Haberler

Batı medyası İsrail soykırımını “sahte haber”le örtüyor

Gazze’de iki yılı aşkın süredir devam eden soykırım, Batı medyasının işbirliğiyle sürüyor. Filistinli gazeteciler katledilirken, Batılı haber merkezleri İsrail’in uydurduğu yalanları manşetlere taşıyarak bu suçun ortağı oluyor.

Abone Ol

İsrail’in yalan üzerine kurulu propagandası

Gazze’de yüzbinlerce sivilin açlığa, susuzluğa ve bombalara mahkûm edilmesi, başından beri “uydurulmuş hikâyeler”le örtüldü. İsrail ordusu ve siyasileri, kamuoyunu etkilemek için “bebeklerin kafasının kesilmesi”, “toplu tecavüzler”, “fırınlarda yakılan bebekler” gibi korkunç ama doğrulanmamış iddialar üretti.

Bu iddialar, Batı medyasında sorgulanmadan yayımlandı. Ardından aynı kalıplar hastaneler, doktorlar ve gazeteciler için devreye sokuldu: Her biri “Hamas’ın ajanı” olmakla yaftalandı, hedef hâline getirildi.

Gazetecilerin sistematik hedef alınması

Son 22 ayda Gazze’de 240’tan fazla gazeteci öldürüldü. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan Afganistan’a kadar tüm büyük savaşlarda ölen gazetecilerin toplamından fazla.

Al Jazeera muhabiri Enes el-Şerif’in öldürülmesi bunun sembolüdür. Yıllarca kamera önünde çalışan, haberleriyle dünya kamuoyunu bilgilendiren Şerif, İsrail tarafından “Hamas roket tugayı komutanı” ilan edildi. Kanıt yoktu, yalnızca sahte belgeler vardı. Buna rağmen Almanya’da Bild gazetesi “Gazeteci kılığında terörist öldürüldü” manşeti attı; BBC, İsrail’in açıklamalarını sorgulamadan yayınladı.

Gazetecilerin öldürülmesi, hakikatin infazı çabasıdır. İsrail, gerçeği anlatan gözleri ve dilleri susturmak için doğrudan ölüm makinesi işletiyor.

“Meşrulaştırma hücresi”: Hasbara Endüstrisi

+972 News’in ortaya çıkardığına göre, İsrail 7 Ekim 2023’ten sonra özel bir propaganda birimi kurdu: Meşrulaştırma Hücresi. Bu birimin görevi:

  • Batı medyasına sahte belgeler servis etmek,

  • Gazetecileri ve doktorları “terörist” olarak yaftalamak,

  • Soykırımı meşrulaştıracak bir dil inşa etmek.

Bu hücre, “kanıt üretme” adı altında sahte belgeler düzenledi. Bir muhabiri 10 yaşındayken “askerlik rütbesi almış” gösterecek kadar basit sahtecilikler bile kullanıldı.

Hasbara yalnızca Tel Aviv’de değil; Washington ve Londra’da da yankı buldu. Çünkü Batı medyası, İsrail’in ürettiği her yalanı gönüllü olarak taşıdı.

Batı medyasının suç ortaklığı

BBC’nin Gazze muhabirleri yoktu çünkü İsrail onları içeri sokmadı. Bunun yerine Filistinli gazetecilerin haberleri görmezden gelindi; Batılı muhabirlerin yorumları öne çıkarıldı.

BBC’nin News at Ten programı, Enes el-Şerif’in öldürülmesini şu şekilde yorumladı:

“Orantılılık meselesi var. Sadece bir gazeteciyi hedef alırken beş gazeteciyi öldürmek haklı mı?”

Bu soru, İsrail’in temel yalanını kabul ediyor: Gazetecinin “hedef alınabileceğini”… Böylece cinayet, tartışmalı bir “orantı meselesi”ne indirgeniyor.

Piers Morgan örneği: Medyanın çifte standardı

Batı’da popüler televizyon figürleri de İsrail’in söylemini yeniden üretiyor. Piers Morgan, Al Jazeera yönetmeni Jamal Elshayyal’i programına çıkardı, ama tartışmayı Filistinli gazeteciyi Hamas’ı kınamaya zorlamaya indirdi.

İsrail’in soykırımı kınanmadı. Gazze’de gazeteciler infaz edilirken, Morgan ve benzeri medya yüzleri Filistinlilere “ideolojik yeterlilik testi” uyguladı: Ancak Hamas’ı kınarlarsa söz hakkı tanındı.

Bu, Batı medyasının sömürgeci bakış açısının özüdür: Arap gazetecilerin hayatı ve haberciliği ancak Batı’nın siyasi onayını aldığında değerli sayılır.

Soykırımın planlı olduğu itirafı

İsrail’in yalanları artık kendi generalleri tarafından açığa vuruluyor. Ordunun üst düzey ismi Aharon Haliva, sızan bir ses kaydında şunu söyledi:

“7 Ekim’de öldürülen her bir kişi için 50 Filistinli ölmeli. Çocuk olmaları fark etmez.”

Bu, soykırımın başından beri planlı olduğunu gösteriyor.

Nitekim İsrail ordusunun kendi verileri, Gazze’de öldürülenlerin %80’den fazlasının sivil olduğunu doğruladı.

Batı’nın sessizliği soykırımı uzatıyor

İsrail’in amacı, Batı’nın desteğini kaybetmeden Gazze’yi yıkmayı sürdürmek. Meşrulaştırma hücresi tam da bu yüzden var. Batı medyası bu propagandayı yaydığı sürece, Washington silah sevkiyatını sürdürüyor, Avrupa ise diplomatik kalkan oluşturuyor.

Gazze’de ölü sayısı yüz binleri bulurken, Batı kamuoyunun zihni hâlâ “gerçek ölü sayısı abartılıyor mu?” sorusuna kilitleniyor. İşte dezenformasyonun gücü bu: Soykırım gerçeğini tartışma konusu hâline getirmek.

Soykırımın maskesi Batı medyasıdır

İsrail Gazze’de soykırım yapıyor. Fakat bu suçu görünmez kılan, Batı’nın medya aygıtıdır. Yalanları manşete taşıyan, Filistinli gazetecilerin ölümünü “orantılılık” diye tartışmaya indiren, gerçeği itibarsızlaştıran Batılı medya, suça ortaktır.

Bugün ortada iki tür gazetecilik var:

  • İsrail’in hasbara merkezlerinde üretilen sahte haber gazeteciliği,

  • Ölüm pahasına hakikati aktaran Filistinli gazetecilik.

Tarih, hangisinin insanlığın vicdanında yaşayacağını gösterecek.

Kaynak: Middle East Eye

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }