Denilebilir ki hemen hemen geçmiş bütün dinlerde oruç tutma ibadeti şekil, zaman, gaye ve mahiyeti farklı olarak var ola gelmiştir. İslam’ın beş şartından biri olan oruç da hem bedenen hem de ruhen bir ibadet olup kula dünyevi ve uhrevi kazançlar sağlar. Fakat Müslümanlar bu kazançlardan ziyade Allah’ın emretmesi ve farz kılması üzerine oruç tutarlar. Bunun yanında İslam alimleriyle bilim insanları orucun hikmetlerini araştırıp faydalarını sıralamışlardır. Buradaki amacımız orucun farziyetinin hikmetlerine ve belli zaman aralığında aç kalmanın insan üzerinde bedenen ve ruhen etkisine bakmak... Ayrıca oruç ibadetini esas alıp “Aç durunca ne olacak sanki, bu asırda hala oruç mu tutulur?” diyenlere karşı orucun tıbben faydalarının üzerinde durmaktır.

“Oruç tutunuz ki, (madden ve manen) sıhhat bulasınız.” (et-Terğib ve “Terhib, 2/83”.)

Genel bir ifadeyle oruç, belirli zaman aralıklarında yiyecek, içecek veya her iki eylemden uzak durmadır. Doksan bir yaşında ölen İngiltere Başbakanı Winston Churchill oruç tutarak sağlığı korumanın en önemli yönü kendini yemek yemeden alıkoymak olduğunu söylemiştir. Defalarca 24 hatta 48 gün oruç tuttuğu bilinir. Aşırı yemek yemekten dolayı kendisinde oluşan rahatsızlıklarla savaşmanın ve güzelce düşünebilmenin tedavisinin oruç olduğunu söylemiştir. Eski zamanlarda İsveç, İngiltere ve Amerika gibi bazı devletlerde oruçla tedavi yurtları vardı ki buralara gidenler normal olarak üç hafta yatılı kalıyorlardı. Bu gibi tedavi yurtlarında kalanlar oruç müddetinin sonunda değil kendilerini aç zayıf hissetmek, bilakis Amerika’nın meşhur yazarlarından Upton Scinclair’in dediği gibi kendilerini daha sıhhatli ve eskisinden birkaç yaş daha gençleşmiş buluyorlardı. (Etik, 1972) Oruç, hastalıklı vücuda şifa, zihne de berraklık verir. Kalp hastalıkları riskini azaltan, dengeli kilo vermeyi kolaylaştıran diyet gibi fiziksel sağlığa olumlu etki eden pek çok davranış dinler tarafından teşvik edilmiştir. Sağlık uzmanları, bedendeki zehri oruçtan daha iyi atacak bir şeyin olmadığı kanaatindedirler. Yaşadığımız çağda gereğinden fazla gıda alıyoruz veya aldığımız gıda kimi zaman bedenimizin ihtiyacını karşılamıyor. Bundan dolayı midemizin hazmedemediği gıdalar vücutta hantallaşma, yorgunluk ve diğer hastalıklara sebep oluyor. Nasıl ki bütün gün insan, bedeniyle dimağiyle çalışıp sonra akşam olunca enerji ve güç toplamak için uykuya dalıyorsa, bedenimizin de dinlenmeye, gıdaların hazmedilmeye ve enzimlerin, yağların yenilenmesine ihtiyacı vardır. Martin isimli Alman mütehassısı diyor ki: “Bugün birçok kimsenin asabi hastalığa tutulmasının sebebi, beyin hücrelerinde dolaşan kanın gıdai zehirlerle bulaşmış olmasıdır.” Cuelpa isimli Fransız doktor insanlardaki hastalığın 4/5’inin gıdai maddelerin mide ve bağırsaklarda ekşimesinden kaynaklandığını söyler. Orucun sağlıklı olduğunu tespit ederek 2016’da Nobel Tıp Ödülü kazanan Japon biyolog ve bilim adamı Yoshinori Ohsumi orucun insan sağlığına iyi geldiğini bilimsel olarak tespit etti. Çığır açan bu araştırmaya göre üç günlük oruç yaşlılarda bile vücudun bağışıklık mekanizmasını komple yenileyerek vücudun dinçleşmesini sağlıyor.

Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu aç kalma durumunda vücutta şunları gözlemlediğimizi söyler: “Kan şekeri düzeyinde düşme olur. Kan, insülin düzeyinde düşmeye başlıyor. Vücuttaki şeker depoları tükenince metabolizma yağ yakma moduna giriyor. Bununla beraber gençlik genleri denilen “sirtuinler” aktive olarak gençlik hormonu “somatotropin” salgılamasına neden oluyor.” Vücutta bulunan Lizozom isimli hücre ise belirli dönemlerde DNA’sı bozulmuş yaşlanmış proteinleri yemek, bunları enerji olarak kullanmak ve yenilenmesini sağlamaktadır. İnsanın bir müddet aç kalmasıyla sadece zehirli maddeler vücuda girmemekle kalmaz aynı zamanda vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar. Buna bir nevi vücudun tazelenmesi denilebilir. Bedenimiz önce kandaki yağları daha sonra karaciğerlerimizde birikmiş yağları enerji olarak kullanmaya başlar. Böylelikle karaciğer yağlanması da azalır. Enflamasyon* baskılanır. Bağışıklık sistemi güçlenir. Sağlıklı kilo verilir. Gençlik genleri harekete geçerek gençlik hormonları salgılanır. Çoğu zaman vücuttaki kabarcıklar, urlar, yüzdeki sivilceler, fazla ve zararlı yağlar ortadan kalkar. Normal zamanlarda kalp her dakikada bir 70, her yirmi dört saatte 100.800 defa çarpmaktadır. Oruç anında kalp gıdai maddelerin hazmedilmesine yardım etmeyeceğinden dakikadaki kalp çarpıntısı 60, günlük kalp çarpıntısı ise 86.200’e düşüyor. Yani 14.300 defa kalp daha az çarpmaktadır. (Etik, 1972) Ayrıca oruç sebebiyle sigara ve alkol tüketilmemesi de önemli kazançlar arasındadır. Oruç beden ile yapılan bir ibadet olmasının yanında güçlü bir irade ve nefis terbiyesi gerektirir. Hem fiziksel hem de ruh sağlığı açısından önemli fonksiyonları vardır. Ruh sağlığı açısından orucun şükür, empati, alçakgönüllülük, yardımseverlik, iyimserlik, sosyalleşme vb. gibi psiko-sosyal açıdan pozitif fonksiyonları bulunmaktadır. Yine oruç, bireye olumsuz hadiselerin üstesinden gelme/başa çıkma becerisi kazandırır. Nitekim orucun en önemli fonksiyonlarından birisi de bireye sabır kazandırmasıdır. Oruç ibadetinin, bireyde müspet bir kişilik özelliği olarak diğerkâmlık ve cömertliğin gelişmesinde de oldukça etkili olduğu söylenebilir. (Çınar, 2021)

Fransız Profesör Pier Mulen diyor ki: “İslam dünyasının en yararlı kurumlarından biri oruçtur. Oruç, bedenin hem fizikî, hem ruhî dinlenişidir. Dokuları temizler, birikmiş toksinleri, zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini dinlendirirler. Hristiyan dininde orucun olmaması büyük bir kayıptır. Aslında insanların her hafta bir gün oruç tutmaları, başka bir deyimle diyet etmeleri ve sadece meyve suyu içmelerinde büyük yarar var. Böylece vücut, doku ve organlarındaki zehirleri atar, beden dinçleşir.” Orucun daha nice faydaları vardır ki bilim dünyasında bunlar delillendirilmiştir. Fakat diğer ibadetler gibi orucu da Müslümanlar olarak birtakım menfaatler elde etmek için değil Allah’ın emri olması ve O’nun rızasını kazanmak için tutarız. “Kim inanarak ve mükafatını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Savm: 6) Yukarıda geçen bazı ifadelerimi belirginleştirerek söylemek isterim ki oruç sadece aç, susuz kalma olayı veya daha sağlıklı olmak için perhiz yapmak değildir. İnsanı kötü alışkanlıklardan temizleyen, iyi huylar kazandıran bir ahlâk eğitimidir. İnsanı olgunlaştırmak ve ahlaklı bireylerin yetişmesine olanak sağlamaktadır. Yani oruç kalkandır. (Müslim, Sıyam, 162) Ve biz Müslümanlar orucu hepsinden öte, Allah’ın emri olduğu için tutarız.

Dipnotlar:

*Mikroplara, ölü hücrelere ve zararlı maddelere karşı bağışıklık sisteminin kullandığı önemli savunma yöntemidir.

Kaynakça:

Kahraman Abdullah (2015). “İbn Arabi’nin Bakışıyla Oruç ve Esrarı.”  Ramazan ve Oruç. Ümraniye Belediyesi. Belikan Basım. Haziran, İstanbul.

Cilacı Osman (1978). “Semavi Dinlerde Oruç. Diyanet Dergisi.” Cilt XVII. Sayı 3, s. 192-208.

Çelikkaya Hasan (1969). “Ramazan ve Oruç.” İslam Medeniyeti. 2/24.

Hamidullah Muhammed. “Niçin Oruç Tutarız?.” Diyanet İşleri Reisliği 1960 Yıllığı.

Etik Arif (1972). “Sağlığın En İyi Çaresi Oruç.” İslam Medeniyeti, 3/25.

Çınar Mehmet (2021). “Oruç İbadetinin Ruh Sağlığı Üzerine Etkisi: Deneysel Bir Araştırma.” Hitit İlahiyat Dergisi, (Aralık, 2021) 20/2.

Özbuğday Şükrü. “Oruç ve Hikmetleri.” www.dergi.diyanet.gov.tr

www.islamansiklopedisi.org.tr

www.dergipark.org.tr

Aylık Baran Dergisi 2. Sayı, Nisan 2022.

Fatma Kolaç