Washington'un tavrını net bir şekilde ortaya koydu.
Tartışmalı Oylama ve Anlık Tepki
İsrail Meclisi, çarşamba günü yapılan ön oylamada, uluslararası hukuka aykırı olarak inşa edilen Yahudi yerleşimlerinin ilhakını öngören yasa tasarısını 24 "hayır" oyuna karşı 25 "evet" oyuyla kabul etmişti. Tasarının yasalaşabilmesi için Meclis'te üç farklı oturumda daha onaylanması gerekiyor.
Ancak Vance'ın tepkisi, oylamanın sembolik niteliğinin ötesinde, Washington'un bu tür adımlara olan sabrının tükendiğini gösterdi. Vance, İsrail Meclisi'ndeki hamlenin "garip" ve pratikte karşılığı olmayan "siyasi bir gösteri" olduğunu vurgulayarak, bu tür tek taraflı adımların ABD'nin bölgedeki daha geniş stratejik çıkarlarını baltaladığını ima etti.
"Önce Amerika" Doktrini ve Değişen Müttefiklik Anlayışı
Analistlere göre Vance'ın bu sert çıkışı, münferit bir diplomatik anlaşmazlıktan çok daha derin bir anlam taşıyor. Bu durum, Trump yönetimi içinde ve genel olarak Amerikan muhafazakar hareketinde süregelen ideolojik bir mücadelenin en önemli cephelerinden birini oluşturuyor: ABD'nin ulusal çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan "ulusalcı" kanat ile İsrail'e koşulsuz desteği Amerikan dış politikasının değişmez bir unsuru olarak gören geleneksel "küreselci" veya "uluslararasıcı" kanat arasındaki ayrışma.
Vance'ın temsil ettiği "Önce Amerika" ulusalcılığı, tüm dış politika angajmanlarını ve müttefiklik ilişkilerini ABD'nin somut çıkarları süzgecinden geçiriyor. Bu yaklaşıma göre, ABD'nin ana stratejik odağı Çin gibi büyük güç rakipleri olmalıyken, Batı Şeria'nın ilhakı gibi adımlar ABD'yi maliyetli, sonu gelmeyen ve ana hedeflerinden saptıran bölgesel bir bataklığa çekme riski taşıyor.
Vance'ın tepkisi, bu yeni doktrin çerçevesinde İsrail'in artık bir "istisna" olarak görülmediğinin altını çiziyor. Washington, müttefiklerinden, ABD'nin küresel stratejisini karmaşıklaştıracak iç siyasi hamlelerden kaçınmalarını beklediği mesajını net bir şekilde veriyor.
Netanyahu Yönetiminin İkilemi ve Gelecek
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, aşırı sağcı ve fanatik yerleşimci grupların baskısı altındaki koalisyon hükümetini bir arada tutma çabasıyla bu tür adımlara göz yumduğu biliniyor. Ancak Knesset'te yapılan bu sembolik oylama, Netanyahu'yu en önemli müttefiki olan ABD ile karşı karşıya getirmiş durumda.
ABD Başkan Yardımcısı Vance'ın kamuoyu önünde yaptığı bu uyarı, Trump yönetiminin ikinci döneminde ABD-İsrail ilişkilerinin "koşulsuz destek" döneminden, "karşılıklı stratejik çıkarlara dayalı" daha pragmatik bir zemine kayabileceğinin en güçlü sinyali olarak değerlendiriliyor.




