Çin yönetiminin Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerine yönelik sistematik baskıları, dini ve kültürel yaşamı her geçen gün daha da kısıtlıyor. 2025 yılı Kurban Bayramı'nda da bu baskılar devam etti; Uygur halkı bayramı kutlayamadı.

Sosyal medyada ve çeşitli haber ajanslarınd paylaşılan bilgilere göre, Çin'in uyguladığı kısıtlamalar nedeniyle bayram namazı kılmak, akraba ziyaretinde bulunmak ve telefonla bayramlaşmak yasaklandı. Toplama kamplarında tutulan yakınlarını ziyaret etmek isteyen Uygur Türkleri, bu taleplerine izin verilmediği için bayramı hüzün içinde geçirdi.

Çin Komünist Partisi'nin İslam'a yönelik saldırıları sadece bayram günleriyle sınırlı değil. Camilerin tahrip edilmesi, dini ibadetlerin yasaklanması ve Uygur Türklerinin inançlarından vazgeçmeye zorlanması gibi uygulamalar, bölgedeki dini özgürlükleri ciddi şekilde ihlal ediyor.

Doğu Türkistan'daki bu insan hakları ihlalleri, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor. Ancak Çin yönetimi, bu eleştirilere rağmen baskıcı politikalarını sürdürmekte kararlı görünüyor.

Çin’in Doğu Türkistan’daki Yer İsimlerini Değiştirme Stratejisi: Kültürel Hafızaya Darbe

Çin yönetimi, Doğu Türkistan’daki (resmî adıyla Sincan) yüzlerce köyün ismini sistematik biçimde değiştirerek, Uygur kültürünü ve İslâmî mirası hedef alıyor. 2009–2023 yıllarını kapsayan kapsamlı bir veri analizine göre; “mazar”, “hoja”, “beg”, “orda” gibi dinî ve tarihî ifadeler köy isimlerinden çıkarıldı, yerlerine rejimin ideolojik söylemini yansıtan “uyum”, “mutluluk”, “birlik” gibi ifadeler yerleştirildi.

Bu uygulama, yalnızca bir isimlendirme değişikliği değil; doğrudan bir kültürel soykırım hamlesidir. Çin yönetimi, Uygurların tarihî hafızasını, kimliklerini ve coğrafi aidiyet duygularını yok ederek, tüm bir toplumu “Çinlileştirme” hedefi doğrultusunda eritmeye çalışmaktadır. Uygur halkı aynı zamanda kitlesel gözaltılar, zorla çalıştırma, dinî yasaklar ve cami yıkımları gibi kapsamlı baskı ve asimilasyon politikalarıyla karşı karşıya bırakılmıştır.

Çin’in bu taktikleri, sadece fiziksel değil kültürel bir işgalin adımlarını göstermektedir. Bir toplumun tarihini, inancını ve kimliğini taşıyan yer adlarının zorla değiştirilmesi, o topluma ait olan her şeyin “yabancı” ilan edilmesidir. Bu bir isim savaşı değil, bir kimlik savaşının parçasıdır. Uluslararası toplumun, özellikle Türkiye, Pakistan, Endonezya ve Suudi Arabistan gibi İslâm ülkelerinin bu vahşet karşısında suskun kalmaması ve açık tavır alması zaruridir.

Türkiye’de kira yükü alarm veriyor!
Türkiye’de kira yükü alarm veriyor!
İçeriği Görüntüle