Avrupa kamuoyunda terörist İsrail'e yönelik destek, son yılların en düşük seviyesine geriledi. YouGov'un Mayıs 2025'te Almanya, Fransa, Danimarka, İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık'ta gerçekleştirdiği ankete göre, bu ülkelerde İsrail'e olumlu bakanların oranı %13 ila %21’de değişiyor. Olumsuz görüş bildirenlerin oranı ise %63 ila %70’de seyrediyor.
Net destek oranları Almanya'da -44, Fransa'da -48, Danimarka'da -54, İtalya'da -52, İspanya'da -55 ve Birleşik Krallık'ta -46 olarak ölçüldü. Bu rakamlar, 2016'dan bu yana yapılan ölçümlerde en düşük seviyeler olarak kayda geçti.
İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırımının orantılı olduğunu düşünenlerin oranı ise yok denecek kadar az. Bu görüşü paylaşanların oranı İtalya'da %6, İspanya ve Birleşik Krallık'ta %12, Danimarka'da %13, Almanya'da %14 ve Fransa'da %16’da kaldı. Aynı zamanda katılımcıların %18 ila %33'ü Filistin'e daha fazla sempati duyduğunu belirtirken, İsrail'e sempati duyanların oranı %7 ila %18’de kaldı. Bu tablo, Filistin lehine kamuoyu dönüşümünü açıkça ortaya koyuyor.
Bu değişim, İsrail'in Gazze'deki askeri katliamının yol açtığı ağır sivil kayıplar ve büyüyen insani krizle ilişkilendiriliyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 54 binden fazla Filistinlinin şehit edildiği belirtiliyor. Kamuoyundaki bu dönüşüm, Avrupa’daki hükümetlerin İsrail'e yönelik politikalarını da baskı altına almış durumda. Örneğin Almanya’da hükümet yetkilileri, İsrail’e yönelik silah ihracatının yeniden gözden geçirilebileceğini belirtiyor.
Avrupa kamuoyunun bu radikal dönüşümünün yalnızca anket verileriyle sınırlı olmadığı görülüyor. Belçika’da 400 yazar, İspanya’da ise 300 edebiyatçı, hükümetlerine hitaben kaleme aldıkları açık mektuplarda İsrail’in "soykırımcı" olarak tanınmasını talep etti. Birçok sanatçı da İsrail’i protesto etmek amacıyla uluslararası festivallerden çekildi. Bu gelişmeler, Batılı liderlerin suskunluğuna rağmen halk nezdinde İsrail’e yönelik sabrın tükendiğini ortaya koyuyor. İsrail'in Gazze'deki katliamlarının meşruiyetini yitirmesi, yalnızca bölgesel değil, küresel bir vicdan uyanışına da işaret ediyor. Artan tepkiler, sadece İsrail’in değil, Batı'nın çifte standartlı Orta Doğu politikalarının da sonuna yaklaşmakta olduğuna dair güçlü bir işaret taşıyor.