Almanlar resmi belgelerin yok ettiklerinden kesin rakama ulaşılamamakla beraber, tarihçiler yaklaşık altı milyon Yahudi’nin 2. Dünya Savaşı sırasında öldürüldüğü yazmaktadır.
Holokost travması, Yahudi millet bilincinde derin izler, yaralar, kalıcı hasarlar bıraktı.
İntikam arayışına girdiler…
Holokost’un tekrar etmemesi üzerine sloganlaştırdıkları, çeşitli vakıf, dernek veya kuruluşlarda adına sıklıkla rastladığımız, ‘Never Again – Bir Daha Asla’ doktrini dünyanın rengini, şeklini, seyrini değiştirdi.
‘Never Again’ sloganı zamanla, bilinçaltını hedefleyen psikolojik savunma, saldırı stratejisine dönüştü.
Frankfurt Okulu’nun psikosyal, psikokültürel çalışma metodları, travmayı unutturmamanın toplumsal hafızayı nasıl canlı tuttuğuyla beraber Never Again’e katkılarını takip etmek isteyenlere yol gösterici olabilir.
Adorno’nun ‘Auschwitz’ten sonra şiir yazılamaz’ sözü, travmanın edebiyat, kültür, sanat, sinema hafızasına uyguladığı baskıyı göstermesi bakımından anlamlıdır.
‘Schindler’in Listesi’, ‘Soysuzlar Çetesi’, ‘Piyanist’ türü filmler, Never Again’i kitlelere uygulayan planlı, sistemli çalışmalardır.
Çalışmaların özeti, Siyonizm’in küreselleşmesi, dünyanın Yahudi işgaline hazır hale getirilmesi…
İntikam demiştik…
İntikamı üç farklı koldan hayata geçirdiler; Mahkemeler, gizli eylemler, İsrail devletinin kurulması…
Savaş’tan sonra Almanya’nın Nürnberg Meydanında kurulan uluslararası mahkeme, Nazi liderlerini, Holokost’ta görev yapmış SS subaylarını yargıladı; yirmi dört sanıktan on ikisi idam edildi.
Farklı ülkelerde yüzlerce Schutzstaffel subayı, Nazi işbirlikçileri mahkeme önüne çıkartıldı.
Holokost’tan sağ kurtulan Yahudiler tarafından ‘NAKAM - İntikamcı Nazi Avcıları’ adıyla kurulan örgüt, firari Nazi subaylarının peşine düştü.
NAKAM’ın meşhurlarından Simon Wiesenthal, Nazi Subaylarının yakalanmasına öncülük etti, çoğunu mahkeme önüne çıkarttı.
Kod adı Ölüm Meleği Josef Mengele’nin izini Güney Amerika’ya kadar sürdü. Yakalanamayınca 1979’da Brezilya’da öldürüldü.
NAKAM, şehir su şebekesine zehir karıştırarak milyonlarca Alman’ı öldürmeyi planladı lakin uygulanmadı.
Yerine, esir kamplarında Nazi tutuklularına zehirli ekmek vererek yüzlercesini öldürdüler.
Mengele’den sonra Adolf Eichmann’ın Arjantin’de yakalanıp, Kudüs’te yargılanarak 1962’de idam edilmesi MOSSAD’ın sahneye çıktığı tarihti.
NAKAM’ın mirasını devralan MOSSAD eylemleri, intikam hedefli olmaktan çıkarak, travmanın beslediği kolektif korkuyu bastırmak bahanesiyle gövde gösterisi yapmak üzere eşine az rastlanır işgal, taciz, tecavüz, toplu katliam operasyonlarıyla devam etti.
Dünyadan asıl intikamı devletleşerek aldılar.
"İsrail Devleti’nin 1948’de kurulması, Holokost sonrası güvenlik arayışının anıtlaşmış, somutlaşmış olmasının sevinciyle Yahudi diasporası tarafından kısa sürede bölgenin güçlü askeri aktörü haline getirildi.
İsrail, yalnızca Yahudileri tek bayrak altında toplamayı taahhüt eden ulus – devlet vasfıyla yetinmedi; yayılmacı, işgalci perspektifiyle vaatlerini gerçekleştirirken askeri kapasitesiyle komşularını korkutan, tehdit eden güç olarak Orta Doğu’nun kimyasını bozdu.
Siyonist Yahudi Şeriatının askerî gücü İsrail, Tevrat’ta Yahudilere vaat edildiği öne sürülen Arz-ı Mevud’a ulaşana kadar dünyayı ateşe vermeye devam edecek.
Gazze’nin tamamını işgale başlayan terörist devletin Bilad-Şam’dan sökülüp atılması yalnız Müslümanların değil, Yahudileşmemiş Hıristiyanların güvenliği bakımından dahi önceliklidir.
İnsanlığın Siyonist Yahudi işgalinden kurtulabilmesi, Gazze’nin küllerinden doğacak intikam ruhuyla gerçekleşecektir.
Başlangıç doktrini;
Mirzabeyoğlu’nun yıllar önce ortaya koyduğu tespit;
“Ortadoğu’da İsrail Diye Bir Devlete Yer Yoktur”
Recep Yazgan, Milat Gazetesi