Makalede, Ankara'nın "savaşmazlık" politikasının sınırlarına gelindiği ve İsrail'in pervasız eylemlerinin, Türkiye'yi aktif bir karşı duruşa ve askeri hazırlığa sevk ettiği belirtildi.
TÜRKİYE TEŞHİSİ KOYDU: SORUNUN KAYNAĞI İSRAİL
Analizde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "Ortada bir Filistin, Lübnan, Suriye, Yemen ya da İran sorunu yok; apaçık bir İsrail sorunu var" şeklindeki sözlerinin, Türkiye'nin stratejik teşhisini netleştirdiğine dikkat çekildi. Bu ifadenin, Ankara'nın artık semptomlarla değil, sorunun kaynağıyla doğrudan yüzleşme kararlılığında olduğunu gösterdiği kaydedildi. Türkiye, İsrail'i bölgesel istikrarsızlığın temel nedeni olarak tanımlayarak, buna göre uzun vadeli bir strateji inşa etmeye başlamıştır.
"ANADOLU'YU KUŞATMA" PLANI DEVREDE
Makalede, Devlet Bahçeli'nin, İsrail'i "Anadolu'yu kuşatmaya çalışmakla" suçlamasına yer verilerek, bu görüşün artık Türk devlet aklında hakim bir endişe haline geldiği vurgulandı. İsrail'in Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine verdiği destek ve bölgedeki diğer hamleleri, Ankara tarafından Türkiye'nin güney sınırlarını istikrarsızlaştırmayı ve stratejik bir kuşatma yaratmayı hedefleyen bilinçli bir politika olarak okunmaktadır.
SURİYE: KAÇINILMAZ HESAPLAŞMANIN İLK CEPHESİ
İki ülke arasındaki gerilimin en somut ve en sıcak cephesinin Suriye olduğu belirtilen analizde, İsrail'in Nisan ayında bir Türk üssü için planlanan noktayı bombalamasının bir "sınır testi" veya "kaza" değil, doğrudan bir mesaj olduğu ifade edildi. Ankara'nın bu mesajı aldığı ve Suriye sahasını, İsrail'in yayılmacı emellerine karşı verilecek mücadelenin ilk ve en kritik cephesi olarak gördüğü aktarıldı. Bu nedenle Türkiye, Suriye'deki askeri varlığını ve stratejik derinliğini artırma yolunda adımlar atmaktadır.
İRAN SAVAŞINDAN ÇIKARILAN DERSLER VE STRATEJİK HAZIRLIK
Analizin en can alıcı bölümünde, Türkiye'nin İsrail-İran savaşından önemli dersler çıkardığı vurgulandı. İsrail'in hava gücü ve istihbarat kapasitesini pervasızca kullanması, Ankara için bir uyarı işareti oldu. FT'ye göre, Türkiye artık "bu savaş en nihayetinde olacak" gerçeğiyle hareket ederek, kendi stratejik zafiyetlerini gidermek için kapsamlı bir hazırlık sürecine girmiştir.
Bu sürecin, sadece diplomatik tepkilerle sınırlı kalmadığı; hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi, istihbarat kapasitesinin artırılması ve potansiyel bir çatışmada asimetrik üstünlük sağlayacak askeri teknolojilere yatırım yapılması gibi somut adımları içerdiği belirtildi. Analizde, "Ankara artık savunmada beklemek yerine, İsrail'in hamlelerini öngören ve caydırıcılığını artıran proaktif bir askeri doktrine yöneliyor" denildi.
Kaynak: Financial Times