Yaklaşık 1 yıldır devam eden saldırılarda başta çocuk ve kadınlar olmak üzere Gazze'de çok sayıda kişi bir ya da birden fazla uzvunu kaybederek sakat kaldı.

Saldırılarda hastaneler ile rehabilitasyon ve protez merkezlerinin hizmet dışı kalması, sınır kapılarının 5 aydır kapalı olması nedeniyle tıbbi ekipman ve malzeme girişinin olmaması da uzuvlarını kaybeden Filistinlilerin tedavi sürecini zorlaştırıyor. 

Bu durumdaki Filistinlilerde geleceğe dair kaygı hali oluşuyor.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah kentinde bulunan Aksa Şehitleri Hastanesi'nde uzvunu kaybetmiş ve tedavi gören çok sayıda Filistinli bulunuyor. "Kendilerine neden sakat kaldım" sorusunu soran bu Filistinliler, ampüte edilen uzuvlarının yerine protez uzuvların takılmasını ve normal hayatlarına dönmeyi istiyor.

Saldırılar onları bir anda yaşantılarından kopardı

Bunlardan birisi de Kudüs Açıköğretim Üniversitesi sosyal bilimler öğrencisi Esil Ebu Tıhan (20). Temmuz ayında İsrail'in düzenlediği saldırı sonucu iki bacağını da kaybeden Ebu Tıhan, "Artık yürüyemiyorum, okuluma devam edemiyorum. Saldırıda annemi, babamı ve kardeşimi de kaybettim, 2 kardeşim kaldı. Gençliğimin baharında bu hale geldim. Neden başıma bunların geldiğini soruyorum. Protez bacak takılmasını ve normal hayatıma dönmeyi istiyorum." dedi.

Hastanede tedavi gören bir diğer Filistinli ise karateci Kerim Sabit (14). Pek çok müsabakaya katılan ve madalyaları olan Kerim, İsrail'in saldırısında 2 bacağını da kaybettiği için artık hareket edemiyor.

Duyduğu ağrının şiddetinden konuşmakta bile güçlük çeken Sabit, "Çok üzgünüm. 7 Ekim'den önce dışarı çıkıyordum, karateye devam ediyordum. Arkadaşlarım vardı, onlarla gülüp oynuyorduk şimdi hiç bir şey yapamıyorum. Çok ağrım var, bacaklarım, sırtım ve kollarım ağrıyor. Gazze dışına çıkıp tedavi olmayı, eski hayatıma ve karateye dönmeyi istiyorum." ifadesini kullandı.

"Bana bacaklarım nerde dediğinde ne cevap vereceğim"

Eylül'ün başında ailelerinin evini hedef alan İsrail saldırısı sonucu 2 bacağını kaybeden Hanan (3) ile bir ayağını kaybeden Misk (21 aylık) kardeşlerin halası Şifa Dukki ise her şeyden habersiz olan yeğenlerinin ileride yaşayacakları sıkıntı ve bunalımlarla nasıl mücadele edeceğini düşünüyor.

Kız kardeşlerin anneleri Şeyma saldırıda öldüğü için onlara şuan kendisinin baktığını söyleyen Dukki, Misk'in savaş sırasında yürümeye başladığını ancak şimdi ayağını kaybettiğini, Hanan'ın durumunun ise daha da kötü olduğunu, kalın bağırsaklarındaki deliğin kapatılması için ameliyat geçirdiğini kaydetti.

"Hanan sürekli 'anne gel neden gelmiyorsun' diyerek ağlıyor. 'Beni anneme götür' diyor. Hanan hep annesini sayıklıyor. 20 gün oldu, annesini görmedi. 3 yaşındaki bir çocuğa annesinin öldüğünü nasıl anlatayım. 'Bacaklarım nerde neden herkes yürüyor ben yürüyemiyorum' diye sormasından da korkuyorum. Bunlar benim boyumu aşan sorular. 'Annem nerde' diye soruyor, gelecek diyorum kandırıyorum. 'Bacaklarım nerde' diye sorduğunda ne diyeceğim." diyen Dukki, yaşadığı çaresizliği dile getirdi.

"Yaralıları, ampüteye ikna etmek gerekiyor"

Şifa Hastanesi Ortopedi bölümünde çalışırken bu hastanenin hizmet dışı kalması nedeniyle Aksa Şehitleri Hastanesi'ne geçen ortopedi uzmanı Muhammed Şahin, acil servise gelen yaralı ve çocukların doğrudan vurulmaları nedeniyle uzuvlarını ya tamamen ya da kısmen kaybettiğini ve ampüte edildiklerini, bazen de iltihaplanma, damar ya da derin doku kayıpları nedeniyle bu işleme başvurmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Bazı yaralıların uzuvları tamamen kopmuş bir şekilde geldiğini ancak onları ampüteye ikna etmek gerektiğini belirten Şahin, "Burada ortopedi, kalp damar, fizik tedavi, psikiyatri gibi pek çok bölümün birlikte hareket etmesi gerekiyor. Yaralının fiziksel ve psikolojik olarak ampüteye hazır olması lazım. Bu komplike bir iş, başarılı bir operasyon gerçekleştirmek ve sonrasında da yaralının hem psikolojik hem de fiziksel olarak iyileşmesi için istişarede bulunmak gerekiyor." dedi.

Günde 10 kişi ampüte ediliyor

Uzuvlarını kaybedenlerin fiziksel ve psikolojik destek ve rehabilitasyona ihtiyacı olduğunu ancak saldırılar nedeniyle Gazze'deki fizik tedavi ve protez merkezlerinin yıkıldığını kaydeden Şahin şöyle devam etti:

"Gazze genelinde günde 10 ampüte işlemi gerçekleştiriyoruz. Bunlardan yaklaşık 3'ü Aksa Şehitleri Hastanesi'nde gerçekleşiyor. Ampüte yapacağımız çocuk ve yaralıyı, bunun onun yararına olduğuna ikna etmeye çalışıyoruz. Ampüteyi, kurtarabileceğimiz bir şey kalmadığında yapıyoruz. Yaralılara, iltihabın ve zehirli maddelerin vücuda yayılmaması için bunu yapmamız gerektiğini söylüyoruz."

Şahin, Refah Sınır Kapısının neredeyse 5 aydır kapalı olması nedeniyle Aksa Şehitleri Hastanesinde platin gibi malzemelerin bulunmadığını ve şuan hastanede sadece yaralıların hayatlarını kurtarmaya odaklandıklarını, protez ameliyatları gerçekleştiremedikleri için tedavilerini tam olarak tamamlayamadıklarını dile getirdi.

Şahin, Sağlık Bakanlığının Kızılhaç'ın da desteğiyle, ileride protez kol ya da bacak takılması amacıyla ampüte olan kişilerin bilgilerini bir yerde topladığını sözlerine ekledi.

"Kopan uzvum yeniden büyüyecek mi?"

Aksa Şehitleri Hastanesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Arafat Ebu Meşayih ise vücudun şeklinin değişmesi, uzuv ve organlardan birinin kaybedilmesinin travmalara neden olduğuna dikkati çekti.

Zombileşmeye doğru gidiyoruz! Yolda rastgele insanları bıçakladı Zombileşmeye doğru gidiyoruz! Yolda rastgele insanları bıçakladı

Ebu Meşayih, rehabilitasyon merkezleri, tekerlekli sandalye ve koltuk değneklerinin olmayışının da, sakat kalanlar için bu süreci zorlaştırdığına vurgu yaptı.

"Bu savaş öncekilerden çok farklı. İnsanlar evlerini, anne ve babalarını, kol ve bacaklarını kaybetti. Yaralıların çoğu çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Çocuklar uzuvlarını kaybettiklerinin bilincinde değil." diye Ebu Meşayih, şunlar söyledi:

"Bazıları birden fazla uzvunu kaybetmiş oluyor. 7 yaşındaki bir çocuk bana 'bu uzuv yeniden büyüyecek mi?' diye sordu, açıkçası bu soruya cevap veremedim."

Çocuk ve diğer ampüte edilen kişilerin psikolojik desteğe ve proteze ihtiyaç duyduğuna değinen Ebu Meşayih, "Çocuk kardeşinin elinde oyuncak görse ister, peki ya aynada bacağının olmadığını gördüğünde ne yapacak. Bu çok tehlikeli bir durum. Bu nedenle büyük ruh sağlığı merkezlerine hatta ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine ve psikiyatrist ordusuna ihtiyacımız var ki önce bu kişiler kendi durumlarını kabullensinler, sonrada toplum onları kabullensin." diye konuştu.