HAMAS liderliğinden İsmail Heniyye ve Halid Meşhal, Yaser Arafat’ın yeğeni El-Fetih Hareketi Merkez Komitesi üyesi Nasır El-Kudva ve El Fetih yetkililerinden Samir El-Meşheravi bir araya geldi. Katar’ın başkenti Doha’da yapılan görüşmede taraflar Gazze’deki gelişmeleri ele aldı.

Her iki taraf da bugüne kadar maruz kaldıkları acımasız saldırılara rağmen Gazze Şeridi'ndeki halkın cesur direnişinden ve direncinden gurur duyduklarını ifade etti. Yurt Dışı Filistinliler Halk Kongresi Türkiye Koordinatörü Muin Naim de Filistin’deki askeri ve siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

Naim, İsrail’in siyasi ve askeri başarısızlığından dolayı bu anlaşmayı imzalamak zorunda kaldığını belirtti. Naim, aynı zamanda El Fetih içerisinde mevcut yönetime tepkili olanların HAMAS ile birlikte silahlı direnişe katıldıklarını vurguladı. Muin Naim şu açıklamalarda bulundu:

‘BU BİR ZAFERDİR’

“Tabii ki ateşkes ve esir takası anlaşması işgalci İsrail’e karşı zaferdir. Birincisi bu anlaşma direnmenin ve yılmamanın sonucudur. İkincisi İsrail devletinin en başta aldığı Gazze’nin boşaltılması kararının başarısız olduğunun göstergesidir. İsrail yaklaşık bir buçuk aydır Gazze'ye insani bir abluka uygulayarak. Filistinlileri kırma ve yıldırma hedefinde olmasına rağmen. Artık bu noktaya gelerek yani HAMAS’ın ve direnişin daha doğrusu, taleplerini boyun eğmesi aslında Filistin halkı ve direnişinin zaferidir.”

‘SÜRENİN SONUNA GELDİLER’

“İşgalciler bu anlaşmayı yapmak zorunda kaldı çünkü İsrail devletinin Batı’dan aldığı desteğin ve sürenin artık sonuna gelindi. Hem sahadaki başarısızlık hem de işgal saldırıları kendini destekleyen ABD gibi emperyalist güçleri tedirgin etti ve dünyadaki ülkelerin İsrail’in varlık sebebinin sorgulanmasına yol açtı. Böyle bir durumda İsrail’in saldırılarına devam etmesi İsrail’in varlığını tehlikeye sürüklediğini düşünüyoruz. Ki ABD’deki yöneticiler de Netanyahu’nun sınır tanımayan katliamlarının kendilerine de tehdit oluşturmaya başladığını söylemişlerdir.”

HEDEFLERİNE BAŞTAN BERİ VARAMADILAR

“Gazze’yi birkaç haftada yok edip oradaki insanları güneye doğru süreceklerini belirttiler. 1 milyon 200 bin Gazzelinin yaşadığı bölgede şu an hala 800 bin kişi kalıyor. Evleri rastgele bombalamaya başladılar, böylece Filistinlilerin direncinin kolay kırılacağını düşündüler. Fakat Filistinliler orayı terk etmedi. Operasyonu yapmak bundan dolayı da zorlaştı. Bu hedefin gerçekleştirilemediğini gösterir. ‘Esirleri kurtaracağız’ dediler, kurtaramamakla kalmayıp, yaptıkları operasyonlarda kendi esirlerini öldürdüler.”

ATEŞKES UZAYABİLİR

“Bu ateşkes aslında hem direnişin hem de halkın biraz nefes almasını ve herkesi yeniden bir şekilde düzene sokmasını sağlayacak inşallah. Bombardımandan dolayı İsrailli esirlerin öldüğünü biliyoruz. Direniş daha önce açıkça 120 kişiyi bırakabileceklerini söylemişti, bence bu olacaktır da. Şu anda 50 kişi garanti bırakılacak. Fakat HAMAS İsrail’e güvenmediği için bunu tek bir günde yapmayacak. Her gün ortalama 10 kişiyi serbest bırakacak. Benim tahminim serbest bırakılan esirlerin sayısı artabilir ve bu da ateşkesin kalıcı hale gelme ihtimalini yükseltir.”

İsrail katliamlarının gizli ortaklarından Almanya İsrail katliamlarının gizli ortaklarından Almanya

STRATEJİK OLARAK KAZANÇ

“Ateşkesle birlikte Filistin halkına ve direnişe uygulanan baskı azalacak. Yardımlar gelince halkın ihtiyaçları karşılandıkça moral olarak da önemli etki edecektir. Ateşkesin olması stratejik anlamda İsrail’in topladığı istihbaratın eskimesine yani değişmesine yol açacak bu da İsrail’in savaşını kırmaya dönük bir etki yaratacaktır. Bundan dolayı İsrail bu ateşkesi istemiyordu. Bir anda istihbarat desteği 4-5 gün kesilecek.”

GÜNLÜK 300-400 TIR GİRECEK

“Ateşkesin başlamasıyla sınır kapılarında bekleyen yardımlar hızla Gazze’ye girecek. Günlük 300-400 tırın girmesi bekleniyor. Burada en çok yardım getiren ülke Türkiye. Mısır, Katar, Cezayir, Libya gibi ülkelerden de önemli yardımlar geliyor.”

EL-FETİH KENDİ TABANINI TEMSİL EDEN BİR LİDERLİK ALTINDA DEĞİL

Naim, El Fetih içerisinde rahatsızlık duyup direnişe katılmak isteyenlerin olduğunu da belirtti. Naim şu açıklamalarda bulundu:

“Yani açıkçası maalesef bunu söylemek zorunda kalıyoruz: Şu anda El-Fetih hareketi özgürce kendi tabanını temsil eden bir liderlik altında yönetilmiyor. Şu anda El-Fetih’i yönetenler El-Fetih'in gerçek kuruluş felsefesine (1965) uygun bir liderlik yürütmüyor. Şu anda özellikle bu liderlik kendi şahsi maddi çıkarları ve ayakta kalma çıkarları uğruna maalesef Filistin meselesinde Filistin halkının kabul etmeyeceği bir tavır almaktadır. Şu anda Filistin halkı içerisinde direnişe destek yüzde yüze yakın bir oranda. Batı Şeria’da Mahmud Abbas’a bağlı 60 bine yakın silahlı güvenlik güçleri var. Bunların görevi Filistin'de özellikle Batı Şeria’da Filistin halkının ayaklanmasına karşı ciddi bir yaptırım uygulamaktır. Hatta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Batı Şeria’daki ayaklanmayı bastırdığı için Mahmut Abbas’a teşekkür etmiştir.”

ABBAS’IN GÖREVİ

“Mahmud Abbas yönetimindeki Filistin Özerk Yönetimi’nin varlık felsefesi şudur: İsrail işgal devletini güvenlik olarak korumak ve desteklemek. Bu felsefeden vazgeçtiği gün yok edilmekle karşı karşıya kalır. Yani İsrail onu tanımaz. Nitekim Abbas ne zaman bunu yapmaya kalksa, yurt dışından, Avrupa’dan ve ABD’den gelen maaşlar kesiliyor. İsrail bankalarında bulunan paralara el koyuluyor ve Filistin parasız bırakılıyor. Benim kanaatimce bu yönetim şu anda maalesef şahsi çıkarları ve siyasi varlığı uğruna Filistin davasına uygun olmayan tavırlar takınarak Filistin davasına büyük zarar vermektedir. Filistin halkını temsil etmemektedir. Yani bakın, Abbas’ın ilk açıklamaları ‘HAMAS’ın yaptığı Aksa Tufanı Operasyonu Filistin'i temsil etmiyor’ sonrasında ‘Biz silahlı direniş taraftarı değiliz.’ şeklindeydi. Senin halkın dünyaya örnek olacak şekilde direniş sergiliyor sen karşı açıklama yapıyorsun.”

ABBAS’TAN AYRILIP DİRENİŞE KATILIYORLAR

“Eğer Gazze savaştan sağ salim kurtulursak ki inşallah kurtulacak, eminim Mahmut Abbas ve yönetimine karşı ciddi bir tepki olacak hem Filistinlilerden hem de El-Fetih içerisinden. Örneğin, Gazze'de El-Fetih yapılanması var küçük de olsa. Ve şu an HAMAS’ın desteğiyle silahlanıp orada direniş gösteriyor. Cenin, Tulkarim kamplarında, Nablus'taki Eskişehir'de Yasemina mahallesinde sadece El-Fetih değil diğer gruplar da dahil olmak üzere bazı gençler işgalcilere karşı direniyor. Ve şunu söylüyorlar: Biz HAMAS değiliz ama Gazze’de HAMAS’ın arkasındayız. Bunların bir kısmı Mahmut Abbas’ın güvenlik güçlerinde ayrılıp direnişe katılan gençlerden oluşuyor. Abbas kendi güçlerinden ayrılıp direnişe katılan gençlerin maaşını kesiyor.”

EL-FETİH İÇERİSİNDEKİ GRUPLAR RAHATSIZ

“El-Fetih’in içerisinden farklı fraksyonlar seslerini yükseltiyor. El-Fetih’in liderliğinin tavırlarından rahatsız olan gruplar var. Katar’da HAMAS lideri Heniyye ile Yaser Arafat’ın yeğeni aynı zamanda Abbas’ın rakibi olan Nasır El-Kudva buluştu. El-Kudva Filistin’in Eski BM Temsilcisi ve saf dışı bırakıldı. Bu görüşme bize şunu gösteriyor, El-Fetih içerisindeki rahatsız olan gruplar HAMAS ve diğer direniş gruplarıyla birlikte direnişin yanında yer almak istiyor. En azından silahlı bile olmasa siyasi anlamda HAMAS’ın yanında olduklarını gösteriyorlar.”

DİRENİŞ BATI ŞERİA’YA SİRAYET EDEBİLİR

“Gazze’deki direniş örgütleri 2 sene önce ortak hareket etme kararı aldı. Filistin direnişinin ortak bir komitesi var. O komite eğer bu savaşta başarılı olursa emin olun ki o deneyim Batı Şeria’ya da sirayet edecek. Sirayet eder ve Gazze bu direnişten zaferle çıkarsa Barı Şeria’daki direnişin sesi daha da gür çıkacak ve Mahmut Abbas’ın etkisi azalacak, halk nezdinde direniş güçlenerek hareketlenecek.”

NATO VE BATI İSRAİL’E DESTEK VERDİ

“NATO ülkeleri (Türkiye dışında) ve Batı emperyalist güçlerinin hemen hemen hepsi resmi olarak İsrail’in arkasında durdu ve işgalcileri destekledi. Ama gelin görün Batılı ülkelerdeki halkın nezdinde Filistin davası ilk defa bu denli haklı bir mücadele olarak desteklendi. Batı kamuoyunun desteği bizim için çok önemli. Ayrıca ABD’nin artık tek başına karar alamayacak duruma gelmesi de bizim için çok önemli. Çünkü savaşın başında birçok ülke maalesef beklemedeydi. ABD istediği gibi tehditler savurup kararlar almaya başlamıştı. Fakat sonrasında Asya ülkeleri ve Batı karşıtı bloğun tavır alması dünyadaki dengeleri Filistin lehine değiştirecek noktaya getirdi. Bunlar siyasi olarak ciddi destek sağlar. Fakat siyasi tavrın da ötesine geçilmesi lazım. ABD’nin açık bir şekilde İsrail’e destek vermesine karşı bir tehdit oluşturulması lazım. Yani bu ülkeler şunu söylemeli, ‘Siz bu işgali durdurmazsanız size karşı tavır alacağız’ ABD’nin gönderdiği silahlara karşı ciddi bir baskı oluşması gerekiyor. Bu silahların neredeyse tamamı kullanılması yasak olan silahlardır.”