28 Şubat 1997’de Kemalist paşalar tarafından Müslüman Anadolu insanına darbe yapıldı. Bu darbenin içerisinde Kemalist paşalarla birlikte bir kısım iş adamı, siyasetçi, medya ve ordu mensuba da yer aldı.

28 Şubat’ın allahsız paşalarından Vural Avar da o dönemde İbda’cılar için "Bunları hapisten çıkarmayın" diyerek hakimlere talimat vermişti. Geçtiğimiz günlerde hapishanede ölen Avar’ın cenazesi yıllarca düşmanlık ettiği camiden kaldırıldı. Cenazede toplanan İslam düşmanları ise “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attı.

28 Şubat’ta neler oldu?

28 Şubat 1997 tarihinde Anadolu insanının meşru iradesine karşı bir darbe yapıldı. İttihat ve Terakki çetesinin kalıntıları olan Kemalist paşaların yaptığı bu darbenin arkasında da elbette Allah ve Resulünün düşmanı olan, urlaşmış sermaye sahipleri ve onların tetikçileri yer aldı.

Yine bir kısım iş adamı, siyasetçi, medya ve ordu mensuba da bu işin içerisinde bulundu. Medya ve sermaye patronları eliyle manipülasyonlar yapıldı, devlet başkanları tehdit edildi ve Türkiye büyük bir şekilde zarara uğratıldı. Her ne kadar 28 Şubat darbesinden sonra işin tetikçi kısmına karşı gerçekleştirilen operasyonları ve tutuklamaları olumlu buluyor olmamıza rağmen, meselenin sadece tetikçi-asker zaviyesinde kalındığını, iktisadi yönden yapılan darbenin görmezden gelindiğini hatırlatalım.

Hükümet üzerinde, Sincan’da tanklarla ordu tarafından, yapılan haberler vasıtasıyla medya tarafından baskı oluşturulmuş, Refah Partisi’nin bu baskıyı kıracak cesareti kendinde bulamaması neticesinde Erbakan’a iktidardan el çektirilmiştir. Akabinde ise işin iktisadî ve içtimaî veçhesine yönelik adımlar atılmıştır.

-Önemli şirketlerin ve bankaların yönetim kurullarına paşalar atanmış ve mütedeyyin şahısların elinde bulunan büyük şirketler hakkında karalama kampanyaları başlatılmıştır.

-Bankalar hortumlanıp, şirketler batırılmış ve Türkiye ekonomisi yeniden daralmaya başlamıştır.

-Binlerce Müslüman fişlenmiş ve “terör örgütü mensubu” yaftası vurularak cezaevlerine gönderilmiştir.

-Genelkurmay’dan “yargı ve basın mensuplarına”(!) brifingler verilmiştir.

-Medya, tek elden çıktığı bariz bir şekilde belli haberler yoluyla algı yönetimi işini üzerine almış; yargı bu düzmece haberlerin bulunduğu gazete kupürlerini delil göstererek binlerce Müslüman’ı tutuklamıştır.

-Satılık medya patronlarından olan Yılmaz Özdil, başında olduğu Star gazetesi manşetine Salih Mirzabeyoğlu’nun işkence görmüş halini koymuş ve “Traş olurken yüzünü kesti” diye alçakça bir başlık atmıştır.

-Yine satılık köşe yazarlarından Fatih Altaylı, “Yeni Vatandaşlık Görevim” başlıklı yazısıyla başörtüsü avına çıkacağını söylemiş, algı yönetimini sürdürmüştür.

-Kur’an kursları ve İmam Hatipler kapatılmış, başörtüsü zulmü ayyuka çıkmıştır. Üniversitelerde kurulan ikna odalarıyla Müslüman gençlerin zihinlerinde gedikler açılmıştır.

Vural Avar'ın Müslüman düşmanlığı

2013’te başlayan 28 Şubat soruşturması kapsamında ifade veren Vural Avar, irtica ile savaşmayı diğer tüm işlerden daha önemli gördüğünü şu cümlelerle dile getirmişti:

“Daha önce birinci öncelikli hedefimiz Yunanistan’dı. Daha sonra terörizm birinci önceliğe geldi. Sonra da irticai faaliyetler birinci önceliği aldı ve terörizm ikinci önceliğe geçti. Erbakan’ı dikkatle izledik. İrtica ile mücadele anlamında büyük bir davaya baş koymuştuk. Seçimleri laik kesimin kazanmasını istiyorduk. Sincan’daki geceye tepki gösterilmesi lazımdı. Tutukluluğumun kaldırılmasını isteyecektim ancak benden çok daha suçsuz durumdaki arkadaşlarımın sizden talepte bulunmaması üzerine ben de talepte bulunmaktan vazgeçtim. Cezaevinde mutlu yaşamaktayım. Söylentiye göre af çıkacakmış. Bunu da kabul etmeyeceğim. Suçtan aklanmadan cezaevinden çıkmak istemiyorum.”

Darbeci Avar’ın davası 19 Ağustos 2021’de tamamlandı ve beraberindeki darbecilerle birlikte “ömür boyu hapse mahkum” edilerek cezaevine atıldı. Ardından aynı yıl içinde rütbeleri sökükdü. 18 ay içeride kalan Avar, 85 yaşında öldü.

28 Şubat'ta asıl hedef neydi?

28 Şubat darbesiyle hedeflenen İslâm’ı bu topraklardan söküp atmak, bu tutmazsa ılımlı Kemalist FETÖ’cüler vasıtasıyla ifsad edilmiş bir İslâm anlayışını sahih İslâm anlayışının önüne takoz yapmaktı. İslâm’ı bu topraklardan söküp atmayı başaramadılar. Dönemin şahitlerinin ifadeleri göstermektedir ki, 28 Şubat’ın en önemli hedefi olan Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “1999 Kurtuluş Yılı” çıkışı bunu engelleyen sebeptir. Nitekim bu çıkışın ardından 28 Şubat ile alakalı yargılamalarda ortaya çıkan askeri istihbarat yazışmalarından da anlaşılacağı üzere, darbecileri, halka daha çok baskı yapılırsa, o dönemde sayılarının 250-300 bin civarında olduğu tahmin edilen İbdacıların bir halk ihtilali gerçekleştirebileceğine yönelik bir korku sarmıştı. Neticede İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu tutuklandı; ama onun cezaevinde bile geri adım atmaması darbe mekaniğini çökertti; darbeciler birbirlerine düştüler ve birbirlerini karşılıklı tasfiye ettiler.