31 Mayıs 2010'da Gazze’ye insani yardım taşımak üzere yola çıkan Mavi Marmara gemisine, uluslararası sularda yapılan terörist İsrail saldırısı, yalnızca hukuka aykırı bir askeri operasyon değil, doğrudan İslâm dünyasına yöneltilmiş ideolojik bir meydan okumaydı. Saldırıda 10 kişi şehit edildi, onlarca kişi yaralandı. Ama asıl sarsılan, Batı'nın “dokunulmaz” zannettiği siyonist imaj oldu.

Mavi Marmara sadece abluka altındaki bir toprak parçasına ulaşma gayesi değil, dünya sistemine karşı İslâmî bir reddiyedir. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'nun “1999 Kurtuluş Yılı” çıkışıyla başlattığı süreç, ferdî ruhun tarihî gidişata yön verişini esas alır. Mavi Marmara ise bu çıkışın cemiyet planında hissedilir hale geldiği ilk küresel yankılardandır.

Terörist İsrail'in saldırısı, dünya kamuoyuna “barış” söylemleriyle sunduğu maskeyi düşürmüştür. Ancak saldırıya verilen tepkiler, esas meseleyi gözden kaçırmamalı: Burada mesele, yalnızca uluslararası hukuk değildir. Burada mesele, hak ve batılın cepheleşmesidir. İsrail'in fiili müdahalesine karşılık, Mavi Marmara'daki sivil direniş, şehadeti göze almış bir kararlılığın ilanıdır.

Bu gemideki yolcular, sıradan aktivistler değildi. Yardım değil, duruş taşıyorlardı. Onlar; İslâmî mücadelenin fiilî karşılığı, zalime doğrudan müdahale kararlılığıydı. İşte tam bu noktada Mavi Marmara, bir gemi olmanın ötesine geçti.

Bugün hâlâ bu davaya zarar vermek isteyen iç ve dış unsurlar, Türkiye’deki karar mekanizmaları üzerinde etki kurmaya çalışıyor. Mahkeme süreçlerinde gösterilen tavizkâr duruşlar, yalnız hukukun değil, iradenin de teslim alınmak istendiğini gösteriyor. Ama mesele yalnızca mahkeme salonlarında çözülmez. Çünkü mesele bir adalet meselesi değil sadece; bir hakimiyet meselesidir.

Mavi Marmara davası, Türkiye’nin kendi medeniyet iddiasını yeniden kurma iradesinin işaret fişeğidir. Bu iddianın karşısında kim duruyorsa, küresel tahakkümün yerli uzantısıdır. Bugün Gazze’de yaşanan her katliamda, Mavi Marmara'nın şehitleriyle birlikte yükselen ses, yalnızca yas değil; mücadele çağrısıdır.

Bu çağrıya sırt dönen, tarihe de, kendi hakikatine de yabancılaşır.

Mesele yardım değil, yöneliştir. Mesele şehadeti göze alarak yürümektir.

Müjdelenen fethin 572'nci yılı
Müjdelenen fethin 572'nci yılı
İçeriği Görüntüle