Venezuela ile dayanışma cephesi genişliyor
Venezuela ile dayanışma cephesi genişliyor
İçeriği Görüntüle

Filistin’e insani yardım amacıyla 600 ton et alımı yapmak isteyen bir kişinin, kendilerini Brezilyalı bir firma olarak tanıtan şahıslar tarafından yaklaşık 300 bin dolar dolandırılmasıyla ilgili yürütülen soruşturmada 4 şüpheli gözaltına alındı; bunlardan 3’ü tutuklandı. Filistin meselesi etrafında türeyen en ağır ahlâksız vakalardan biri olarak bu hadise, mazlumun acısını bile sömüren adi bir çürümüşlüğü gösterdi.

300 bin dolara yakın para aldılar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Dolandırıcılık Büro Amirliği ve İstihbarat Şube ekipleri, mağdurun Filistin’e gönderilmek üzere büyük çaplı et temini için şüphelilerle e-posta yoluyla irtibat kurduğunu tespit etti. Yapılan çalışmalarda, 600 ton et alımı karşılığında 296 bin 368 doların şüphelilere ait banka hesaplarına aktarıldığı belirlendi.

Paranın bir kısmının Kadıköy’deki bir bankadan çekildiği ortaya çıkarken, güvenlik kamerası görüntülerinde bir şüphelinin çantayla bankadan ayrıldığı net biçimde görüldü. Teknik ve fiziki takibin ardından şüphelilerin Bursa’ya kaçtığı belirlendi ve düzenlenen operasyonla tamamı yakalandı. İstanbul’a getirilen şüphelilerden 3’ü tutuklandı, biri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerin mağdurun maddi zararını daha sonra karşılaması, işlenen fiilin mahiyetini hafifletmedi.

Sıradan dolandırıcılık değil mazlumun acısını suistimal eden namertlik

Çünkü bu hadise, klasik anlamda bir “para dolandırıcılığı” değildir. Burada istismar edilen şey para değil, Filistin’de süren soykırımın ve katliamların acısıdır. Bombalar altında can veren şehitlerin hatırası, açlıkla boğuşan çocukların hali ve bu zulme kayıtsız kalmayan insanların yardım iradesi hedef alınmıştır. Filistin’in kanı, bir kez daha fırsatçıların elinde ticaret malzemesine çevrilmiştir.

Bu tür fiiller, Filistin halkına verilen en büyük zararlardan biridir. Çünkü yardım etmek isteyen insanın zihnine şüphe düşürür, hayır yollarını bulandırır, mazluma uzanan eli geri çeker. Terörist İsrail’in bombayla yıkamadığını, bu namertlikler güveni çürüterek yıkar. Bu yönüyle söz konusu suç, yalnızca mağduru değil, doğrudan toplumsal vicdanı hedef alır.

Halkın iyilik duygusunu istismar etmek, mazlum bir coğrafyanın acısını kazanç kapısına çevirmek; adli bir suç değil, kanı bozukluktur. Bu yüzden bu fiilin “nitelikli dolandırıcılık” başlığı altında sıradanlaştırılması kabul edilemez. Böyle bir namertliğin cezası da normal ölçülerle değil, işlenen alçaklığın ağırlığıyla katmerli şekilde ödetilmelidir.

AA, Baran Dergisi